2017’yi Çok Konuşacağız

Mahfi Eğilmez – 09.01.2017

Aşağıda bir tablo sunuyorum. Bu tabloda kırılgan beşli diye sınıflandırılan ekonomilerin Merkez Bankalarının uyguladığı politika faizleri ve o ülkelerde geçerli enflasyon oranları (TÜFE) yer alıyor.

Tabloda yer alan ülkeleri iki grupta toplamak mümkün: (1) Enflasyonu yüksek olan ekonomiler (Brezilya, Türkiye ve Güney Afrika). (2) Enflasyonu denetim altında kabul edilebilecek ekonomiler (Hindistan ve Endonezya). Her iki gruptaki ekonomilerin merkez bankaları, bir yandan enflasyonla mücadele ederken bir yandan da dış finansman ihtiyacını karşılayabilmek için faizi yüksek tutuyor.

Kuşkusuz bu ekonomilerde uygulanan faizler bunlar değil. Bunlar merkez bankalarının bankalara borç verirken uyguladığı faizler. Bankaların mevduat toplarken veya kredi açarken uyguladıkları faizler bunlardan daha yukarıda. Türkiye’de Merkez Bankası’nın birden fazla faizi olduğu için bu tabloda gecelik borç verme faizi ile haftalık repo faizinin ağırlıklı ortalamasını yansıtan ağırlıklı fonlama maliyeti, politika faizi olarak alınmış bulunuyor.

Türkiye’nin bu tablodaki görünümü oldukça ilginç bir durum sergiliyor çünkü en yüksek enflasyon oranına sahip olan ekonominin Merkez Bankası negatif politika faizi uyguluyor. Bunun sonucu enflasyonu düşürmekte başarısızlık olarak karşımıza çıkıyor.

Şimdi de bu ekonomilerin döviz politikasını nasıl yürüttüklerine bir bakalım.

2014 – 2015 arasında parası Dolara karşı en fazla değer kaybeden iki ekonomi Brezilya ve Güney Afrika olmuş. Onları Türkiye izliyor. TL hariç paraların değer kaybı ortalaması yüzde 23,9. TL ise 25,8 değer kaybetmiş, demek ki bu dönemde TL ortalamadan fazla sapmamış. 2015 – 2016 arasında TL, bu ekonomiler arasında en büyük değer kaybını yaşamış olan para birimi olmuş. Bu ekonomilerin para birimleri ortalama yüzde 6,5 değer kaybederken TL yüzde 20,8 değer kaybetmiş. Brezilya, Güney Afrika ve Endonezya paraları bir önceki dönemde yaşadıkları kayıpları bu dönemde geri alırken Hindistan parası düşük oranda değer kaybı yaşamış. TL ise bir önceki dönemde yaşadığı değer kaybına aşağı yukarı aynı hızla devam etmiş.

Tabloya göre 2017 yılının ilk 9 gününde TL, negatif ayrışmaya devam etmiş görünüyor. (Hindistan Rupisi de değer kaybetmiş ancak onun kaybı ihmal edilebilir düzeyde bulunuyor.)

TL, negatif konumda kabul edilen kırılgan ekonomilerin para birimlerinden de negatif ayrıştığına göre, TL’nin iç değerini korumakta başarısız olan, Merkez Bankası TL’nin dış değerini korumakta da başarısız olmuş görünüyor.

Merkez Bankasının ciddi açmazlarla karşı karşıya olduğunu da vurgulayalım. TL’yi güçlendirmek için faizi yükseltse ekonominin büyüme ivmesi iyice düşebilir, ekonomiyi canlandırmak için faizi düşürse bu kez kur yükselir o da enflasyonu azdırabilir. Ayrıca sorun sadece faiz artırımıyla ve ekonomide yapısal reformları açıklamakla çözülebilir olmaktan çoktan çıkmış görünüyor. Konu ekonominin dışına çıkıp siyaset alanına gireli epey zaman oldu.

Özetle söylemek gerekirse Merkez Bankası açısından faiz politikası ‘yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal’ denilen konuma girmiş bulunuyor. Sonuçta Merkez Bankası tükürmek yerine yutkunmayı seçiyor.

Not: Bu yazı saat 15,30’da yazıldı. Dolayısıyla ikinci tabloda yer alan 9 Ocak 2017 kurları 15,30 itibariyle açıklanmış kurlardır.