Rusya ile ilişkilerde nereye kadar?

Atilla Yeşilada – 09.08.2016

Gülen’in darbe girişimi Türk siyasetinde zaten yaşanması kaçınılmaz olan kırılma noktalarını öne çekti. Bunlardan ilki otoriter bir başkanlık rejimi mi, yoksa tam demokrasiye mi dümen kıracağız? İkincisi ise Batı’yla devam mı, yoksa yeniden Doğu seferine mi çıkacağız? İlkinde temkinli bir iyimserlik içindeyim, en azından AKP’ye biraz daha zaman verilmesini savunurum. İkinci soruya ise Hotel Californiya diyorum. Yani “you can check out any time you want, but you can never leave”. Erdoğan’ın St Petersburg seferine çok fazla anlam yüklüyoruz. Rusya ile ekonomik ilişkilerde normalleşme yakındır, ama Batı’yı terketmemize zemin yaratacak bir politik-stratejik ittifak söz konusu olamaz.

AKP şu anda yeni bir darbeyi engellemek, kendi bünyesi de dahil kritik kurumlara sızan FETÖ’cüleri tasfiye etmek ve ekonomiyi ayakta tutmakla uğraşıyor. Yaptıklarının hepsini tasvip etmiyorum, ama tehlikenin büyüklüğünü kabul edip, savunma refleksi ile yapılan ile bazı aşırılıklara musamaha gösterme eğilimdeyim. Bence AKP henüz devleti sıfırdan yeniden inşa etme sloganının altını doldurmadı. Bu yapılanmada modern ve çoğulcu demokrasi var mı, zaman içinde göreceğiz. Ama utangaç itiraflar ve muhalefete yakınlaşma çabaları bana biraz daha bekleyip görmek için ümit veriyor.

Darbeden sonra Batı’nın Türkiye’nin kendini savunma refleksini tamamen yanlış değerlendirip, “vurun abalıya” yaklaşımı ile Gezi’den bu yana biriken hıncını aldığını da kabul ederim. Ama iğneyi Batı’ya batırırken çuvaldızı da kendimize sokmayı ihmal etmemeliyiz. Şu soruya cevap bulmak önemli: Gezi’den önce AKP’yi yere-göğe sığdıramayan Batı, sonra ne oldu da Türkiye’den ümidi kesip düşman oldu bize?

Devamı için TIKLAYINIZ!