İki ‘siyah kuğu’, küresel virüs salgını ve Rusya- Ukrayna Savaşı, tarım-gıda, enerji, ilaç ve aşılar, tıbbi malzeme gibi stratejik ürünlerde ‘kendine yeten’ ülke olmanın, ‘stratejik otonomi’ye sahip olmanın önemini bir kez daha ortaya koydu. Önde gelen her ülkenin halkının gıda, enerji ve sağlık arz güvenliğini temin edebilmesinin ve sürdürülebilir kılmasının ne kadar elzem, hatta ölümcül bir konu olduğunu gözler önüne serdi. Bu nedenle, Almanya’nın siyasi gerekçelerle çıkma kararı aldığı ‘nükleer enerji’ alanı için Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’na yaptığı baskılar, 2020-2023 arası dönemde yaşanan gerçekler karşısında anlamını yitirdi. Bu nedenle, Temmuz 2022’de, yani Ukrayna Savaşı patlak verdikten 6 ay sonra, Avrupa Parlamentosu doğalgaz ve nükleer enerjinin ‘yeşil’ olduğuna dair stratejik bir karar aldı.
Bununla birlikte, Rusya’nın bir an önce Ukrayna’yı işgalinin ve savaşın sona ermesi adına, AB üyesi ülkeler tarafından Rusya’ya yönelik enerji, ticaret, finans odaklı yaptırımlar çerçevesinde, AB Rusya’dan aldığı doğalgaz miktarını yüzde 90 oranında kesmiş durumda. Bu durum, AB üyesi ülkelerde enerji maliyetlerinin o kadar yükselmesine sebep oldu ki, Almanya ve Fransa’da, başta otomotiv, çimento, kritik önemdeki sektörlerde fabrika kapatmaya kadar varabilen kararlara şahit olduk. Bu nedenle, Obama ve Biden’ın, demokrat başkanlar olarak, ABD’yi ürkütücü bir ‘sanayisizleşme’ye sürüklediğini ifade eden ve ağır eleştiren Trump, gerek ilk, gerekse de ikinci başkanlık dönemlerinde, ABD’nin enerji arz güvenliğine yönelik kaynak çeşitlendirme stratejisini tümüyle değiştirecek adımlar attı. Trump’ın ikinci döneminde ABD’de fosil yakıtlara yönelik adımların hızlandığına şahit olmaktayız.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!