Düyun-u Umumiye

Mahfi Eğilmez – 17.10.2012

Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi (Türkçesi; Osmanlı Genel Borçları Tahsis Edilmiş Gelirler İdaresi) 1872 ile 1939 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun dış borçlarını denetleyen kurumun adıdır. Kısaca Düyun-u Umumiye olarak anılır.

Osmanlı İmparatorluğu ilk dış borçlanmasını Kırım savaşına finansman bulabilmek için 1854 yılında yaptı. Bu yıldan 1874 yılına kadar geçen 20 yıllık sürede 15 ayrı dış borçlanma yapıldı ve toplamda 239 milyon lira borçlanıldı. Bu sürenin sonuna gelinirken Osmanlı İmparatorluğu alınan borçların anaparası bir yana faizlerini bile ödeyemez aşamaya geldi. Bunun üzerine Osmanlı İmparatorluğu bir kararname yayınlayarak vadesi gelen borçların yarısını ödeyeceğini açıklayan bir çeşit moratoryum ilan etti. Ne var ki bu söze de uyulamadı. 1877 – 78 Osmanlı – Rus savaşıyla (93 harbi) birlikte imparatorluk dış borçlarının yanı sıra Galata bankerlerinden almış olduğu iç borçları da ödeyemeyeceğini açıklamak zorunda kaldı.

Moratoryum ilanının ertesinde Osmanlı İmparatorluğu alacaklılarıyla anlaşmaya gitti. Anlaşma son derecede ağır koşullar taşıyordu. 1879’da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Bu işlemleri yürütmek üzere bir Rüsum-u Sitte İdaresi kuruldu. Resim ya da çoğulu olan rüsum, damga vergisi gibi dolaylı vergileri ifade ediyor. Sitte ise altı anlamına geliyor. Altı adet geliri kapsadığı için idareye bu ad verilmişti.

Dış borçlardan alacaklı Avrupa devletleri yalnızca Galata bankerlerine olan iç borçlar için böyle bir idare kurulmasına tepki gösterdi ve 1881’de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu bazı gelirlerini doğrudan borç ödemelerine tahsis etmek zorunda kalmış oluyordu. İş bu kadarla da bitmedi. Yabancı devletler iç ve dış borçların ödenmesinde kullanılmaya ayrılan bu gelirleri toplama ve alacaklılara ödeme görevinin de Osmanlı devletinden ayrı bir idare kurularak ona devredilmesini istediler. Hükümet yabancı devletlerin baskılarına dayanamadı ve 20 Aralık 1881’de yayınladığı Muharrem Kararnamesi ile Rüsum-u Sitte İdaresi’ni kaldırarak yerine Düyun-u Umumiye İdaresi’ni kurdu. 1882 yılında çalışmaya başlayan Düyun-u Umumiye’nin idare meclisi biri İngiliz ve Hollandalı borç verenlerin, biri Fransız, biri Alman, biri Avusturyalı, biri İtalyan borç verenlerin, biri ayrıcalıklı tahvil sahiplerinin temsilcilerinden ve biri de Osmanlı tebasından olmak üzere 7 kişiden oluşuyordu. İdare binası bugünkü İstanbul Erkek Lisesi binasıydı. Düyun-u Umumiye İdaresi bu gelirleri toplayarak iç ve dış borçların alacaklılarına ödemeye başladı.

Düyun-u Umumiye İdaresi, Osmanlı İmparatorluğunun bağımsız bir devlet olarak maliyesini yönetme, vergi koyma ya da kaldırma, vergi oranlarını değiştirme gibi hükümranlık haklarının bir bölümünü elinden almış oluyordu. Düyun-u Umumiye İdaresi bu vergileri toplamakla kalmadı, bir süre sonra sanayi ve ticaret alanında yatırımlara da girişmeye başladı. 1912 yılı itibariyle Maliye Bakanlığında 5500 memur görev yaparken, Düyun-u Umumiye İdaresi’nde 9000 memur çalışıyor, Osmanlı İmparatorluğu’nun gelirlerinin yaklaşık üçte biri bu idarece tahsil ediliyordu.

Kurtuluş savaşı sırasında Ankara hükümeti Düyun-u Umumiye İdaresinin topladığı bütün gelirlere el koydu. Lozan Antlaşmasıyla bu kurumun işleyişine son verildi. Osmanlı borçları Lozan’da imparatorluğu oluşturan ülkelere paylaştırıldı. En büyük pay Türkiye Cumhuriyeti’ne düştü. Türkiye, Osmanlı borçlarının geri ödenmesini ilk borcu aldığı 1854 yılından tam 100 yıl sonra 1954 yılında tamamladı. Osmanlı borçlarının tasfiyesi Türkiye Cumhuriyeti’nin 30 yılına mal oldu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun batış öyküsü aslında Kanuni Sultan Süleyman’la başlar. Batıştaki ilk adım 1535 yılında Kanuni tarafından Fransızlara tanınan kapitülasyonlardır. Kapitülasyonlar sonradan genişletilerek neredeyse bütün Avrupalılara tanınmak zorunda kalındı. İmparatorluğun sanayi ve ticaret alanındaki batışının başlangıcı kapitülasyonlarsa finansal anlamda batışının başlangıcı da 1854 tarihli dış borçlanmadır. 1882’de faaliyete geçen Düyun-u Umumiye yönetimi ise bu batışın tescilinden ibarettir.

Cumhuriyetin ilk kuşaklarının dış borçlanmadan uzak durmasının en önemli nedeni 1954 yılına kadar ödemesi sürmüş olan Düyun-u Umumiye borçlarıdır.

Osmanlı’dan devralınan borçlar ve ödemesi için bkz:
http://www.mahfiegilmez.com/2011/12/osmanlidan-devraldigimiz-borclar.html

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir