Sık sık rüyaların katmanlarında kaybolduğumuz, gerçeğin ne olduğunu ayırt etmekte zorlandığımız Başlangıç (Inception) filmini hatırlar mısınız? Geleneksel finans dünyası da son birkaç yıldır böyle katmanlı bir dönüşümden geçiyor. İlk katman, hepimizin yakından bildiği gibi, Ödeme Hizmetleri Direktifi (PSD2) ile atılmış, bankaların ödeme hesaplarımız üzerindeki tekelini kırarak bize ait olan verinin kilidini ilk kez açmıştı. Bu, finansal bir uyanışın ilk adımıydı. Ama Avrupa Birliği’nin (AB) Finansal Veri Erişimi Çerçevesi (FIDA) teklifi, bize ait olan finansal kimliğin çok daha derin katmanlarına inen, hatta o katmanları yeniden yapılandıran bir rüya mimarisi sunuyor. Zira incelemelerime göre, bu çerçeve sadece ödeme verilerinin ötesine geçmiyor; finansal hayatımızın tüm izini, tam bir şeffaflıkla bizim kontrolümüze vermeyi amaçlıyor. İşte bu yolculuk, finansal sistemin kendisinin görünmez hale geldiği, gerçek anlamda “Finansın Ötesi”ne giden yolu aydınlatıyor.
Ödeme hesaplarından emekliliğe uzanan veri akışı
Geleneksel bankacılık günlerinde, finansal verilerimiz birer kale duvarının ardında gizliydi. PSD2 bu duvarda sadece küçük bir kapı açmıştı. Ancak FIDA düzenlemesi, bu kapıyı tamamen indiren bir hamle. Zira bu çerçeve, sadece günlük bankacılık işlemlerinizi değil, ipoteklerinizi, birikim hesaplarınızı, sigorta poliçelerinizi, bireysel emeklilik ve yatırım fonlarınızı kapsayacak şekilde neredeyse tüm finansal hizmetler verisini paylaşıma açıyor. Bu, kelimenin tam anlamıyla finansal bir rönesans demek. Artık bir sigorta şirketi, bir kredi teklifi verirken sadece maaşınızı değil, tüm finansal geçmişinizi (sizin onayınızla tabii) görerek size özel, ısmarlama ürünler sunabilecek. Verinin karmaşık yapısı, bu sayede sadeleşiyor ve sadece sizin faydanız için bir araya getiriliyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!