Büyüme mi Cari Açık mı?

Mahfi Eğilmez – 16.09.2013

Bir ekonominin büyümesi yatırım yapmasına ve bu yolla üretim kapasitesini artırmasına bağlıdır. Yalnızca 100 ekmek üreten hayali bir ekonomi düşünelim. Diyelim ki bu ekmekleri üreten iki fırın var ve bu fırınlar yüzde 80 kapasiteyle çalışarak 50’şer ekmek üretiyor. Ekmeklerin fiyatının 1 TL olduğunu kabul edelim. Bu durumda bu ekonominin GSYH’sı 100 TL’dir (yalnızca nihai malların fiyatı hesaba alınır. Buğday, un, onlar için harcanan emek, elektrik, su vb hepsi bu fiyatın içinde yer alır.) Şimdi diyelim ki bu iki fırın da makinelerine daha yüksek kapasitede çalışacak yeni teknoloji yatırımı yaparak kapasitelerini yüzde 80’den yüzde 90’a çıkarmış olsun. Bu durumda her ikisi de 56’şar ekmek üreteceği için toplam üretim 112 ekmeğe, dolayısıyla GSYH da 112 TL’ye çıkar. Bu basit hayali örnekten üretimi artırmanın genellikle bir yatırım sorunu olduğunu görmüş olduk. Yatırım yapabilmek için gerekli olan nedir? İlk ağızda gerekli olan şey tasarruftur. Yani fırın sahipleri ekmek satışından ellerine geçen paranın bir bölümünü biriktirmelidirler ki o parayla makinelerine yeni teknolojiyi monte edebilecek yatırımı yapsınlar.
Bir toplum yeterince iç tasarruf yapamıyorsa büyümek için gerekli üretim artışını ve üretim artışı için gerekli yatırımı yapabilmesi dışarıdan tasarruf ithal etmesine bağlıdır. Makroekonomik dengeyi gösteren denklemi yazalım:

(S – I) + ( T – G) = (X – M)

Yani özel kesim tasarruf (S), yatırım (I) dengesi ile kamu kesimi gelir (T), gider (G) dengesi, cari dengeye (X – M) eşittir.

Bizde bu dengelerin ayrıntısı şöyle bir görünüm içindedir:

S < I
Özel kesimin tasarrufları yatırımlarını karşılayamamaktadır
T < G
Kamu kesiminin gelirleri giderlerini karşılayamamaktadır (bütçe açığı)
X < M
Ekonominin döviz gelirleri döviz giderlerini karşılayamamaktadır (cari açık)

 

Bu durumda Türkiye’nin karşısında iki seçenek bulunuyor: (1) Tasarrufları kadar yatırım yapmak. Yani (I)’yı (S) düzeyine indirmek. Bu durumda orta vadede büyüme hedefi olarak alınan yüzde 7’lik büyümeyi tutturmak mümkün olmaz. (2) Hedeflediği oranda büyüyebilmek üzere yatırımları (I) yı artırmak için dışarıdan tasarruf ithal etmek. Türkiye, krize girdiği yıllar dışında ikinci yolu seçmekte ve yüksek oranlı büyümek için gerekli sermaye mallarını, ara mallarını ve hammaddeleri dışarıdan ithal etmektedir. Bu ithalatı finanse edebilmek için de dışarıdan tasarruf ithal etmektedir. Dışarıdan tasarruf ithali başlıca iki şekilde olur: (1) Doğrudan yabancı sermaye girişi, (2) Dış borçlanma. Doğrudan yabancı sermaye girişi, büyüme oranı olarak hedeflenen yatırımın finansmanına yetmediği için Türkiye ağırlıklı olarak dış borçlanmaya başvurmaktadır.

2013 yılında yüzde 4 dolayında bir büyüme oranı elde edilmesi bekleniyor. Buna karşılık cari açığın GSYH’ya oranının yüzde 7 dolayında olacağı tahmin ediliyor. Yüzde 7’lik cari açık, sürdürülmesi zor bir finansman oranına işaret ediyor.

Ya büyümemizi finanse edebileceğimiz noktaya kadar düşüreceğiz ya da bu kadar yüksek cari açık, riskleri ve dolayısıyla faizleri artıracak. Kırk katır mı kırk satır mı? Yapısal reformları yapmayan ekonomiler sürekli bu soruya yanıt ararlar. Yapısal reformlar can sıkıcıdır ve günlük popülariteyi düşürür. Ama ülkenin geleceğini kurtarır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir