Mahfi Eğilmez – 21.07.2014
Ben Türkiye’nin son 15 yıldaki en büyük başarısının kadınlarımızın voleybolda aldıkları sonuçlar olduğunu iddia ediyorum. Aşağıdaki tablo bu iddiamın kanıtıdır.
Şampiyonluklar | Vakıfbank | Fenerbahçe | Eczacıbaşı |
Dünya Şampiyonu | 2013 | 2010 | |
Avrupa CEV Lig Şampiyonu | 2011 ve 2013 | 2012 | |
Avrupa CEV Cup Şampiyonu | 2014 | 1999 | |
Avrupa Challenge Cup Şampiyonu | 2008 | ||
Avrupa Top Teams Cup Şampiyonu | 2004 | ||
Şampiyonluklar | Yıldız Milli Takım | A Milli Takım | |
Dünya Şampiyonu | 2011 | ||
Avrupa CEV Voleybol Ligi Şampiyonu | 2014 | ||
Akdeniz Oyunları Şampiyonu | 2005 |
Tabloda sadece şampiyonluklar yer alıyor. İkincilik ve üçüncülükleri de yazmaya kalksam sayfaya sığmayacaktı. Tabloda 3 dünya şampiyonluğu, 4 Avrupa birinci kupası şampiyonluğu, 2 Avrupa ikinci kupası şampiyonluğu, 1 Avrupa üçüncü kupası şampiyonluğu, 1 Avrupa top teams şampiyonluğu ve 1 de Akdeniz oyunları şampiyonluğu olmak üzere toplam 12 uluslararası şampiyonluk var.
Böyle bir başarı Türkiye’de yaşamın hiçbir alanında yok. Üstelik bu başarı son derecede kısıtlı bir çerçeveden yaratılmış bir başarı. Çünkü Türkiye’de kızların spor yapması Avrupalı, Amerikalı, Asyalı kızlarınki kadar kolay değil. Her şeyden önce kız çocukların bir bölümü kapandığı için bu sporu yapamıyor, açık olanların çoğuna da aileleri izin vermiyor. Yani batılı ya da uzakdoğulu kızların belki dörtte biri kadar kız Türkiye’de voleybol sporuna girebiliyor.
Bu yazıyı yazarken aklıma birden Nazım Hikmet’in şiiri geldi: “Ve kadınlar / bizim kadınlarımız / korkunç ve mübarek elleri / ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle / anamız, avradımız, yarimiz / ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen / ve soframızdaki yeri / öküzümüzden sonra gelen / ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız / ve ekinde, tütünde ve pazardaki / ve karasabana koşulan / ve ağıllarda / ışıltısında yere saplı bıçakların / oynak, ağır kalçalarıyla bizim olan kadınlar / bizim kadınlarımız.”
Her türlü olumsuz koşula karşın bu olağanüstü başarıyı yaratarak bize bu gururu yaşatan Türk kızlarına, onların hocalarına, bu imkânı sağlayan ailelerine, kulüplerine ve voleybol federasyonuna teşekkürü borç bilirim. Umarım voleyboldaki bilimsel temel, yaşamın bütün dallarına egemen olur ve bu başarı diğer alanlara da yayılır.