Güçlü, Eşit Ve Adil Bir Vergi Sistemi, Ama Nasıl? (V)

KDV İadeleri Hızlandırılmalı Ve Daha Etkin Modeller Üzerinde Çalışılmalıdır:

KDV iadelerinde mükelleflerin pek çok sorunla karşılaştıkları, bu sorunların bir kısmının yasal düzenlemelerden kaynaklandığı, bir kısmının idarenin ayrışık uygulamaları ve yetersiz kadrolarından kaynaklandığı açıktır. KDV iadelerinin hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulmaları için belli bazı özel (hızlandırılmış/indirimli teminat vb) düzenlemeler getirilmiş olsa dahi, tüm mükellefler kapsam olarak bu sistemlerden yararlanamamakta, koşullarının ağır olması ve teminat talepleri karşısında beklenen amacı tam karşılayamadığı açıktır.

KDV iadelerinde yaşanan bu ağır sorunlar ve gecikmeler karşısında idarenin mükelleflerin kendilerini ve faaliyette bulundukları sektörleri, önceden belirlenmiş belli bazı şartlar/kriterler kapsamında çeşitli risk gruplarına ayırarak her iki riskin (mükellefin kendisi için tanımlanan risk puanı ile faaliyette bulunduğu sektör için tanımlanan risk puanının) karşılığı olan puanların çarpımı sonucunda elde edilecek oran kapsamında iade talebinde bulunulduğu anda doğrudan iade alınması, kalan kısmın ise YMM KDV İadesi Raporunun eksiksiz olarak idareye verildiği tarih itibariyle mükelleflere iade edilebileceğine dair bir yasal alt yapı oluşturulabilir.

İdare, mükelleflerin geçmiş dönem vergi durumlarına, vergiye uyum derecelerine, vergi incelemesi sonuçlarına, aktif büyüklükleri, istihdam kapasiteleri, daha önce iade taleplerinin sonuçlanıp sonuçlanmaması, kaç dönem iadenin sonuçlandığı, ne kadar süredir mükellefiyet kaydı bulunduğu, yoklama tutanaklarındaki tespitler gibi çok çeşitli hususları dikkate alarak “risk derecelendirmesi” ihdas edebilir ve bu derecelendirme zaman içerisinde değişebilmelidir. Bilindiği üzere bugün itibariyle GİB’in elinde pek çok değerli veri ve tespitler bulunmaktadır.

Böylece, iade talep eden mükellef iade talep ettiği tarih itibariyle doğrudan ne kadar iade alabileceğini ilk başta biliyor olacağı gibi, finansman sorununun önemli bir kısmını da bu şekilde doğrudan çözüme kavuşturmuş olmaktadır.

Asgari risk derecesinin altında kalan mükellefler mevcut yasal düzenlemelere göre talepte bulunmaya devam edebilir.

Sistemin işleyişinde bazı güvenliği artırıcı hüküm veya kurallar da getirilebilir. Fakat bu tür bir düzenlemeyle ne zaman, ne şekilde çözüme kavuşacağı açık olmayan iade sürecinde tıkanmalar önemli ölçüde ortadan kalkabilecektir.

Cari takvim yılı da dâhil olmak üzere son birkaç takvim yılına ilişkin tam tasdik sözleşmesi bulunması, gelir veya kurumlar vergisi, geçici vergi, gelir vergisi stopajı, ÖTV ve KDV  için her birine ait beyanname verme ödevinin her bir vergi türü itibarıyla belli bir sayıdan fazla aksatılmamış olması (süresinden sonra kendiliğinden verilen beyannameler hariç), çeşitli aktif, pasif ve özkaynak, istihdam gibi çeşitli şartlar da dikkate alınarak risk grupları oluşturulabilir.

Ama, amaca aykırı şekilde sistemi işlevsizleştiren koşul ve şartların olumsuz sonuçlar yaratacağı açıktır. Bu veya buna benzer şekillerde KDV iadesini hızlı, etkin ve etkili şekillerde çözüme kavuşturacak çalışmalar olmadığı sürece mükellefler sorun yaşamaya devam edecektir.

Mükellefin

Risk Grubu

Minimum

Risk Puanı

Mükellefin

Sektör Riski Grubu

Minimum Risk Puanı
A 90 A 90
B 80 B 80
C 70 C 70
D 60 D 60
E 50 E 50

Bu kapsamda, örneğin A grubunda asgari 90 puanla yer alan mükellef, İdarenin sınıflandırmasında iadeye hak kazanabilecek en riskli sektörde faaliyet gösteriyorsa, iade talep ettiği tutarın (0,9*0,5=) 0,45 ini doğrudan, kalan kısmı ise YMM KDV İadesi Raporu ile alabilecektir.

Keza, belli bazı unsurlar kapsamında en riskli grupta (E) yer alan mükellef, idare tarafından tanımlanan ve B riski taşıyan sektörde çalışıyorsa iade talep ettiği tutarın (0,50*0,80=) 0,40 ını doğrudan alabilir, kalan kısım ve varsa teminat çözüm işlemleri yine YMM KDV İadesi Raporu ile çözüme kavuşturulabilir.

Minimum risk grubunda dahi olmayan mükellefler ise mevcut sistemde iade talebinde bulunmaya devam edebilirler.

Mükellefler eğer ki, iadenin tamamını talep ederse aradaki fark kadar teminat vermesi gibi çeşitli şartlar ihdas edilebilir. YMM Raporu ile teminat çözülebilir.

213 sayılı Kanunun (153/A) maddesi kapsamına giren mükellefler, sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme fiiline iştirak eden mükellefler de dâhil olmak üzere sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma konusunda haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükellefler, sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme konusunda haklarında “olumsuz rapor” bulunan mükelleflerin raporun ait olduğu dönemdeki ortakları, kanuni temsilcileri, bunların kurdukları veya ortak oldukları mükellefler ile kanuni temsilcisi oldukları mükellefler, haklarında beyanname vermeme, defter ve belge ibraz etmeme ve adresinde bulunamama konusunda tespit bulunan mükellefler, haklarında KDV yönünden ihtiyati tahakkuk veya ihtiyati haciz uygulanan mükellefler için sistemin uygulanmamasında yarar bulunduğunu düşünmekteyiz.

Ali Çakmakçı