Mali kriz değil, finansta yeni çağ

ABD’de Silicon Valley Bank’ın batışı ile başlayan şok dalgası Avrupa’da Credit Suisse’i yuttuktan sonra Fed ve AMB’nın aldığı tedbirlerle yatıştı. Ama, kriz tehlikesi bitti denilemez.  Önümüzdeki aylarda bir çok mali kuruluşun,  dış kırılganlığı yüksek küçük Gelişmekte Olan Ülke (GOÜ, Piyasa = GOP) ve reel sektör firmasının iflas haberini alacağız. Tüm bunlar 2007-2008 ve Avrupa özelinde 2010-2011 mali krizleri gibi dev bir şokun öncüleri mi?  Hayır, ama pandemi sonrasında finans  dünyasında yeni  çağ başladı.  23 yıl süren bol ve ucuz para döneminin sona erdiğini kavrayamayan bir çok aktör var. Bunlar ya davranışlarını değiştirecek,  ya da tarihin tozlu sayfalarına karışacak. Belki de 10 yıl sürecek yeni bir dönem başladı, bu dönemin kodlarını çözmek hayatta kalmak için elzem.

Neden finansta yeni bir çağ diyorum?  Çünkü 30 yıl süren dez-enflasyon dönemi bitti.  Artık Gelişmiş Ülkelerde tam istihdamla uyumlu manşet enflasyonun %3-3.5 arasında seyrettiği bir dünyaya adım attık. Birçoklarının aksine ben son 2 yıldır yaşadığımız enflasyon furyasının geçici olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Dez-enflasyonun yapısal nedenleri geride kaldı çünkü.

Neydi bunlar?

  • SSCB’nin dağılması ve Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne katılması ile global işgücü patlama yaptı ve birim işçilik ücreti düştü.
  • Globalleşme, her türlü üretimin dünyanın en ucuz noktasına kaymasını sağladı.
  • Sermayenin serbest dolaştığı, emeğin ise siyasi sınırlar içinde hapsolduğu bir ortam da birim işçilik ücretlerinin sürekli gerilemesi için ek bir fırsat yarattı. Karlılığı artan sermaye yatırm mallarını da daha ucuza üretti.
  • Bu dönemde teknolojik evrim hızlandı ve büyük ölçüde hizmet sektörünü etkiledi (Sosyal medyayı düşünün), hizmet fiyatları yeterince artmadı, çünkü göya “bedava” Facebook kullanımı gibi teknolojilere kaydı talep.

Gelelim günümüze ve oturduğumuz yerden geleceğe göz atalım:

  • Globalleşme yerini Büyük Güçler arasında hükümranlık yarışına bıraktı. Artık üretim en ucuz mahalde değil, müttefik ülkeler arasında paylaşılıyor. Bu kendi içinde enflasyonist bir süreç. Ek olarak tedarik zincirlerinin yeniden teşkili fevkalade sermaye yoğun ve zaman alan bir süreç. Kapitalist yeni tedarik zincirine para yatırdığı zaman, doğal olarak bunun karşılığını almak için fiyat artırıyor.
  • Yeni teknolojiler hiç bir zaman toplam girdi verimliliği üzerinde ölçülebilir olumlu etki yaratmadı.
  • Fiyat düzeyinin sürekli yükselmesi için çok basit ve adeta yerçekimi kadar kaçınılmaz İKİ neden var: İlki, fosil yakıt fiyatları sürekli artmazsa, yeşile dönüşüm gerçekleşmez, bireyler ve şirketler gönüllü olarak karbon ayak izinde tasarrufa gitmez.
  • Küresel ısınma sürekli olarak gıda arzını tehdit ediyor. Artık yeni tarım alanları açmak da cazip  değil, gıda fiyatları seküler artış trendine girdi.
  • Global işgücü yaşlanırken, aynı zamanda ortalama verimliliği de düşüyor. Çünkü, talebin yoğunlaştığı Yapay Zeka gibi işkollarında istihdam edilecek yeterince becerili eleman yok.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!