Fed, TCMB ve buzdağının görünmeyen yüzü

Son bir yıldır mütemadiyen tartışılan ve başlarda 6-7 faiz indirimiyle anılıp, haziran ayında hayal kırıklığına uğratan ABD merkez bankası Fed’in indirim döngüsü dün akşam itibariyle başlamış bulunmaktadır. Diğer taraftan ekonomistlerin 25bp lık indirim tahmininin ötesinde 50 bp lık bir indirimle başlanmasının nedenleri yumuşak bir inişi gösteren makro verilerle açıklanamaz olup, bu da buzdağının görünmeyen yüzüne işaret etmektedir ki görünen ve görünmeyen (ihmal edilen) taraflara değinilecek olursa:

Yumuşak inişi andıran tablo: Tablodan da görüleceği üzere (Son değer ve önceki)  uzun bir süre pozitif reel faiz veren ABD ekonomisinde manşet enflasyonda düşüş trendi sürerken, büyüme ve istihdam gibi gecikmeli makro veriler, özellikle de büyüme oranları adeta gelişmiş değil (ölçek ekonomisi nedeniyle görece düşük oranlar) bir gelişen ülke profili çizmektedir. Buradan görülecek manzara Fed’in de iletişimini yaptığı üzere son derece yumuşak bir inişe işaret etmektedir.

İhmal edilenler: Ben bu kısma genellikle buzdağının görünmeyen yüzü demeyi seviyorum zira bir şeyler var ama çok da önemli değil, dolayısıyla ihmal edilebilir gözükmekte:

İşgücü piyasası verileri: Yıllık tarım dışı istihdamın 818k gibi görülmemiş bir düzeyde aşağı yönlü revize edilmesi, son gelen verinin beklentinin altında kalması gibi unsurlar işgücünün yapısında büyümede görülmeyecek türden yapısal bir bozukluğa işaret ediyor. Ülkenin yoğun göçmen alan yapısına karşın, teknolojideki dönüşümün yoğun olması istihdamda verimlilik artışıyla beraber, yoğun nüfuslu ülkede niceliksel istihdam sorunu da yaratmaya başlamıştır.

Veri güvenliği: İstihdam verilerini yayınlayan istatistik bürosu, bu sene şubat (bilgi sızdırma), mayıs  (erken yayınlama)ve son açıklanan üstelik de 818k aşağı revize edilen yıllık istihdam raporunun sızdırılması gibi üç olay sonucunda seçimlerin de yaklaşması nedeniyle kritik konusu olmuştur.

Diğer taraftan;

  • Kişisel tasarruf oranı 2019’daki seviyenin yarısı kadar bile değil,
  • Tüketici kredisi gecikme oranları işsizliğin yüzde 9,4 olduğu 2010 yılındaki seviyelere yükselmiş durumda
  • Konut piyasasında stres emareleri yüksek: Hem inşaat sektörü güveni hem satışlar hem de başlangıçlar düşük seviyede. Ayrıca ticari gayrimenkul tarafı orta ve küçük ölçekli bankaları da tehdit ediyor.
  • Üretim faaliyeti tekrar yavaşlıyor. ISM üretim endeksinin yeni sipariş bileşeni Ağustos ayında Mayıs 2023’ten bu yana en düşük seviyeye gerilemiş durumda. Üstelik Biden’ın IRA ve CHIPS yasası bağlamındaki sübvansiyonlara rağmen genel eğilim düşüşte

Tüm bu faktörler geçmişte görülenin gelmekte olabileceğine işaret ederek;  Fed’in 25 bp yerine 50 bp’lık agresif bir indirimle başlamasına neden olmuş olabilir.

Geçmişte görülen derken elbette resesyonu kastediyorum ki hatırlanacak olursa;  Ocak 2001 ve Eylül 2007’de faiz oranlarını düşürmeye başlamasından sadece birkaç ay sonra ekonomi resesyona yenik düşmüştü.

Powell, konuşmasında yine yumuşak inişe yer vererek, bundan sonraki indirimlerin bu kadar agresif olmayacağını ima etti. Noktasal grafikle bu sene sonunda yüzde 4,4’lük olan faiz oranının önümüzdeki sene 100 bp düşerek, yüzde 3,4 düzeyine getirilmesi öngörülüyor. Ancak biz yine de mevcut varsayımı not düşelim ki her şeyin “olağan” gitmesi varsayımı altında…

Diğer taraftan buzdağının görünmeyen tarafı sanıldığının aksine çok daha derin zira siyasileşen ve adeta Demokratları destekleyen bir Fed var. Kaldı ki aynı Fed’in henüz çok çekişmeli giden seçim sonucunda nereye evrileceği de en az seçim kadar şaibeli…

Gelelim bizim TCMB’a; bugün açıklanacak politika faizinde eğer kafamıza gök taşı düşmezse bir değişiklik beklenmezken, ardından son dönemde giderek artan Türk lirası likiditesini düşürmek adına farklı sterilizasyon önlemleri gelebilir. Fed’in faizi 50 bp gibi agresif bir dozajda düşürmesi ise TCMB’nin bu yıl sonunda piyasa beklentisiyle oluşan Kasım ve Aralık ayı indiriminde hareket alanını bir miktar zorlamış gibi gözüküyor. Giderek artan bir reel kesim ve siyasi baskıyı üzerinde hissederek, enflasyonla mücadelede tek başına bırakılan TCMB, normal şartlarda bu sene faiz indirimini pas geçebilecekken eğer baskı artarsa senenin son aylarında bir indirime gidebilir. Ancak bu durumda da sene başında yapılacak asgari maaş zamlarından refahı arttırıcı düzeyde bir artış beklemek ne yazık ki zorlaşmış olacaktır. OVP’de belirlenen yüzde 17,5’luk enflasyon tahmini (hedefi) ve maaş artışları konusunda cevaplanmayan soru; ister istemez enflasyonun diyetini dar gelirliye ödetecek gibi gözüküyor.