Türkiye Slumpflasyona Girdi

Beklenen Gelişme
2018 yılının son çeyreğinde ekonominin yüzde 3 küçüldüğü anlaşıldı. Bu sonuç sürpriz miydi? Bence kesinlikle değildi. Hatta sanayideki ve talepteki büyük çöküşe göre iyi bir oran olduğunu söylemek bile mümkün. Sürpriz olup olmadığını anlamak için son çeyrek gelişmelerini yansıtan verilere bir bakalım.

2017 Son Çeyreğine Göre Yüzde Değişim IV. Çeyrek Anlamı
Sanayi Üretiminde Düşüş 7,4 Büyüme için negatif etki / Üretim düşüşü
Perakende Satışlarda Düşüş 0,9 Büyüme için negatif etki / Talep düşüşü
Tüketici Güven Endeksinde Azalma 10,6 Büyüme için negatif etki / Talep düşüşü yansıması
İşsizlikte Artış 17,5 Ekonominin geneli için negatif etki / işsiz sayısı arttıkça talep düşer.
Ekonomik Güven Endeksinde Düşüş 19,5 Beklentilerin bozulması anlamında negatif etki / Yatırım, üretim ve talep düşüşü
Cari Açıkta Azalma 86,1 Finansman ihtiyacının azalması anlamında pozitif, büyümeye etkisi ise negatif /Da az yatırım demek
Kredi/Mevduat Oranında Düşüş 2,5 Enflasyon açısından pozitif, büyüme açısından negatif etki / Düşük kredi enflasyonu düşürür ama büyümeyi geriletir.
Sepet Kurda Artış 36,5 İhracat ve turizm gelirleri için olumlu, borçlar ve üretim için negatif etki. Kur artışı dolayısıyla ithal girdi fiyat artışı üretimi ve dolayısıyla büyümeyi düşürür.
Gösterge Faizde Artış 60,5 Üretim ve yatırım için negatif, kur artışının ve enflasyonun frenlenmesi açısından pozitif etki
MB Ortalama Faizi Artışı 88,2 Bankaların kaynak maliyeti ve dolayısıyla kredi faizleri açısından negatif etki
CDS Primi Artışı 126,3 Risk artışı dış kaynak maliyetlerini artırır o da üretimin ve büyümenin düşmesiyle sonuçlanır.

Bu tablodan daha iyi bir büyüme oranı çıkması imkansızdı.

GSYH ve Kişi Başına Gelirin Durumu
2018 yılında GSYH 3.701 milyar TL oldu. Yıl ortası USD/TL kuru olan 4,72 ile bunu Dolara çevirirsek Dolar cinsinden 2018 GSYH’si 784 milyar USD ediyor. 2017 yılında GSYH’miz 851 milyar USD idi. Demek ki Dolar cinsinden geçen yıla göre GSYH’miz 67 milyar Dolar düşmüş bulunuyor. Bu durumda Türkiye 2017 yılında dünya sıralamasındaki 17’ncilik sırasını Hollanda’ya kaptırarak 18’inci sıraya gerilemiş bulunuyor.

2018 yıl ortası nüfusu 81,4 milyon olarak hesaplanıyor. Bu durumda kişi başına gelirimiz (784 milyar USD / 81,4 milyon =) 9.632 USD olarak bulunuyor. Bu tutar 2017 yılında 10.546 USD idi. Demek ki 2018 yılında kişi başına gelirimiz 914 USD gerilemiş oluyor. Türkiye 2017 yılında 10,546 USD kişi başına gelir ile dünyada 64’üncü sırada idi. 9.632 USD’ye gerileyen kişi başına geliriyle Türkiye, dünya sıralamasında 71’inci sıraya gerilemiş oluyor.

Büyüme (Küçülme)
Ekte sunduğum tablodan görülebileceği gibi 2018 yılının son çeyreğinde yüzde 3 küçülen ekonomi 2018 yılının tümünde yüzde 2,6 gibi potansiyel büyümenin (yüzde 5 dolayında olduğu tahmin ediliyor) oldukça altında bir büyüme sergilemiş oldu.

Dördüncü çeyrekteki küçülmede başrolü harcamalar yönünden hesaplanan GSYH’deki en büyük paylara sahip olan özel tüketimdeki (hane halkı tüketimi) yüzde 8,9’luk ve yatırım harcamalarındaki (gayrı safi sabit sermaye oluşumu) yüzde 12,9’luk küçülmeler oynamış bulunuyor. İthalattaki yüzde 24,4’lük küçülme de aslında üretimdeki düşüşün bir başka yansımasını veriyor. İthalatın büyük ağırlığı üretimde girdi olarak kullanılan hammadde, ara malı ve yatırım mallarından oluştuğu için bunların ithalatındaki düşüş bize üretimdeki düşüşü de özetlemiş oluyor.

Tablodan izlenebileceği gibi üretim yönünden hesaplanan GSYH içinde en büyük ağırlığa sahip olan bütün kesimlerde (sanayi, inşaat, hizmetler, finans, tarım) dördüncü çeyrekte ciddi küçülme yaşanmış görünüyor. Özellikle finans kesiminde yaşanan büyük daralma (yüzde 16,2) reel kesimi de etkilemiş bulunuyor. Bu daralmanın iki nedeni var: (1) Finans kesimi borç ödemede sıkıntı çeken reel kesime yeni kredi açmakta istekli davranmıyor. (2) Yüksek faizler ve düşük talep reel kesimin yeni kredi talebinde bulunmasını engelliyor.

Dördüncü çeyrekte yaşanan bu olumsuzluklar 2018 yılı büyüme ortalamasını da yüzde 2,6’ya çekmiş bulunuyor.

Slumpflasyon
Türkiye, 2018 yılının son çeyreğindeki ortalama yüzde 22,4 enflasyon ve yüzde 3 küçülmeyle birlikte slumpflasyona girmiş bulunuyor. Slumpflasyon[i] (enflasyon içinde küçülme) bir ülkede yüksek enflasyon olgusuyla birlikte ekonomik küçülme de yaşanması halini anlatan bir kriz durumudur.
Aşağıdaki grafik, Türkiye’nin 2016 – 2018 arasında çeyrek dönemler itibariyle büyüme ve enflasyon oranlarını gösteriyor.

Grafikte noktalı çizgiden sonrası 2018 yılının dördüncü çeyreğini gösteriyor. Görüleceği gibi kırıklı çizgiden itibaren Türkiye yüksek enflasyon ve eksi büyüme (küçülme) bölgesine yani slumpflasyona geçmiş bulunuyor. Dikkat edilecek olursa benzer bir olgu (çok daha düşük düzeyde) 2016 yılının üçüncü çeyreğinde de yaşanmış ve Türkiye bu durumdan bir çeyrekte çıkmayı başarmıştı. Bakalım bu kez 2019 yılının ilk çeyreğinde böyle bşir başarı tekrarlanabilecek mi?

EK: GSYH ve Büyüme Özeti (Kaynak: TÜIK, Dönemsel GSYH, IV. Çeyrek Ekim – Aralık 2018, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30886)

2018 IV. Çeyrek 2018 Yıllık
GSYH (Milyar TL) 3.701
USD Ortalama Kuru 4,72
GSYH (Milyar USD) 784
Yıl Ortası Nüfusu (Milyon) 81,4
Kişi Başına Gelir (USD) 9,632
Büyüme (%) -3,0 2,6
  Hane halkı tüketim artışı -8,9 1,1
  Devletin tüketim artışı 0,5 3,6
  Yatırım artışı -12,9 -1,7
  İhracat artışı 10,6 7,5
  İthalat artışı -24,4 -7,9
Kesimlere Göre Büyüme (%)
  Tarım Kesimi -0,5 1,3
  Sanayi Kesimi -6,4 1,1
  İnşaat Kesimi -8,7 -1,9
  Hizmetler Kesimi -0,3 5,6
  Bilgi ve İletişim Kesimi 2,9 4,6
  Finans ve Sigorta Kesimi -16,2 1,7
  Gayrimenkul Faaliyetleri Kesimi 4,7 2,7
  Mesleki, İdari Destek Hizmetleri -10,2 -2,6
  Kamu Yönetimi, Eğitim, Sağlık 5,7 8,5
  Diğer Hizmetler -2,6 2,6
  Vergi – Sübvansiyon -8,1 0,0
GSYH’deki Kesim Payları (%) 100,0
  Tarım Kesimi 5,8
   Sanayi Kesimi 22,2
   İnşaat Kesimi 7,2
   Hizmetler Kesimi 64,8
GSYH’de Harcama Bileşenleri (%) 100,0 100,0
   Hane halklarının Tüketimi 56,4 57,6
   Devletin Tüketimi 16,0 14,4
   Yatırım 28,8 29,7
   Stok Değişimi -4,0 -0,5
   Dış ticaret 2,7 -1,2
      Mal ve Hizmet İhracatı 31,9 29,6
      Mal ve Hizmet İthalatı -29,2 -30,8
[i] Ekonomik krizlerin en zoru budur. Çünkü burada bir yandan enflasyonu düşürmeye uğraşırken bir yandan da ekonominin küçülmesini önce durdurmaya sonra da büyümeye döndürmeye yönelik bir ekonomi politikası uygulamak gerekmektedir. Makroekonomik hedeflerin ve politika araçlarının birbiriyle çelişkisi en fazla burada ortaya çıkar. Bir yandan enflasyonu düşürmek, bir yandan büyümeye geçmek, bir yandan bunlara eşlik etmesi büyük olasılık içinde olan işsizlik artışını engelleyip istihdamı artırabilmek birbiriyle çelişen hedeflerdir.