Nabukadnezar’ın Rüyası ve Günümüz İçin Dersler

Mahfi Eğilmez – 28.12.2013

II. Nabukadnezar, Babil’in en ünlü krallarından birisidir (M.Ö. 605 – 562.) Onun zamanında Babil bir süper güç olarak ortadoğuda yükseldi. Babil kenti, kentin kralı Hammurabi zamanında öteki kentleri yenerek hepsine egemen oldu ve Babil krallığı kuruldu. Krallığın ortadoğuda bir süper güç olarak çıkışı Nabukadnezar zamanında gerçekleşti. Nabukadnezar, Med kralının kızı Prenses Amytis ile evlenerek Med krallığının gücünü de arkasına aldı ve rakiplerini dize getirdi.

Med kralının kızı prenses Amytis’in ülkesi yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya’nın bu dümdüz ve sıcak ortamı Amytis’i depresyona sokmuştu. Nabukadnezar, karısı Amytis’in sıla hasreti çekmemesi için Babil’in başkenti Ninova’da yapay dağlardan ve suların akacağı büyük teraslardan oluşan Babil’in asma bahçelerini yaptırdı. Yunan coğrafyacı Strabon’un M.Ö. 1. Yüzyılda yaptığı tanımlamaya göre bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehrinden zincire bağlı kovalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Nehirden dolan kova yukarıya çıkıyor içindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre dönüyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu.

Bir gece Nabukadnezar bir rüya görür ve onun etkisinden bir türlü kurtulamaz. Rüyada gördüğü şey kentin ortasında yükselen görkemli bir heykeldir. Heykelin başı Nabukadnezar’ın başıdır ve altındandır. Gövde gümüşten, etek bronzdan, bacaklar demirden, ayakları ise kildendir. Bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için kâhinlere danışır. Kâhinler rüyanın anlamını korkudan söyleyemezler.

Tevrat ve İncil’de adı geçen kâhin Daniel krala rüyasının anlamını yorumlar: Kent bir gün yakılıp yıkılacaktır. Tam olarak doğrulanmamış bir görüşe göre Nabukadnezar bu rüyanın üzüntüsü ve sıkıntısıyla depresyona girmiş, sonunda aklını oynatmış ve sarayın bahçesinde hayvanlar gibi otlamaya başlamıştır.

Nabukadnezar’ın yaşamı ünlü İtalyan besteci Guiseppe Verdi’nin Nabucco operasının konusunu oluşturmaktadır. Ortadoğu’nun doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıracak olan doğal gaz projesine de Nabucco adı verilmiştir. Matrix film üçlemesinin Reloaded bölümünde Morpheus’un gemisinin adı da Nabukadnezar idi.

Nabukadnezar’ın ölümünden kısa bir süre sonra Persler Babil’e girerler ve başkent Ninova da dahil olmak üzere ülkeyi yakıp yıkarlar. Yani rüya ve kâhin Daniel’in yorumu doğru çıkmıştır.

İktisatçı gözüyle rüyayı yorumlamaya çalışırsak şöyle diyebiliriz sanırım: “Bir ekonomi çok güçlü görünebilir ama eğer sağlam temellerle dayanmıyorsa krizlere girmeye mahkûmdur.” Özellikle günümüz Türkiye’sinde eğitimden yargıya, vergiden sanayiye, enerjiden ithalât bağımlılığına kadar uzanan yapısal reform gerektiren alanlara baktığımızda altından heykelin kaidesi kildenmiş gibi görünüyor.

Türkiye’nin hiç zaman geçirmeden bu yapısal reformları tamamlaması gerekiyor. Halen yaşadığımız kriz bize bunu açıkça gösteriyor. Ama ne yazık ki gelişmeler bizim bunun tersini yapacağımızı, yargının zaten aksayan bağımsızlığını da elinden alacağımızı, giderek bilimden uzaklaşan eğitimi daha da bilim dışına iteceğimizi, güçler ayrılığı ilkesini daha da bozacağımızı gösteriyor. Yani heykelin ayaklarını da demir yapacağımıza yine kille sıvamaya çalışacağımızı gösteriyor. Ekonomiyi hangi düzeye getirirsek getirelim Avrupa düşüncesinin temelini oluşturan bu alanlarda gereğini yapmadan Avrupa ile ortak bir yere varmak mümkün değil.

Not: Bu yazıyı bu blogun ilk yazısı olarak 2011 sonuna doğru yayınlamıştım. Şimdi bir kez daha gözden geçirip değiştirerek yeniden yayınlıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir