Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’dan oluşan Ekonomi Kabinesi ekonomiyi istikrara kavuşturmak için yoğun çaba harcıyor. Sonuçlarını da yavaş yavaş alıyoruz. Velakin, Türkiye’nin ekonomik huzur ve refaha kavuşması için içerde yapılan politika ayarlamaları yeterli değil. Türkiye ihracatını geliştirmek için AB’yle, sıcak para ve banka kredisi için de ABD’yle ilişkilerini rayına oturtmak zorunda.
Erdoğan, ekonomik refah için Batı’yla iyi geçinmenin değerini takdir edemiyor
Erdoğan’ın artık ortodoks ekonomi politikalarına gönül verdiğine ikna oldum. Türkiye bir kez daha Naci Ağbal skandalı yaşamaz. Epistomolojik kopuşa geri dönülmez.
Öte yanda, Erdoğan’ın ekonomik programın başarıya erişmesi için ABD-AB’yle ilişkileri rayına oturtmanın kaçınılmazlığını henüz kavradığını sanmıyorum. Bakın, Murat Yetkin şöyle yazıyor:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dış politikada zafer haberleri veremedikçe içeriyi sıkıştırıyor. Dikkatleri ekonomiden dağıtmak için attığı Anayasa değişikliği hamleleri nafile çıktıkça da girişilen bütün medya operasyonlarına rağmen, 2024’te IMF’yi filan mumla aratacak kemer sıkma politikaları saklanamaz hale geliyor. Oysa, özellikle de haberleri çoğunlukla TRT’den alan seçmen kitlesi için şu sıra, tam da Gazze Krizi devam ederken “Erdoğan’ın dış politika zaferi” olarak duyurulabilecek gelişmelerin iç siyasette kullanım değeri yüksek olurdu”.
ABD ve AB’den önemli beklentilerimiz var
Dış politika zaferleri, kısa vadede Biden tarafından Beyaz Saray’a davet edilmek, F-16’ları teslim almak ve F-35 projesi çerçevesinde söz verdikleri uçakları teslim etmeyip gasp ettikleri $1.5 milyar kaymeyi geri almak olur.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!