NATO Zirvesi ve ‘Yeni’ Soğuk Savaş

Bir süredir yazılarımızda Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayıp, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla tamamlandığı ifade edilen Soğuk Savaş döneminin Washington’daki bir grup elitist siyasetçi ve bürokrat tarafından bilhassa sonlandırılmadığını ifade etmekteydik. Bir tarafta neocon, diğer tarafta neoliberal ‘uç’ demokrat elitistler eliyle Soğuk Savaş döneminin kara propaganda ve operasyon kurumları, aparatları bilinçli bir şekilde ayakta tutulup, 2000’li yıllarda bir çok ülkeye karşı dezenformasyon ve iç karışıklık oluşturma amaçlı olarak kullanıldı. Trump ilk başkanlık döneminde bu sürece son vermeye, Pentagon’u hizaya getirmeye çalışsa da politik gücü yetmedi. Ancak, ne zaman ki ikinci kez daha güçlü bir şekilde başkan seçildi, bir önceki Soğuk Savaş döneminin yozlaşmış kurum ve aparatlarını başarabildiği ölçüde devre dışı bıraktı veya canlarına ot tıkadı.

Lahey’de gerçekleşen son NATO Zirvesi, bu yönüyle 2. ‘Soğuk Savaş’ döneminin, bir başka ifadeyle ‘yeni’ Soğuk Savaş döneminin de ilanıdır. Çünkü, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, Atlantik İttifakı’nın Avrupa cephesinde gözlenen gevşeme ve kaypaklık, askeri caydırıcılık zafiyeti, 1990’lı yıllarda Ruanda Katliamı, dağılmış eski Yugoslavya’da Srebrenitsa Katliamı gibi hatırlamak dahi istemediğimiz insanlığın yüz karası trajedilerde Avrupa’nın askeri varlığının acziyet içindeki hali utanç vericiydi. Dünyanın pek çok noktasındaki iç kargaşa ve insanlık dramlarında NATO’nun en güçlü iki ordusu ABD ve Türkiye’nin müdahaleleri ile pek çok insanlık dramına son verildi. Bu nedenle, ikinci kez ve daha güçlü bir şekilde seçilmiş olan Trump, ‘ya caydırıcılık gücü katlanmış bir NATO, ya da biz yokuz’ dedi.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!