Rusya Krizinin Etkileri

Mahfi Eğilmez – 29.11.2015

Rusya Federasyonu (Rusya) uçağının düşürülmesi sonrasında Rusya – Türkiye ilişkilerinde hızlı bir bozulma yaşandı. Önce Rusya bir dizi yaptırım açıkladı, ardından Türkiye misilleme yapacağını açıkladı. Bu gergin ortamda Rusya ile karşılıklı ekonomik ilişkilerimize bakmakta yarar var. Türkiye ile Rusya’nın ekonomik ilişkileri, askeri walandaki işbirliği bir kenara bırakılırsa, maddi anlamda beş kategoride toplanabilir: (1) Dış ticaret ve bavul ticareti (karşılıklı mal alım – satımları.) (2) Turizm (Rus ve Türk turistlerin ülkelere bıraktığı dövizler.) (3) Müteahhitlik hizmetleri (Türk inşaat şirketlerinin Rusya’da yaptıkları çeşitli inşaatlar karşılığında elde edilen döviz gelirleri.) (4) Proje işleri (Türk ve Rus firmalarının diğer ülkede yaptığı projelerden elde edilen döviz gelirleri.) (5) Türkiye ve Rusya’da çalışan diğer ülke firmalarının durumu.

Dış Ticaret ve Bavul Ticareti

2014 yılı verilerine göre Türkiye, Rusya’dan 25,3 milyar Dolar tutarında ithalat yapıyor, buna karşılık 5,9 milyar Dolarlık ihracat yapıyor. Bu değerlerle Rusya, ithalatımızda birinci sırada (ikinci Almanya 22,4 milyar Dolar, üçüncü İtalya 12,1 milyar Dolar), ihracatımızda beşinci sırada (birinci Almanya 15,1 milyar Dolar, ikinci İngiltere 9,9 milyar Dolar, üçüncü İtalya 7,1 milyar Dolar) yer alıyor. 2013 yılıyla kıyasladığımızda Rusya’dan ithalatımızda yaklaşık 200 milyon Dolarlık bir artışa karşılık ihracatımızda yaklaşık 1 milyar Dolarlık bir düşüş yaşanmış bulunuyor.

2015 yılına ilişkin son verilere bakarsak Ocak – Eylül döneminde Rusya’ya ihracatımızın 2,7 milyar Dolarda kaldığını görüyoruz (2014 yılının aynı döneminde bu tutar 4,5 milyar Dolardı.) 2015 yılında söz konusu dönemde Rusya’dan ithalatımız 15,8 milyar Dolar olarak gerçekleşmiş (2014 yılının aynı döneminde bu tutar 19,4 milyar Dolardı.) Demek ki 2015 yılında ekonomik büyümemizdeki düşüş, küresel büyümedeki gerileme ve küresel ticarette yaşanan düşü Türkiye – Rusya dış ticaretinde de benzer etkiler yaratmış ve Rusya ile olan ticaret hacmimiz 2014 yılına göre yüzde 22’den fazla bir gerileme göstermiş bulunuyor.

2014 yılı verilerine göre Türkiye’nin Rusya’ya ihracatında ilk beş sırada yer alan ürünler: (1) Taze ve kurutulmuş turunçgiller (310 milyon Dolar.) (2) Binek otomobilleri ve insan taşımaya yarayan araçlar (290 milyon Dolar.) (3) Taze ve soğutulmuş domates (276 milyon Dolar.) (4) Karayolu taşıtları için aksam, parça ve aksesuarlar (221 milyon Dolar.) (5) Sentetik filament ipliklerinden dokunmuş mensucat (160 milyon Dolar.)

Aynı yılda Türkiye’nin Rusya’dan ithalatında ilk beş sırada yer alan ürünler: (1) Petrol yağları bitümenli minerallarden elde edilen yağlar (3,8 milyar Dolar.) (2) Buğday ve mahlut (1,2 milyar Dolar.) (3) İşlenmemiş alüminyum (1,1 milyar Dolar.) (4) Dökme demirin, demirin ve çeliğin döküntü ve hurdaları (1,1 milyar Dolar.) (5) Petrol gazları ve diğer gazlı hidrokarbonlar (922 milyon Dolar.)

Buradan çıkarabileceğimiz genel sonuç şudur: Türkiye, Rusya’ya daha çok tarım ürünleri ve otomotiv ve tekstil sanayisi ürünleri satıyor, Rusya’dan ağırlıklı olarak emtia satın alıyor. Türkiye aldığı bu emtiayı yaptığı üretimde kullanıyor ve bunları hem iç piyasaya hem de dış piyasaya (Rusya dahil) satıyor.

Bavul ticareti, çeşitli ülkelerin yurttaşlarına, başka ülkelerden, ailesinin ve kendisinin ihtiyaçları için yurt dışından bir çeşit yolcu beraberi eşya statüsü tanımak suretiyle eşya getirmelerine izin vermesi şeklinde ortaya çıkan bir ticaret çeşididir. Bu rejimi uygulayan ülkelerin yurttaşları, başka ülkeleri ziyaretleri sırasında, kendi ülkelerinin yetkili makamlarının belirlediği belirli bir tutara kadar (örneğin 2.000 Dolar) satın aldıkları malları, yanlarında (bavullarında) taşıyarak gümrüksüz olarak kendi ülkelerine sokabilmektedirler.

Türkiye açısından bu uygulama uzun süre İstanbul’da Laleli ve Rus turistlerle özdeşleşmiş bir uygulamaydı. Önceleri Rus hükümetinin kolaylıkla izin verdiği ve Rus turistler tarafından yaygın olarak yapılan bavul ticareti her geçen gün biraz daha zorlaştırılmaktadır. Bu konuda karar yetkisi tümüyle Rus hükümetinin elindedir ve istediği anda bu rejime son verebilme yetkisi bulunmaktadır. Bavul ticaretinde son yıllarda Rusya’nın yanı sıra İran, Libya gibi yeni bazı alternatifler devreye girmeye başlamıştır.

2014 yılında bavul ticaretinin tutarı 8,6 milyar dolar olmuştur.

Değerlendirme

2015 yılı itibariyle Türkiye’nin Rusya’dan yaptığı ithalatta ortaya çıkan azalma Türkiye ekonomisinde yaşanan potansiyel altındaki büyüme ile açıklanabilir. İç talepte yaşanan durgunluk, dış talepte ortaya çıkan düşüşler sonucu reel sektör üretiminde yaşanan gerileme Türkiye’nin genel olarak ithalatında ve dolayısıyla Rusya’dan ithalatında düşüş yaşanmasına yol açmış bulunuyor. Türkiye’nin ihracatında da benzer nedenlerle düşüler ortaya çıkmış görünüyor Dünyada genel olarak yaşanan durgunluk bizim ihracatımızın da düşmesine yol açmış bulunuyor. Buna karşılık 2015 yılında Rusya, batının ekonomik ambargosu altında olduğu için bizim Rusya’ya ihracatımızın artması gerekirken azalmış olması da ilginçtir. Bu gelişmeyi de kısmen Rusya’nın ambargo nedeniyle içine girdiği sıkıntılara bağlayabiliriz.

Bavul ticaretinde Rusya’nın ağırlığı son yıllarda azalmış durumdadır. Bunun iki nedeni var: (1) Rusya, bu ticarete konu malları içeride üretilmesini istiyor. (2) Çoğu kuruluş, bu ticaretin sona ereceğini gördüğü için üretim birimlerini Rusya’ya taşıyarak orada üretim yapmaya yönelmiş bulunuyor. Buna karşın bavul ticaretinin ve Rusya’nın hala bu işlemde ağırlığı söz konusu.

Turizm

Rus turistler, Türkiye’ye gelen yabancı turistler içinde son derecede önemli bir paya sahip bulunuyor. 2014 yılında Türkiye’ye 35,9 milyon yabancı turist gelmiş. Bu sayının 4,5 milyonu Rus turist (% 12,5.) Yabancı turist başına ortalama harcama 2014 yılında 828 Dolar olmuş. Bunu Türkiye’ye gelen 4,5 milyon Rus turist sayısıyla çarparsak Rus turistlerin bıraktığı döviz gelirini yaklaşık 3,7 milyar Dolar olarak hesaplamış oluruz. Yabancı turistlerin bıraktığı toplam döviz gelirinin yaklaşık 27,8 milyar Dolar olduğunu dikkate alırsak demek ki Rus turistler, Türkiye’nin yabancı turistlerden elde ettiği döviz gelirinin yüzde 13’den fazlasını bırakıyor.

2014 yılında Antalya’ya giden yabancı turist sayısı 11,5 milyon kişi. Bunun 3,5 milyonu yani aşağı yukarı üçte biri Rus turist. Demek ki yukarıdaki ortalamalardan gidersek Antalya’nın yaklaşık olarak toplam 9,5 milyar Dolar dolayındaki turizm gelirinin 2,9 milyar Dolarlık bölümü yani yaklaşık üçte biri Rus turistlerden geliyor.

Yurt dışına turist olarak giden Türk sayısı 2014 yılında 8,4 milyon kişi olmuş. Bunların 143.448’i Rusya’ya gitmiş. 2014 yılında yurt dışına giden Türkler toplamda yaklaşık 8 milyar Dolar harcamışlar. Kişi başına harcama ortalama olarak 685 Dolar ediyor. Bu ortalamada hareket edersek Türk turistlerin 2014 yılında Rusya’da yaptığı harcama toplamı 98,5 milyon Dolar ediyor.

Değerlendirme

Burada dikkatinize sunmak istediğim iki mesele var: (1) Yukarıda sunduğum veriler farklı kaynaklarda farklı olarak yer alıyor. Genel verileri TCMB Ödemeler dengesi istatistiklerinden ve Kültür ve Turizm Bakanlığı raporlarından aldım. (2) 2014 yılında Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin kişi başına yaptığı harcama TÜİK hesaplarında ortalama 828 Dolar olarak yer alıyor. Rus turistler için ayrı bir ortalama harcama yayınlanmadığı için bu ortalamayı alarak hesaplama yaptım.

Nereden bakarsak bakalım Rus turistlerin Türkiye’nin turizm gelirleri içinde ciddi bir yeri var. Rus turistlerin Türkiye’nin toplam turizm gelirleri içindeki payı yüzde 13, buna karşılık Türk turistlerin Rusya’nın toplam turizm gelirleri içindeki payı sadece yüzde 0,8.

Müteahhitlik Hizmetleri

Türkiye uzun bir süredir yurt dışı müteahhitlik hizmetleri çerçevesinde dünyada önde gelen ülkeler arasında yer alıyor. Özellikle komşu ülkelerde verdiği müteahhitlik hizmetlerinden ciddi bir döviz geliri elde ediyor. 2014 yılında Türk müteahhitlerin üstlendikleri 27,1 milyar dolar tutarındaki yurt dışı projelerin dağılımına bakarsak ilk sırada 6,5 milyar dolarlık proje bedeliyle Türkmenistan yer alıyor. Onu 3,9 milyar dolarla Rusya, 3,3 milyar dolarla Cezayir ve 2,7 milyar dolarla Katar izliyor. 1972 yılından 2015 yılı ortasına kadar toplam proje bedeli olarak üstlenilen 312 milyar dolarlık işlere baktığımızda Rusya’nın 61,36 milyar dolarla ilk sırada olduğunu görüyoruz.

Rusya’nın Türkiye’deki projeleri arasında en önemlisi Akkuyu nükleer elektrik santralı inşaatıdır. Maliyeti 20 milyar dolarak belirlenmiş olan bu inşaatın finansmanı da Rusya tarafından sağlanmaktadır.

Değerlendirme

Her iki ülkenin birbirlerinde karşılıklı olarak büyük projeleri bulunmaktadır. Geçmişten bugüne doğru bir değerlendirme yapacak olursak Türkiye’nin bu tür yatırım projelerinden elde ettiği döviz gelirleri çok daha yüksek olmakla birlikte özellikle Akkuyu nükleer santralıyla birlikte projeler birbirine yaklaşmış görünmektedir.

Rusya’daki Türk Firmaları ve Türkiye’deki Rus Firmaları
Her iki ülkenin birbirlerinde iş yapan firmaları vardır.

Türkiye’de iş yapan başlıca Rus firmaları: Aeroflot (Havayolu şirketi), Gazpromexport (Doğal gaz şirketi), Lukoil (petrol şirketi), Siberbank (Denizbank’ın büyük ortağı.)

Rusya’da iş yapan başlıca Türk firmaları: Rusya’da iş yapan 500 dolayında Türk şirketi var. Bunların 150’si müteahhitlik şirketi. Rusya’da iş yapan Türk şirketlerinin bazılarını sıralayalım: Zorlu Enerji, Enka, Anadolu Grubu, Koç, Şişe Cam, Eroğlu Giyim, Denizbank, Arçelik (Beko), Vestel, Ant Yapı, Rönesans, Gama, Soyak İnşaat, Tepe İnşaat, Alarko Şirketler Topluluğu.

Değerlendirme

Her iki ülkenin şirketlerinin birbirinde önemli faaliyet ve yatırımları olmasına karşılık bu alanda Türklerin çok daha ciddi bir varlığı söz konusu.

Uçak Düşürülmesi Sonrası Yaşanan Gelişmeler

Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinin ardından Rusya, çeşitli yaptırımlar uygulamaya başladı. Öncelikle Türkiye’den Rusya’ya mal taşıyan TIR’ları gümrüklerde bekletmeye başladı. Taşınan malların denetimi amacına dayandığı ifade edilen bu uygulama dış ticaret politikasında ‘tarife dışı engeller’ arasında sayılan bir uygulama.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye’ye karşı uygulanacak 6 maddelik bir yaptırımlar listesini imzalayarak yürürlüğe soktu. Bu listede yer alan yaptırımlar şöyle sıralanıyor: (1) Merkezi Türkiye’de bulunan ve hukuken Türkiye’ye bağlı olan firma ve kuruluşların Rusya’da güvenliği ilgilendiren alanlarda faaliyet yürütmesi yasaklanıyor. (2) 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren Türk vatandaşlarının, Rusya’da işe alınmasına yasak getiriliyor. Bu arada 31 Aralık 2015 tarihine kadar işveren ile imzalanmış sözleşmesi bulunanlar Türk işçiler çalışmaya devam edebilecek. (3) Türkiye’de üretilmiş belirli ürünlere Rusya’ya giriş yasağı getiriliyor. Yasağa dâhil olacak ürünlerin Rusya hükümeti tarafından daha sonra belirlenecek listede duyurulması öngörülüyor. (4) Rusya’ya taşımacılık yapan araçlar, sıkı kontrol ve denetim altına alınacak. Ayrıca Rusya tur operatörlerinden Türkiye’ye tur satmaktan kaçınmaları isteniyor. (5) İki ülke arasında sefer sayısı uçuşlar dışındaki (charter) seferlerinin tamamı askıya alınıyor. (6) Rusya ile Türkiye arasında 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren vizesiz seyahat uygulaması askıya alınıyor. Rusya’nın milli güvenliğinin koruma altına alınması için Karadeniz ve Azak denizindeki tüm limanlarda güvenliğin arttırılması esası getiriliyor.

Türkiye, bu yazı yazılıncaya kadar henüz resmi bir engelleme eylemine karar vermemişti. Yalnızca yetkili ağızlardan yapılmış resmi olmayan bazı beyanlar söz konusuydu.

Sonuç ve Genel Değerlendirme

Askeri araç, gereç ve yatırımları dışarıda tutarak yaptığımız bu inceleme sonucunda Türkiye ile Rusya’nın çok sıkı ekonomik ilişkileri ve çıkarları olduğunu ortaya koyduk. Ticaretten turizme, inşaattan sanayiye kadar karşılıklı olarak yaygın ekonomik ilişkileri ve yatırımları Her iki ülkenin de bu ilişkilerden elde ettiği önemli yararlar söz konusu.

Türkiye ve Rusya arasında, uçak düşürülmesiyle başlayan krizin tırmanması halinde her iki ülkenin de karşılıklı kayıpları olacağı çok açık. Böyle bir durumda Rusya’nın kayıplarının başlangıçta yüksek, ani kayıplar olacağını, Türkiye’nin kayıplarının ise zamana yayılı ve zaman içinde artan kayıplar olarak ortaya çıkacağını ifade etmek yanlış olmaz. Örneğin Rus turistler nedeniyle büyük gelir kaybına uğrayacak olan Antalya, turizm mevsiminin geçmiş olması nedeniyle 6 aya yakın bir süre bu kayıptan fazla etkilenmeyecek, ama eğer kriz çözülmezse 2016 yılında ciddi darbe alacak gibi görünüyor. Bavul ticareti ve Laleli piyasası için de aşağı yukarı aynı durum geçerli.

Konuya salt ekonomik ilişkiler açısından bakıldığında iki ülke arasındaki gerginliğin sona erdirilmesinin ve bir an önce krizden önceki duruma dönülmesinin iki ülkenin de lehine olacağını söyleyebiliriz.

Bu incelemeyi iki taraf için de geçerli olacak bir Çin sözüyle bitirelim: “Kör körü yenerse birlikte suya düşerler.”

Veri Kaynakları:

Dış ticaret verileri: Ekonomi Bakanlığı, TÜİK, TCMB ve LASİAD siteleri.
Bavul ticareti verileri: TCMB ve LASİAD siteleri.
Turizm verileri: TCMB, TÜİK, TURSAB, Turizm Bakanlığı ve Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü siteleri.
Müteahhitlik hizmetleri verileri: Ekonomi Bakanlığı sitesi, Türkiye Müteahhitler Birliği sitesi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir