Trump bir hafta içinde sayısız fikir değiştirerek bu kez piyasaları mutlu-mesut etti. Çin, Japonya ve AB ABD’yle karşılıklı gümrük tarifelerinin indirilmesi konusunda hiç bir aşama kaydetmemesine rağmen, Trump şimdiden zafer ilan etti. Trump artık tamamen paralel bir evrende yaşıyor. Çok değil, bir hafta içinde yine fikir değiştirerek tüm dünyayı yeni panik ataklarına sokabilir. Eğer yeni bir bulaşıcı panik atağı, ya da halk deyimiyle finansal kriz başlarsa, Türkiye bu şoka dirençli mi, yoksa bize yansıması resesyon ve yeni bir kur krizi şekilde mi tezahür eder?
Bu finansal kriz 2013 “taper tantruma”a benzerlik addeder
Bakalım o günlerde IMF ne yazmış?
Mayıs 2013’te, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Ben Bernanke, merkez bankasının tahvil alım programını ne zaman ve nasıl azaltacağına dair konuşmaya başladığında, finansal piyasalar panikledi. Bu ani ve sistematik piyasa oynaklığının yaşandığı ilk aşamada, gelişmekte olan piyasalar ayrım gözetmeksizin olumsuz etkilendi. Pek çok gelişmekte olan ülkenin para birimleri hızla değer kaybetti, dış finansman risk primleri yükseldi, hisse senedi fiyatları düştü ve sermaye akışları yavaşladı.
Neyse ki piyasalar, ülkeler arasındaki farkları oldukça hızlı bir şekilde ayırt etmeye başladı. Ekonomik temelleri sağlam olan ülkelerle ekonomik dengesizlikler biriktirmeye başlayanlar birbirinden ayrıldı.
Peki, gelişmekte olan ülke politika yapıcıları sermaye akışlarının bu yükseliş ve düşüş döngülerinde ne yapabilir?
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!