Merkez bankaları savaş ve korumacılığın gölgesi altında direniyor…

Başkan Trump iktidara geldiğinden bu yana Fed’in meşhur sinyal etkisinin sınırlı kaldığını söylemek yanlış olmaz…

ABD merkez bankası Fed, bu senenin başından bu yana Başkan Trump’ın türlü çeşit sözlerine ve ısrarına karşın faizlere dokunmadı. Verdiği mesajlar ve üyelerin fikirleri de oldukça karmaşık bir kompozisyonda. Diğer taraftan uzunca süredir yüksek kalan faize ve Fed başkanı Powell’dan yeknesak, izle ve gör yaklaşımına karşın; aşağıdaki grafikten görüleceği üzere piyasaların eskisi gibi Fed’den ziyade bütünüyle Trump ve onun tarifelerinin kıskacı altına girmiş olduğu söylenebilir: Özellikle dolar endeksindeki düşüş ve nisan ayındaki kırılımlar oldukça enteresan bir ispat niceliğindedir.

TCMB faiz kararı, olası petrol şoklarına karşı temkini elden bırakmamak anlamına geliyor.

Bu ayki kararda TCMB’nin savaş olmasa da politika faizini düşürmeden, bir ihtimal faiz koridorunu daraltarak, reel kesime sabırlı olmaları için rahatlatıcı bir sinyal vermesini bekliyordum. Faiz de zaten bayram sonrası üst üste yapılan haftalık repo ihaleleriyle yüzde 46’ya fiili olarak düşürülmüştü. Ancak olası döngü, bu defa da kural ve vicdan tanımaz İsrail’in İran’a saldırmasıyla başlamadan tersine döndü.

PPK metnindeki (petrol fiyatı kaynaklı) küresel riskler, bir anlamda reel kesimin haklı serzenişine rağmen anlamlı bir gerekçe oluşturmaktadır.

Önümüzdeki temmuz ayı kararı ise yine küresel risk kaynaklı belirsizlik içeriyor. Savaşa ABD’nin dahil olup, olmayacağı; İran’ın masaya oturup, oturmayacağı ve elbette fosil enerji fiyatlarının bu riskler karşısında geleceği seviye, enflasyon ve dolayısıyla faiz kararlarında önemli bir yere sahip.

Sayın Bakan Şimşek, petrol fiyatının 10 dolar düşmesinin enflasyon üzerinde yüzde 1-1,5 bandında aşağı yönlü etkisi olduğunu ifade etmişti. Yine bu gelişmenin cari dengeye dış ticaret açığı tarafından etkisi 4-4,5 milyar dolar seviyesinde. Bu veriler baz alınsa dahi petrol ve gaz fiyatlarında meydana gelecek şokların ekonomiye maliyeti oldukça ağır gözüküyor. Üstelik iki yılın sonunda oluşan çıktı açığından en çok darbe alanın üretim ve hanehalkı kesimi olduğu düşünüldüğünde zaten ülkemizin sanayi, ihracat ve bölüşüm dengesizliği nedeniyle sosyoekonomik koşullarına uygun olmadığını düşündüğüm ve fazlaca eleştiri alan programın tümden boşa gitmesi manasına gelir.

Enerji emtiası için iki keskin senaryo var!

Halihazırda petrol ve sıvılaştırılmış doğalgaz fiyatları büyük ölçüde önemli bir su yolu olan Hürmüz Boğazı geçiş riskini fiyatlıyor. Geçmişte bu bölgenin kapatılmış olması veyahut İran tarafından mayın döşeneceği iddiaları olayın vuku bulması yani boğaz geçişinde aksaklık olması halinde 100-130 dolarlık petrol varil fiyatı öngörüsünü beraberinde getiriyor. Nedeni boğazın dünya petrol tedariğinin yüzde 20’sini oluşturuyor olması.

Diğer taraftan İran dünya petrol arzının yaklaşık yüzde 16’sını karşılıyor ve fakat bunun önemli bölümünü de Çin ve Hindistan gibi ülkeler temin ediyor. Kabaca Ortadoğu bölgesinin petrol arzı ise toplamın yüzde 30’u

Olumsuz senaryo halinde yani bu savaşın devamı ve enerji tedariğinde sıkıntı yaşanması halinde. Navlun fiyatları ve tedariğin süresi uzayacağından hem AB’de gaz fiyatları hem de ülkemizde petrol fiyatları başta olmak üzere gaz fiyatları yükselerek, enflasyonist olacaktır.

Hatırlanacağı üzere 2022 yılında Rusya Ukrayna Savaşı sonucunda da buna benzer bir senaryo gerçekleşmiş ve brent petrol fiyatı, şubattan yaz aylarına kadar üç haneli rakamlarda gitmişti. Bu durum, dış ticaret açığında önemli artışları da beraberinde getirerek, enflasyonda arz kaynaklı bir yükselişe neden olmuştu.

Senaryonun karşıt tarafı ise ateşkes olmasıdır ki jeopolitik kaynaklı yükselişlerin, durum ortadan kalktığında çok kısa sürede stabilize olduğu bir gerçektir.

Altını soracaksınız biliyorum ancak geçen haftaki yazımda değinmeye çalıştığım üzere zirveden zirveye teknik anlamda yorulmuş bir varlık, ya sert düşer ya da şimdilerde olduğu gibi sinsice bekleyişini sürdürür. Kaldı ki ABD’nin tek başına ya da farklı kutupların savaşa dahil olmasında yeni zirveler görmek mümkündür. Ancak altın şu sıralar yeni ekürileri gümüş ve platin eşliğinde yönünü daha çok tarifelere yani dolara çevirmiş durumdadır.

“En güçlü iki silah, sabır ve zamandır.”

Lev Tolstoy

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!