Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Büyük Taaruz ve Zafer’in 103. yılını idrak ettiğimiz şu günlerde, Türkiye’nin İstanbul’un fethine uzanan ‘bölgesel güç’ kabiliyetlerinin sacayaklarından birisinin de yüksek savaş ve savunma teknolojisi kabiliyetleri olduğunun farkındayız. Şahi Topu’ndan İHA ve SİHA teknolojilerine uzanan süreçte, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında milli ve yerli imkan ve kabiliyetlerini ne zaman harekete geçirir ise, ‘oyun kurucu’ bir ülke olarak bir ‘güç merkezi’ne dönüştüğünü gözlemliyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun son asrının başlangıcında dünya ekonomisinde yüzde 1,5’lik payı olan Türkiye’nin, 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğini tamamlarken, yeniden yüzde 1,5’i yakalaması pek çok açıdan çok değerli.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın güçlü, kararlı ve vizyoner liderliğinde, Türkiye ‘Milli Mücadele’ ve Cumhuriyet’in kuruluş sürecinden bu yana ilk kez, 200 yıl önceki ‘Bölgesel Güç’ konumuna yeniden ulaşmış durumda. Cumhuriyetimizin 100. yılını devirdiğimiz bu dönemde, bölge ve dünya siyasetinde, bölgesel ve küresel savunma, güvenlik dengelerinde, küresel ticarette eski ‘güçlü formu’na dönmüş bir Türkiye’nin başarılarına ve becerilerine şahit oluyoruz. Cumhurbaşkanımızın ‘yerli ve milli teknoloji hamlesi’ne yönelik azmi ve kararlılığı, Türkiye’yi tarihinde hiç olmadığı kadar savunma, güvenlik, enerji ve dijital teknolojilerde ‘oyun kurucu’ bir ülke konumuna taşımış durumda. ‘Çelik Kubbe’,miz İHA ve SİHA platformalarımız, yeni nesil hava, deniz ve kara güç unsurlarımız, platformlarımız, yüksek teknoloji üretme kabiliyeti olan gelişmiş ülkeleri de hayran bırakıyor, yoğun ilgiyi mahzar oluyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!