Dolar yükselir mi?

Makro ekonomik göstergeler, mikro ekonomik davranışlar, siyasi gelişmeler halen dövizde yeni bir hareket başlatabilmiş değil. Sezgisel olarak bu gelişmeleri “kıyaslamalı” şekilde göremiyor olmak meseledir. Görüp de yorumlarında çarpıtma yaratmak daha büyük meseledir. Kirli bilgi üretimine girişmek pek çok yorumcunun sanatı olmaya başlamıştır.

Kırılımlara bakıp da, kamuya açık haberlerle ve göstergelerle ilgilenmeyen biriyiz. Bunun sonucu olarak da geçmişi kırılım geometrisi üzerinden anlattığımız gibi, geleceği de bu şekilde anlatmaya devam edeceğiz. Açıktır ki daha iyi karar mekanizmasını kurmanın yolu da klasik bakış üzerine gelişmeden geçmez. Daha yenilikçi bakışa ihtiyaç vardır. Bu bakışların belli düzende bir araya gelmesi de modellemeyi oluşturur. Sermaye girişleri, portföy yatırımları modellemede parametre olarak düşünülebilirse de benzer bakışların farklı oyuncularca sıkça kullanılması gelecekte fark yaratmaz. Zaten kamuya açık bilgi akışı, benzer düşünce yapısı içinde olmayı gerektirir. Medyadaki değişmeyen baskın yorumla, ülkenin nitelikli üretimi arasındaki ilişkiyi şaşırtıcı bulmamakta fayda vardır.

Döviz kırılımlarının farklı sektörlerde farklı gelişmeler sağlaması tabi ki ülke dinamiklerini dengelemek için önemlidir. Bir başka deyişle, TL üzerinden endekslenen varlıklar yerine, dövize endeksli varlık değerlendirmesini daha doğru buluyoruz ve sektörel üretimlerini de bu şekilde yapmalıyız.

Döviz neden yükselemiyor?
2018 hızlı yükselişi kırılım geometrisi açısından aşırı değerleme yaratmıştı. Bunun sindirilmesi zaman alacaktı. Bu yılın başındaki yazımızda bunu belirttik. Yılın ilk yarısında bunu gördük: bir dinlenme dönemi sonrası geometrik yumuşama oluşmuş ardından yükseliş görmüş durumdayız. Yine de, 2018 hareketinin sindirilmesi için yeterli değildir. Buna en büyük sebep de şubat ayı merkezli 3 aylık dönemde yaşanan geometrik kırılımdır.

Kış dönemi kırılımı da diyebiliriz ve toparlanmanın uzamasına sebep olacaktır. Bir başka deyişle, zaman alacak olan toparlanma sonrası yükseliş de beklenenden sonra başlayacaktır. Burada piyasa beklentisinden bahsediyoruz yani ciddi hayal kırıklıkları oluşabilir görünüyor.

Türkiye, daha iyi sürdürülebilir büyüme metodunu ararken, yeni döneme geçiş eskiyi atmayı gerektirmektedir. Bu da samimice doğru adımların açıkça atılmasını gerektiriyor. Bu beklentiyle, bankalar içindeki dönüşüm de önemli yer tutmaktadır.

Dövizdeki dalgalanma ihracatı teşvik ederken, yapay zekaya dayalı daha güvenilir stratejiyle pazar arayışı hedeflenebilir. Bu faydayla, geçmişin başarılısını değil geleceğin fırsatını erken aşamada yakalamış olursunuz. Doğrulanmış modeller kurmak mümkündür. Buna göre uygulanabilir avantaj getirecek öneri için ülke ve bölge GELECEK dönem skorlama tablolarını inceleyebilirsiniz: daha iyi bakış açısı arayışı için kullanmak gereklidir.

http://www.ekonomist.com.tr/kapak-konusu/ihracati-artirma-yollari.html