Batı Borsalarındaki Rekorlar Kalıcı Mı?

Aydın Eroğlu – 12.08.2016

ABD ve AB borsalarında ciddi yükselişler yaşanıyor. ABD’de bu durumu kısmen anlarım, nihayetinde büyüme oranında düşüş görülse bile, yine de büyüme var. Ama Avrupa borsalarındaki yükselişler için bire bir ekonomi karşılıklarını göremiyorum. Borsalar yine ekonomik karşılıklara göre değil, yeniden faizlerin düşmeye başlaması ve piyasaya likidite pompalanması nedeniyle yükseliyor. Avrupa içinde merkez bankalarının banka paralarına uyguladığı negatif faiz uygulaması mevduat faizlerine de uygulanmaya başlandı. Şimdilik bir ülkede bu durumu görüyoruz ama eğer AB genelinde uygulanmaya başlarsa, bu durum borsa balonlarının oluşmasına neden olabilecek çok büyük bir risktir diye düşünüyorum!

Çünkü parasını bankalara yatırmak isteyenlerden para kesilmeye başlanınca, otomatik olarak yatırımcı buna tepki gösterip, kendisine alternatif yatırım alanı arayacaktır. Bu durumda mortgage krizi esnasında düşen faizler ve pompalanan likidite esnasında nasıl adres olarak borsalar seçildi ise, yine aynı adres paranın çekim alanı olur. Ancak, borsaların yükselişlerinde esas olan şirketlerin karlarının artması ve dolayısı ile genel ekonominin iyiye gidiyor olmasıdır. Bu yönde bir gelişme yok iken borsalardaki yükselişler paranın kendisine alternatif zorunlu adres olarak borsayı seçmesinden kaynaklanır.

Faizler düşük ve piyasaya para sürülürken bir sorun yaşanmaz ve borsa yükselişleri sürer. Ama faizlerde yükseliş dönemi geldiği zaman, bu sefer ekonomik olarak işler iyiye gitmesine rağmen borsalarda sert düşüşler görülecektir. Bu riskin en büyük göstergesi FED faizleridir. Son dönem gelen ABD verileri karışık. Büyüme düşük geliyor ama diğer taraftan ise tarım dışı istihdam son iki veridir beklentilerin çok üstünde çıkıyor. Bu biraz tuhaf bir durumdur. FED faizlerde yeniden indirim yapacağım diyecek olursa ki, bu beklentiler bazı analistlerde var. Bu takdirde gelişmiş ülkelerdeki borsa balonları daha da artar. Ama günün birinde FED faizleri arttırıyorum dediğinde bu balonlar patlayacaktır. Şimdilik piyasadaki düşük faiz ve bol likidite sürüyor ama ben bu durumun riskine dikkat çekiyorum!

Benim yaşadığım bu tedirginliğin diğer bir nedeni de, ons altın fiyatlarının seyri! Ons altın fiyatları 1.370$ seviyesine yaklaştıkça satışlar geliyor. Likidite borsalarda rekorlar kırdırırken ons altına yansıması sınırlı kalıyorsa, altın oyuncularının da FED riskinden çekindiklerini gösterir.

Ons altın 1.310$ seviyesini aşağıya kıracak olursa ons fiyatlarında düşüş hızlanır. Bunu yaşatmadan evvel ons fiyatlarında 1.375$ direncini kırdırarak 1.410$ civarı bir yükseliş daha yaşatacak olurlarsa, olası bu yükselişi son yükseliş ve büyük bir satış fırsatı olarak görürüm. Ons için verdiğim bu iki seviyeye özellikle dikkat edin diyorum!

BIST’in Riski Düşük!

Türkiye’nin bir yıldır seçimler, seçimler sonrası başlayan terör dalgası, Rusya uçak krizinin yansımaları ve en nihayetinde yaşanan hain darbe girişimi nedeniyle, BIST zaten iskontolu fiyatlanıyordu. Bu nedenle gelişmiş borsalarda likidite nedeniyle borsa yükselişleri sürecek olursa, BIST de buna ayak uyduracaktır. Hatta daha bile fazla yükselebilir.

Ama çekindiğim gelişmeleri gelişmiş borsalarda görecek olursak, BIST’in bu esnadaki riski düşük olacaktır. Hatta ilk anda dış piyasalara uysa bile, bir süre sonra pozitif ayrışma bile yaşadığını görebiliriz. Fakat özellikle söylüyorum, en ciddi yükseliş trendlerinde bile, teknik düzeltmeler her zaman yaşanabilir. 

Rusya ile yapılan son anlaşmalar Türkiye ve BIST için pozitif etki yaratacaktır. Hepsinden önemlisi, Putin’in ikili ticarette Ruble ve TL kullanılsın teklifi çok önemlidir. Cari açığımızın azalmasına ve kur baskılarının düşmesine faydalı bir gelişme olur. Çünkü Türkiye’nin en büyük ithalat kalemi enerji ithalatıdır. Bu nedenle Rusya üzerinden enerji ithalatında Dolar yerine TL ve Ruble kullanılmaya başlanırsa, hele bu durum İran ve diğer ülkelerde de benzer şekle dönecek olursa, Türkiye çok ciddi rahatlama yaşar.Ancak zamanında Saddam’ın petrol kontratlarında Dolar yerine Euro kullanacağız dediğini ve başına ne geldiyse de, bu sözünden sonra geldiğini hatırlatmak istiyorum!

Kredi Faizleri Düşüyor!

Görüyorsunuz ki, ben de bir çok yazımda faizler düşünce ille de kurlar yükselecek diye bir risk yok. İlk anda faiz inince kurlar tepki verecek olsa da, sonra  yeniden kur gevşemesi görülür diyordum. Aynen de öyle oluyor. Bu bizim için gayet iyidir.

Son olarak kredi faizlerinde indirimlerin başladığını görmeye başladık. BDDK tarafından gelen açıklamaya göre, faizlerde 25-50 baz puanlık bir indirim daha yapılabilir deniyor. Eğer TCMB da aynı fikirde olursa benzer oranda yeni bir indirim kredi faizlerindeki düşüşlerin artmasına neden olur.

Faizler Düşerse Yansıması İlk Nerede Olur?

Düşen faizlerin ilk etkisi küçük tüketim harcamaları, cep telefonu, elektronik eşya, beyaz eşya, otomotiv ve en son olarak da konut taleplerinde artışlar yaşanmasına neden olur. Devamında da yatırım kredi talepleri artmaya başlar. Bizde konut kredileri daha hızlı düşürüldüğü ve aynı zamanda da fiyat indirimi kampanyaları başlatıldığı için, konut talebinde ani bir patlama göreceğimiz görüşündeyim. Kısacası faiz indirimleri nedeniyle bir çok sektörde talep artışı görülebilir. Bu durumda büyüme oranlarımız olumlu etkilenir.

Ancaaak!

Biraz da zorlama ile yapılan faiz indirimlerinin ekstra bir riski var! Şu an da enflasyon ve cari açık artarken faiz indiriyoruz. Bu indirimlerin devamı gelir ama Fitch ve Moody’s bu indirimler sonrasında aniden not indirecek olursa, bunun yansıması çok negatif olur. Başta konut talebi olacak şekilde genel talepte ani bir düşüş görülür. Bu durum konut imalatçılarını sıkıntıya sokar. Konut kredilerinde aksama yaşanacak olursa, o zaman bundan en büyük zararı bankalar görür.

Umarım böyle bir süreç yaşanmaz. Ben ekonomik olarak Türkiye’nin notunun indirilmesini değil, yülseltilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama yaşadığımız gelişmeleri sizler de görüyorsunuz. Bu işlerin arkasında önemli bazı müttefik(!)ülkeler olduğuna sanırım hepiniz ikna olmuşsunuzdur. İşte bu nedenle siyasi baskı kurmak için not silahı önemli bir risktir.

Ama sakın not konusunda söylediklerimi de unutmayın! Siyasi baskı ile eğer

notumuz kırılacak olursa, ilk anda ülke notlarına göre yatırım yapan yabancı fonların mecburi tahvil ve hisse satışları nedeniyle olumsuz bir yansıma görülür. Risk primimiz artar, kurlar artar. Türk tahvillerinden çıkarlar. BIST ilk anda sert düşüş yaşar. Ama sonra hepsi tam tersine yine pozitif bir döngüye döner. Türkiye’nin 1994 yılında notu yatırım yapılamaz düzeye düşürüldüğünde bu dediğim yansımaların hepsi yaşanmış, o zamanki adı ile İMKB çok sert düşmüştür. Ama daha sonraki yıllarda notumuz yatırım yapılabilir düzeyde olmamasına rağmen bile yaşanan yükselişler sonrasında sıfır atmak durumunda kaldık. Bugünkü Türkiye ile 1994 Türkiye’si arasında pozitif anlamda dağlar kadar fark var. Yani olası not indirimi halinde sorun bu ilk andaki dalganın hasarıdır.

Neyse, lafı toparlayacak olursak, ”Pozitif Ortam Etkisi Sürüyor!” başlıklı yazımda BIST’in 78.338 yakın direncini kırıp, üsteki 79.290 ve 81.110 sıralı dirençlerine yönelebileceğini yazmıştım. Ama 78.338 kırılsa da, şimdilik üstündeki dirençlerde kar realizasyonu yaşanmadan BIST’in 82.825 seviyesindeki gap boşluğunu kapatmasını beklemediğim uyarısını da yapmıştım. İşte tam da bu dirençlerdeyiz!

NOT: Yazı, 09:17’de borsaanalizci.com‘da yayınlanmıştır!