Şanghay İşbirliği Teşkiatı’nın (ŞİT) Çin’in ev sahipliğindeki son zirvesi, 80 yıllık ve ‘Atlantik’ odaklı küresel düzenin Küresel Güney ülkeleri ağırlıklı ve ‘Asya-Pasifik’ odaklı olarak yeniden yapılanmasının kaçınılmaz olduğunu teyit etti. 21. Yüzyıl’in ilk çeyreği ABD açısından 80 yıl öncesinde liderlik ettiği küresel düzenin işlerliğinin, adaletinin ve kapsayıcılığının ciddi manada sorgulandığı; çok sayıda yükselen ekonomiden eleştiriler sertleştikçe de, ABD’nin giderek daha fazla ‘hırçınlaştığı’; hatta ‘haydutlaştığı’ bir dönem olarak hatırlanacak. Katil Netanyahu ve soykırımcı hükümetine ödünsüz destek, ABD’nin itibarına daha da örselemiş durumda. Bu nedenle, ŞİT 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, yükselen ekonomiler ve Küresel Güney ülkeleri açısından adeta bir ‘gövde gösterisi’ oldu.
Muhakkak ki, Çin ve Rusya’yı ‘küresel güney’ ülkesi olarak adlandırmak uygun olmaz. Brezilya, Meksika, Güney Afrika ve Hindistan gibi yükselen ekonomiler neden ‘küresel güney’ ülkesine iyi birer örnektirler; çünkü, bu ülkelerin tümü ‘demokrasi’ ve ‘piyasa ekonomisi’ adına çabalarını sürdürmekte olan ülkelerdir. Oysa, Çin ve Rusya ‘otokratik’ rejimle yönetilen ve ‘devlet kapitalizmi’ modelini tercih eden iki küresel ‘güç merkezi’. Esasen, gerçek manada küresel güney ülkeleri ile oluşturdukları BRICS+ platformu, ŞİT ve bilhassa yeniden canlandıracakları Rusya-Hindistan-Çin Troykası (RIC) ile, yükselen ve gelişmekte olan ekonomilere daha fazla sahip çıkarak, ABD ve Batı Avrupa’ya göre küresel imajlarını güçlendirmekteler.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!