Ankara’nın değişen stratejisi meyve vermeye başlıyor

Seçim sonrası kurulan yeni ekonomi kabinesiyle beraber Batı’nın geleneksel ekonomi politikalarına dönüş yapıldığını ve kademeli olarak hayata geçirilen para ve maliye politikalarıyla da “denenmişin” uygulamaya konulduğunu gördük. Bu durum kimileri için şaşırtıcı idi.

Ancak durumun arka planına bakıldığında; siyasetle ekonominin ayrılmaz bir ikili olduğu, gelinen bu noktanın ise dış politikada seçimlerden önce başlayan normalleşmenin bir sonucu olduğu görülebilmekte.

Son haftalarda yaşanan gelişmeler ise bu normalleşmede çok daha keskin bir virajın alındığını bize gösteriyor. Ki; bu durumu okurlar için irdelemek istediğimde karşıma jeostrateji kavramı çıkıyor.

Dar anlamda jeostrateji; herhangi bir ülkeye yönelen düşman tehdidi ve ona karşı koyacak ülke silahlı kuvvetlerinin uygulayacağı savunma veya saldırı plan esaslarını ifade ederken; günümüzdeki tanımı sadece sıcak savaşı baz almayıp, çok daha genel bir ifadeyle “strateji prensiplerinin bölge ve dünya çapında düşünülüp uygulanması sanatı” haline evrilmiştir. Kapsama alanındaki konular ise sosyal, ekonomik, politik, demografik, coğrafi hatta günümüzde teknolojik olmak üzere çok çeşitlidir.

Kapsadığı unsurlardan da görüleceği üzere Türkiye, mevcut görünümünde ekonomi ve dış politika üzerine yeni bir normalleşme stratejisi izlemektedir. Kavram tanımından hareketle önce dış politika bağlamında yaşananlara değinecek olursam; İki hafta önce Türkiye’ye yapılan bir ziyaret, önemli stratejik adımların başlangıcı olarak ifade edilebilir.

Hepimizin yakından takip ettiği üzere Türkiye, Ukrayna-Rusya savaşının başlangıcından bu yana bir çeşit ince ayar siyaseti gütmüştü. Hem Ukrayna’ya sembolik, askeri ve siyasi destek sunarken; Rusya’ya da Tahıl Koridoru Anlaşması’nın işlemesi ve barış görüşmelerine ev sahipliği yapma teklifi ile bir çeşit çıkış yolu açmıştı.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin, 7-8 Temmuz 2023’te İstanbul’a yaptığı ziyareti değerlendirdiğimde ise, bunun Ukrayna’daki savaşın gidişatıyla alakalı bir durum değerlendirmesi oluşturduğu sonucuna varıyorum.

Peki bu ikili görüşmeden nasıl bir sonuç çıktı dersem?

Görüşmede net bir biçimde vurgulanan Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, Ankara’nın başından bu yana bu savla beraber 2014 yılında Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmiş olmasına verdiği tepkiyle birleştirilmiştir.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!