Beklentiler

Mahfi Eğilmez – 11.06.2013

Beklentilerin oluşması

Bir olayla ilgili bitmiş, tamamlanmış bir sonuç söz konusuysa buna gerçekleşme diyoruz. Örneğin yılsonunda enflasyon % 5 olarak çıkmışsa bu gerçekleşmiş enflasyondur. Eğer bir olayla ilgili henüz gerçekleşmemiş bir bekleyişimiz varsa buna da beklenti diyoruz. Örneğin yılın ortasında eldeki verilere bakarak yılsonu enflasyonunu % 7 olarak gerçekleşmesini beklememiz halinde ortaya çıkan oran bizim beklentimizdir. Ekonomik değişkenlerdeki ileriye dönük beklentiler geçmiş deneyimler ve ekonomik yapıdan (tüketim ve yatırım eğilimleri gibi) önemli ölçüde etkilenir.

Önde gelen 100 üretici firmanın karar alıcısı konumundaki yöneticileriyle bir anket yaparak yılsonu enflasyon beklentisi hakkındaki görüşlerini aldığımızda buradan çıkan ortalama oran bize karar alıcıların ortalama enflasyon beklentisini gösterir. Diyelim ki Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi % 5 olarak açıklandığı halde böyle bir anketten çıkan sonuç % 7 enflasyon beklentisi şeklinde olsun. Bu durumda enflasyon gerçekleşmesi, eğer fiyat artırımı için koşullar uygunsa (yani talep yeterliyse ve diğer koşular da engel oluşturmuyorsa), % 7’ye yakın olacaktır. Çünkü karar alıcılar beklentileri olan % 7’lik bir enflasyonun maliyetlerini bu oranda artıracağını düşünerek fiyatlarını artırırlar ve sonuçta enflasyon beklentilerini fiyatlarına yansıtmış olurlar. Böylece gerçekleşme de beklentilere yakın bir yerde oluşur. Rasyonel beklentiler teorisi bunu şöyle açıklıyor: “Beklentiler hangi yöndeyse gerçekleşme de o yönde olur.” İşte bu nedenle ekonomik dengenin oluşmasında ekonomik bireylerin çeşitli değişkenler üzerinde ileriye dönük beklentileri çok önemli rol oynar.

Karar alma sürecindeki bilgiler

Karar alma sürecinde edinilen bilgiler de beklentilerin oluşturulması açısından önemli rol oynar. Örneğin, merkez bankalarının rezervlerini artırmak için daha fazla altın alacaklarına yönelik bir haber piyasada o tarihe kadar oluşmuş altın dengesini bozar. Altın talebinin artacağı yönündeki bu haber, insanları altın fiyatlarının artacağını düşünmeye itecektir. Çünkü arz ve talep yasaları gereği arzda artış yokken talep artıyorsa fiyat artacak demektir. Bu durumda insanlar fiyat artışı olmadan önce altın almak isteyecektir. Bu durumda da altın fiyatları artan talebe paralel olarak yükselmeye başlayacaktır. Haberin temelini merkez bankalarının alımı artırması olduğu halde henüz merkez bankaları alıma geçmeden altın fiyatları artmaya başlamış olur. .

Beklentileri ekonomik yapı kadar, elde edilen bilgiler de yönlendirmektedir. Elde edilen her bilgi doğru olmayabilir. Elde edilen bir haber piyasaları bir yönde hareketlendirirken, bir süre sonra bu haberin yanlış çıkması, piyasaları bu kez ters yönde de hareketlendirecektir. Altın ile ilgili haber örneğimizde, merkez bankalarının altın alımına gideceği haberi altın fiyatlarını artırmıştı. Dünya Altın Konseyi’nin bir açıklama yaparak “dünyanın önde gelen bütün merkez bankalarıyla görüştüklerini ve hiçbirinin altın alımı konusunda bir eğilimi olmadığının saptadığını” açıkladığını varsayalım. Haberin yanlış olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte fiyat artışlarından kurtulmak için altın alanlar taleplerini eskisinden de aşağı düzeye düşüreceklerdir. Çünkü ellerinde yanlış habere dayanarak aldıkları fazla altın bulunmaktadır. Bu şekilde, altın fiyatları haberin yanlış çıkmasıyla eski fiyatından da daha düşük bir fiyata düşebilecektir.

Mali kesimdeki anlık etkiler

Örneğimizden yola çıkarak şu sonuca varabiliriz: Beklentilerin elde edilen haberler yoluyla şekillenmesi ve elde edilen haberlerin her zaman doğru olmayacağı gerçeği piyasaların dengesini oynak hale getirmektedir.

Ekonomide mal piyasalarının dengeye gelmesi zaman alan bir süreçtir. Üretim kararı alıp üretimi gerçekleştirmek kısa sürede olmaz. Buna karşılık mali piyasalarda arz ve talep dengesi ödeme teknolojisinin gelişmesiyle birlikte anlık bir olgu haline gelmiş durumdadır. Dolayısıyla haber yoluyla beklentilerin etkilenmesi ve mali piyasaların yeni dengelere gelmesi çok çabuk gerçekleşmektedir.

Son gelişmeler ve beklentiler

Fed’in tahvil alımlarını azaltacağı yani piyasaya verdiği likiditede azaltmaya gideceği yolundaki açıklamaları aşağı yukarı 2 – 3 haftadan beri başta gelişme yolundaki ülkeler olmak üzere bütün küresel sistemi etkiledi. Henüz Fed bu dediğini uygulamaya koymadı ama açıklama beklentilerin değişmesine yol açtı. Bu açıklamadan önce Fed’in, daha uzun bir süre tahvil alımlarını azaltmayarak piyasayı likit tutmaya devam edeceği tahmin ediliyordu. Fed’den gelen açıklamanın sonucunda insanlar ABD’de likiditedeki azalma sonucunda faiz oranlarının yükseleceğini düşünmeye başladılar. ABD’de bu eğilimin ortaya çıkması halinde Avrupa’da da benzer eğilimler ortaya çıkması beklenir. Bu durumda ABD ve Avrupalı yatırımcılar, gelişme yolundaki ülkelerde daha yüksek faizle duran paralarını alıp ülkelerine dönmeye başladılar. Bunun sonucu olarak gelişme yolundaki ülkelerin borsalarından, bankalarından, tahvillerinden çekilen yerel paralar Dolar ve Euro’ya çevrilerek asıl ülkelerine geri dönmeye yöneldi. Gelişme yolundaki ülkelerde borsalar düştü, yerel paralar Dolar ve Euro’ya karşı değer kaybetmeye başladı ve faizler yükselmeye yöneldi. Özetle diyebilirim ki Fed’in açıklaması beklentileri değiştirdi, beklentilerdeki değişiklik ise gerçekleşmeyi etkilemeye başladı.

Türkiye’de son dönemde yaşadığımız olay da budur. Dışarıdaki bu gelişmelere ek olarak bir de yerel gelişme ortaya çıktı: Gezi Parkı olayları. Bu olayların mali piyasalar üzerindeki etkisinin bu aşamada çok büyük olmadığını düşünüyorum. Çünkü mali piyasa zaten Fed’in kararıyla etkilenmiş bulunuyordu. Ne var ki Gezi Parkı olaylarının etkisi bugün değilse bile yarın ağırlığını hissettireceğini düşünüyorum. Dışarıda koşullar değiştiğinde giden yabancı kaynakların geri gelişi eskisi kadar kolay olmayacak gibi görünüyor. Buna karşılık olaylarla ilgili karşılıklı görüşmelerin başlamasıyla içeride piyasaların toparlanmaya başlamasını bekliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir