Dolar ve Faiz BİST’i Zorluyor. Ama..!

Aydın Eroğlu – 17.11.2016

Dolar ve faizdeki yükseliş baskısı durmadığı için BIST de yükselişe geçemiyor. Maalesef dünkü gelişmeler beklenti yazım (Dolar ve Faiz Ateşi Ürkütüyor!)   gibi olmadı. Yani Dolar 3,30 üzerine atak yapınca, borsa dün beklentimdeki gibi yükseliş göstermeyip, teknik olarak uyardığım düşüş paralelinde günü tamamladı. Ancak teknik manada önemli bir destek olan 74.142 seviyesine de inmiyor. Bu da ilginç bir durum. Yani tamam dolardaki ateş durulmuyor ama buna rağmen borsa ekstra düşüş yaşamamak için de ciddi dayanıyor. 74.142 desteği aşağı kırılırsa, teknik olarak daha alt desteklere doğru düşme riskimiz var. Ama bu destek kırılmazsa ki, şu ana kadar kırılmadığı gibi, bu desteğe bile gelmeden yine yukarı tepkiler geliyor. Bu bana BIST için yükseliş beklentimi korumam açısından cesaret veriyor.

Kısacası ben BIST için umutluyum. Dolar ateşi bir yerde sönecektir. Teknik manada 3,27 – 3,30 üzerinde 3,36 seviyesinin üst sınır olarak kalacağını bu seviyenin bile görülemeyebileceğini, görülecek olsa da geçilemeyeceğini düşünüyorum. Ben hala Dolar kurunun 3,26 ve hemen sonrasında 3,23’e doğru inmesini, bu esnada da BIST’in 76.400 olarak gösterdiğim ikinci direncine doğru yükselmesini bekliyorum. Ama görüyorsunuz ki, Dolar ve tahvil faizleri beni de zorluyor. Bugün hazinenin ihalesi var. Katılım çok önemli. Eğer başarılı bir ihale olursa, bu takdirde hem faiz, hem de döviz sakinleşmeye başlar. Ama katılım yetersiz kalırsa, o zaman kurlar ve tahvil faizleri yeni bir atakla daha yükselmeye devam eder.

Ne olursa olsun, ben TCMB’nın kesinlikle dövize faiz artışı yaparak müdahale etmemesi gerektiğine inanıyorum. Bu şekilde bir davranış istenilen oyunun kurbanı olmamıza neden olur. Faizler düşük tutulmalıdır. Yok eğer kur artışı korkusundan faizleri arttıracak olursa, bu durumdan en başta işleyen iki sektör olan inşaat ve otomotiv en büyük yarayı alır. Konut kredisi faizlerinin artması bir anda talep daralmasına neden olur. İnşaatçılar ödeme güçlüğüne düşecek olursa, onları fonlayan bankalar sıkıntıya girer. Özellikle inşaat sektöründe bir panik başlayacak olursa, bu tüm ekonomiyi derinden sarsacak önce finansal, sonra da ekonomik krize dönüşür. Zaten böyle bir ortam başlarsa, bu tümden tüketim ve yatırımların durması demek olur.

Bu oyunu benim çocukluğumdan beri sergilettiren yabancı oyunculara aynı imkan bu sefer verilmemeli. Bırakalım kur çıksın. Zaten üretim ve yatırımların artması için yapılması gereken reformda ne diyordum? Gerekirse düşen faizler nedeniyle artacak kur baskısı yüzünden bir kaç sene enflasyon hedeflemesinden vazgeçildiği ilan edilmeli ama faizler muhakkak düşük tutulmalı diyorum. Yatırım ve üretim artışı sağlanmak istiyorsa, her türlü üretim ve yatırım kredi faizlerinin düşük olması lazım. Bunu başarırsak, göreceksiniz ki, devamında yatırımlar bir anda artmaya başlayacak. Hatta artan kurlar nedeniyle yabancıların doğrudan satın almaya geldiğini de göreceğiz. Ekonomi ithalatçılıktan kurtulacak. İhracat ön plana çıktığı için Türkiye’de üretim yapılması esas olacaktır. Bu dün açıklanan sıkıntılı istihdam sürecini de olumlu yönde etkileyecektir.

Ama hepimiz bilmeliyiz ki, bu süreç öyle bugünden yarına oldu bitti denecek bir süreç değildir. Bir kaç yılımızı enflasyon baskısı ile yaşamak durumunda olacağız. Faizler düşük tutulunca, kurlar yüksek seyredebilir. Bu da ithal ara mal ve enerji girdileri nedeniyle enflasyon baskısı yaratır. Kur baskısı tersine dönerse, enflasyon baskısını daha az yaşayarak bu süreci atlatır ve gerçekten üreten bir ekonomi olmaya başlarız. Peki kur baskısı azaltılabilir mi? Siyasi belirsizlikleri azalttığımız anda piyasalardaki en büyük sorun olan güven sorunu pozitif olarak düzelmeye başlar.Özel sektör yatırımları arttırır. Dış çevreden ülkemize gelen döviz girdilerinde yeniden artışlar başlar. Türkiye’nin sınırlarındaki savaşın tabi ki çok farklı riskleri vardır. Ama oralarda yaşanan savaşlar nedeniyle, ilgili ülkelerinde paralarını tutamayanlar mecburen Türkiye’ye para sokmak zorunda kalırlar. Zaten uzun süredir finansmana ulaşmakta sorun yaşamıyor olmamızın en büyük nedeni, Orta doğu ve Körfez ülkelerinden giren paralardır. İç siyasi belirsizlikleri aşıp, sınır ötesi savaş risklerini kontrol altına aldığımız gibi bu süreç yine lehimize döner.

Gelişmiş Borsalarda Risk Var!

Bugün FED başkanı konuşacak. Trump’ın seçilmesinden sonra ilk kez konuşacak olan Yellen’in söyleyecekleri önemli olacaktır. Ancak artık bir şekilde FED’in faiz artışlarının başlaması kaçınılmazdır. Hatta benim 2017 için ikiden fazla faiz artışı yapılmasını beklediğim düşüncelerimi biliyorsunuz. FED faiz artışları başladığı zaman, düşük faiz döneminde para piyasalarında getiri yok diye borsalara yönelmiş paralar yeniden para piyasalarına dönüş yapmaya başlayacaktır. Bu süreç yüzünden, gelişmiş ülke ekonomilerinde büyüme yönünde toparlanmalar başlarken, borsalarında tam ters bir durumun yani düşüşün yaşanması riskini yüksek buluyorum! Bu nedenle gelişmiş ülke borsalarında İngiltere hariç, her rekor yükselişlerinin satış fırsatı olarak kullanılmasını doğru buluyorum. Ama bu durum BIST için geçerli değildir. BIST iskontoludur. Bu iskontosu nedeniyle yaşaması gereken yükselişleri, kendi belirsizliklerini aştıkça yaşayacaktır görüşündeyim.

NOT: Yazı, 17 Kasım 08:34’de, düzenli günlük yazılarımın ve teknik analize dayalı hisse öngörülerimin paylaşıldığı borsaanalizci.com‘da yayınlanmıştır!