2022 borsa yılı olabilir mi?

*Ekonomi sahiden kötüye gidiyor mu?

Enflasyon ve değişim süreci içerisindeki politikalar sebebiyle yabancı yatırımcının uzak durduğu piyasamızda, şirket karlılıkları, bankaların batık kredi oranları gibi önemli verilerin bahsedilen şekilde kötü olduğunu gösteriyor mu hadi birlikte ulaşılabilir veriler üzerinden inceleyelim. Bankacılık için önemli bir gösterge olan takipteki krediler verisi 2020 sene ortasında %4.41 seviyesine ulaştığında S&P’nin yapmış olduğu analizde 2021 yılında Türk bankacılık sektöründe ödemeler dengesinin daha da bozulması ve batık kredi oranının %12 ye çıkmasını, bunun da bankaları vurabileceğiydi. Ama 3Ç21 bilançolarında rekor kar açıklamaya devam eden bankacılık sektörünün kasım ayı sonu itibari ile bu oranı %3.22’dir. Yani demek istediğim yurtdışından gelen FITCH, S&P,GOLDMAN SACHS gibi büyük yatırım kurumlarının raporları genel de yanlıdır demiyorum ama öyledir. Hatta rahatça görebilmeniz ve anlayabilmeniz için 2021 mart ayı sonunda GOLDMAN SACHS ‘ın Türkiye için hazırlamış olduğu raporda 2021 de %3.5 büyüyeceğimizi öngörmüştü. Kasım ayı sonunda yeniden gönderdiği raporda 2021 için %10.5 bekliyormuş artık. E zaten görünen köy kılavuz istemez o kadar düzeltme metni yayınlasın. Ama işin garibi 2022 ile cari fazla verecek ülke için verdiği büyüme beklentisi yine %3.5. Amaç nitelikli yatırımcı gelişini kısmaksa başarılı olduklarını görmemek zor değil. Türk yatırımcılarının dolarizasyona yönlendirilmesindeki en önemli unsurların başında yine bu ve benzeri açıklamalar yatmakta. Yatırımcıların tedirgin olmasıyla birlikte aşırı talep gören döviz, siyasi bozulma ve politika değişiklikleriyle hassaslaşan arz/talep dengesinin negatif yönde bozularak agresif ve güvensiz bir ortam oluşmasına zemin hazırlamaktadır. 24 Aralık itibari ile yerli yatırımcıların elinde bulunan dolar mevduatı miktarı 146.1 milyar dolar iken, tüzel kişilerdeki miktar 92.9 milyar dolardır. Yani toplamda 239 milyar dolar yatırım ve üretim için kullanılabilecekken ülkenin artan enflasyon ve kırılganlıklarına hizmet ediyor. Merkezin şuan denemeye başladığı politika finansal olarak gelişen bir piyasa da denenmemiş ve sonuçlarının belirsiz olması yabancı yatırımcıyı kısa vade de sonuçlar görünene kadar kurdan kaynaklı dip seviyede olan borsaya ilginin sınırlı kalmasına sebep olması beklenmekte.

Diğer taraftan merkezin düşük faiz politikasına iten ise ekonomik verilerdeki iyileşmeler olarak göze çarpıyor. Şirketlerin artan kurlardan doğan yüksek getirisi ve satış hacimleri sayesinde Ereğli gibi şirketler son 3 yıldaki toplam karlarına 2021 de sadece 9 ayda ulaşmış görünüyor. Bankacılık sektörüne baktığımızda ise 2013 yılında 189 milyar TL aktif toplama sahip garanti bankası şuan 570 milyar tl aktife sahip ve 9 aylık karı 9 milyar TL olarak gerçekleşti. BİST genelinde rekor kıran şirketlerin varlığı, ihracat seviyelerindeki aylık rekorların devamı ve kalıcı olarak cari fazla verir hale gelinmesi için başlatılan politikanın işe yaraması için yerli halkın dolardan uzaklaştıracak gerçek bir güven ve samimiyet. Mevcut yetkililerin planları önümüzdeki 3-6 ay içinde net bir şekilde sonuç vermeye başlayacaktır. 3 Ocakta gelecek olan aralık enflasyon verisi %30 olarak beklense de %26-27 seviyesinde gelme ihtimali yüksek. Ancak ocak ayına ait şubatta açıklanacak enflasyon verisinde kur düşüşü sayesinde eksi enflasyon gelme ihtimali yüksek. Bu da merkezin faiz indirimi konusunda devamlılığını pekiştirecektir. Faizi 2022 de %8-9 seviyesine kadar düşürmesini bekliyorum.

Fed in yaza kadar yapmayı planladığı faiz artırımı da kurun dünyada artışını destekleyecek görünüyor. Biz de ise halen oturmuş bir piyasa yok ama kur teknik olarak 14 seviyesini aşarsa yeniden alıcı bulabilir. Onun dışında merkezin politikası 3 ay içinde hayat bulursa kurun 9 tl de merkezin alımıyla dengelemesi beklenir. Şahsi kanaatim teknik olarak da mümkün olan 14 tl zirvesi sonrası doların yeniden düşüşe geçmesi ve 9,5-10,5 tl bölgesine oturtulması.

Kur etkisiyle de ucuzlayan hisse senetleri, temettü verimliliği çok yüksek olması beklenen karlı şirketleri de arkasına aldığında bu senenin borsa için kötü geçmesini düşünmek aklımın ucundan dahi geçmiyor. Endeksin ocak ayı sonuna kadar dalgalanmaya devam etmesi beklenirken hisse bazlı hareketler sürebilir. Şubat ayı itibari ile biraz daha net veriler oluşmaya başlayacağı için piyasanın da 2000 puan üzerinde hareketini sağlamlaştırmasını bekliyor olacağım.  Yatırımcıların ocak ayı içerisindeki dalgalanmalara karşı dikkatli olmasında fayda var.

Bu ülke de yapılacak bir şey varsa o da dışarıya borçlandırmak yerine Japonya’nın yaptığı gibi kendi vatandaşına borçlanması, üretimi arttırarak dolara olan talebi geri çekebilirsek sıcak paraya olan bağımlılığımızdan büyük oranda kurtuluruz. Kendi kaynaklarımız bizi ayağa kaldırmaya yeter de artar bile. İşte o zaman faiz, enflasyondan düşük olamaz tezini yıkabiliriz. Bu sene her şeyin daha iyi olduğu, huzurlu ve bol kazançlı bir yıl olmasını diliyorum..