Petrol Dosyası

Mahfi Eğilmez – 07.06.2017

Konvansiyonel Petrol

Petrol (petroleum) kelimesi, Latince taş anlamını gelen “petra” ile yağ anlamına gelen “oleum” kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Milyonlarca yıl önce denizlerle kaplı olan yerküre içerisindeki binlerce bitki ve hayvan artığının çürüyerek yer tabanında biriktiği ve zamanla deniz sularının çekilmesiyle bu artıkların üzerinin kum ve toprakla kapandığı, daha sonra yerin altında oluşan sıcaklık ve basıncın etkisiyle petrolün oluştuğu tahmin ediliyor. Milyonlarca yıl süren bu oluşum sonucunda yerin altında sıkışan petrol, çoğunlukla geçirgen tabakalarda rezervuar olarak adlandırılan yerlerde birikmiş bulunuyor.

Bileşiğinde yoğun olarak metan, etan ve propan gazları bulunuyor. Ham petrolün işlenmesiyle benzin, dizel, gaz yağı ve fuel oil elde ediliyor ve bu ürünler bugün pek çok alanda enerji kaynağı olarak kullanılıyor.

Dünyada ilk petrol kuyusu ABD’nin Pennyslvania eyaletinin Rouseville kentinin Titusville kasabasında, 16 Ağustos 1861’de Albay Edwin Drake tarafından açıldı. 19.yüzyılın sonlarına doğru petrolle çalışan motorun bulunmasıyla petrolün önemi de ikiye katlandı.

Ham petrol, çıktığı yere göre West Texas Intermeditae – WTI, Umman, Brent petrolü gibi adlarla ya da fiziksel yapısına ve bileşimine göre hafif, ağır, tatlı, ekşi gibi ifadelerle de sınıflandırılıyor. Bunlar içinde en ilgi göreni ve dünya fiyatlamasında en ağırlıklı olarak kullanılanı Brent petrolüdür. Brent petrolü, Kuzey denizinden çıkarılan ve varili uluslararası standart kabul edilen, kaliteli ham petrol türüdür. Brent petrolü adını kuzey denizinde çıkarıldığı 5 ayrı tabakanın (Broom, Rannoch, Etieve, Ness, Tarbat) baş harflerinden alır.

Dünyada bilinen konvansiyonel (yani kaya petrolü dışındaki) petrol rezervlerinin miktarı yaklaşık olarak 1,7 trilyon varil. Bunun yüzde 71’ine OPEC üyesi ülkeler sahip bulunuyor. Dünyada en yüksek rezerv Venezüela’ya ait (toplam rezervin yüzde 17,7’si.) Venezüella’yı yüzde 15,7 ile Suudi Arabistan, yüzde 10,1 ile Kanada ve yüzde 9,3 ile İran izliyor. Orta doğu bölgesinin toplam rezervlerdeki payı yüzde 47,3.

2015 yılında yapılan ham petrol üretimi günlük 91,7 milyon varil olmuş. Bu üretim 360 gün hesabıyla yılda yaklaşık 33 milyar varil eder. Ki bu da bu üretim düzeyinde devam edildiği takdirde mevcut rezervlerin yaklaşık olarak (1.700 / 33 =) 51 yıl dayanabileceğini gösteriyor. Üretimin yaklaşık olarak yüzde 32,4’ü orta doğudan, 20,9’u Kuzey Amerika’dan, yüzde 19,4’ü Avrupa ve Avrasya’dan kalanı da diğer bölgelerden geliyor. Ülkeler bazında en fazla petrol üreten ülke ABD (yüzde 13) ve Suudi Arabistan (yüzde 13.) Bu iki ülkeyi yüzde 12,4 ile Rusya ve yüzde 4,9 ile Kanada, yüzde 4,9 ile Çin ve yüzde 4,5 ile Irak izliyor. En yüksek rezerve sahip olan Venezüella’nın üretimdeki payı ise yüzde 3,1.

2015 yılındaki ham petrol tüketimi günlük 95 milyon varile işaret ediyor. Tüketimin 360 gün üzerinden yıllığa çevrilmesiyle yıllık 34,2 milyar varil tutarında bir tüketim miktarına ulaşıyoruz (tüketimin yıllık üretimden fazla olması stokların da tüketilmesiyle söz konusu olabiliyor.) Bu toplam tüketimde en yüksek pay ABD’ye ait (yüzde 19,7.) Onu yüzde 12,9 ile Çin izliyor. Bu iki ülke dışında tüketim düşüyor. Hindistan’ın yıllık tüketimdeki payı yüzde 4,5, Japonya’nın yüzde 4,4, Suudi Arabistan’ın yüzde 3,9, Rusya’nın yüzde 3,3.

ABD günde 12,7 milyon varil ham petrol üretiyor buna karşılık 19,4 milyon varil tüketiyor. Demek ki günde 6,7 milyon varil ham petrolü dışarıdan almak zorunda. Çin, günde 4,3 milyon varil ham petrol üretmesine karşılık yaklaşık 12 milyon varil ham petrol tüketiyor. Demek ki Çin’in her gün dışarıdan 7,7 milyon varil ham petrol alması gerekiyor.

Konvansiyonel Olmayan Petrol

Buraya kadar anlattıklarımız konvansiyonel petrol ile ilgili bilgiler ve verilerdi. Bir de konvansiyonel olmayan petrol var. Bunların en önemlisi kaya petrolü (oil shale.) Kaya petrolü Türkçe’de tek karşılığı olsa da İngilizce’de iki farklı şekilde geçiyor: Shale oil ve oil shale. Bu ikisi çok farklı şeyler. Shale oil, kayaların arasında küçük rezervuarlarda sıkışıp kalmış olan petrolü ifade ediyor. Bunun dünyada toplam rezervi 345 milyar varil olarak tahmin ediliyor ve 42 ülkede bulunuyor. Bu 42 ülke arasında en yüksek rezerve sahip üç ülke; Rusya (75 milyar varil), ABD (58 milyar varil) ve Çin (32 milyar varil.) Çıkarılması çok zor olmakla birlikte bildiğimiz ham petrolden bir farkı yok. Buna karşılık oil shale bildiğimiz petrolden çok farklı bir yapıda bulunuyor. Bu, organik açıdan zengin, kerojen denilen organik bileşimler içeren kayaçları ifade ediyor. Bu kaya parçalarının sokak dilinde adı “yanan kayalar.” Bunlar petrol gibi likit formda değiller. Bunlardan petrol elde edebilmek için bu kaya parçalarını çok yüksek derecede ısıtıp ayrıştırmak gerekiyor. İşte bu ikinci grup kaya petrolünün dünya çapında yaklaşık 4,8 trilyon varil rezervi olduğu ve bunun yüzde 85’inin ABD’de bulunduğu biliniyor. Kaya petrolünün her ikisinin de çıkarılma, elde edilme maliyetleri yüksek ama özellikle oil shale ciddi maliyetlere dayanan bir süreç sonucunda elde edilebiliyor.

Petrol Fiyatları

Petrol fiyatı varil başına Dolar ile ölçülüyor. Bu yazının yazıldığı gün ve saatte, referans olarak en fazla alınan iki petrol cinsinden Brent petrolün fiyatı 49,54 USD/Varil, WTI Amerikan Hafif petrolün fiyatı 47,62 USD/Varil idi.

Aşağıdaki grafik 2012 yılından bu yana Brent petrolün fiyatındaki gelişmeyi sergiliyor (kaynak: www.tradingeconomics.com)

Grafiğe dikkat edilecek olursa 2014 yılının son çeyreğinden itibaren düşmeye başlayan petrol fiyatı 2016 yılı başlarında dip yaptıktan sonra yeniden çıkışa geçmiş olsa da 2012 – 2014 yılı arasındaki düzeyinin yarısının altında kalmaya devam ediyor.

Fiyatlarda yaşanan bu hızlı düşüşte bir yandan kaya petrolü ve petrol kayası gibi yeni kaynakların ortaya çıkması, alternatif enerji kaynaklarına yöneliş gibi arz artırıcı etkiler bir yandan da ekonomik büyümede yaşanan yavaşlama gibi talep düşürücü gelişmeler etkili olmuş bulunuyor. Arz artarken talebin de düşmesi fiyatın düşmesine yol açmış görünüyor.

Bundan sonraki dönemde de petrol fiyatlarının eski düzeylerine gelmesi çok olası görülmüyor. Beklenti daha çok fiyatların 50 – 70 USD/Varil arasında gidip gelmesi yönünde oluşuyor. Bu dönemde zaman zaman 50 USD/Varil fiyatının altına düşüşler de sıkça görülebilir.

Türkiye’nin Durumu

2015 yılı itibariyle yapılan hesaplamalara göre Türkiye’nin ham petrol rezervi toplamı 316 milyon varil olarak hesaplanıyor. Aynı yılda yapılan günlük ham petrol üretim miktarı 51 bin varil/gün iken tüketilen ham petrol miktarı (işlenmiş petrol ürünleri tüketimi hariç) 554 varil/gün düzeyinde görünüyor. 2015 yılında toplam 503 bin varil/gün miktarında ham petrol ithal edilirken 242 bin varil/gün miktarında işlenmiş ürün ithalatı gerçekleştirilmiş bulunuyor.

Bu hesaplara göre Türkiye, tüketim için ihtiyaç duyduğu ham petrolün yaklaşık olarak yüzde 9’unu (işlenmiş petrol ürünleri hariç) kendi kaynaklarından üretiyor kalan miktarı ithal ediyor (işlenmiş petrol ürünleri ithalatını da dahil ederek bakarsak Türkiye’nin üretimi toplam tüketimin yüzde 6,4’ünü karşılıyor.)

Mart 2016 itibariyle ele alındığında Türkiye, toplam 28 aktif petrol arama kulesi sayısıyla, Avrupa’da en etkin petrol araması yapan ülkelerin başında geliyor. Bu alanda Türkiye’yi 19 kule ile Norveç ve 10 kule ile İngiltere izliyor.

Türkiye’nin günlük ham petrol ithalatını ortalama 50 USD/Varil fiyatıyla hesaplarsak (503 bin x 50 =) 25,2 milyon USD tutarında bir günlük petrol ithalat faturası çıkıyor karşımıza (işlenmiş ürün ithal faturası hariç.) Bunu da 360 gün üzerinden yıla çevirirsek karşımıza kabaca 9 milyar USD tutarında bir yıllık fatura geliyor. Ham petrolün varil fiyatı 2012 – 2014 döneminde olduğu gibi 110 USD dolayında olsaydı bu fatura yaklaşık 20 milyar Dolar olacaktı. Demek ki sadece ham petrol ithalatında bu düşüşten cari dengemiz için yıllık olarak elde ettiğimiz pozitif katkı yaklaşık 11 milyar Dolar dolayındadır. Demek ki son 2,5 yılda Türkiye bu şekilde cari dengesine toplam 27,5 milyar Dolar katkı sağlamış bulunuyor. Bu hesaba işlenmiş petrol ürünlerini de katarsak katkının çok daha yukarıda olduğunu göreceğiz.

Türkiye, ham petrol fiyatlarındaki düşüşün yarattığı bu büyük fırsattan yararlanabildi mi? Yanıtlanması gereken soru bu. Bugün hala yapısal reformları konuşuyorsak bu büyük fırsattan yararlandığımızı söylemek ne yazık ki mümkün görünmüyor.

Kaynaklar:

BP, Statistical Review of World Energy, 2016

Türkiye Petrolleri, Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mayıs 2016

OPEC, Monthly Oil Market Report, 11 May 2017

Baker Hughes,  https://www.bakerhughes.com/