1-Genel Değerlendirme
Küresel ticaret politikalarına ilişkin belirsizlikler imzalanan ikili anlaşmalar ile birlikte bir miktar gerilese de yüksek seviyelerini korumaktadır. Geçtiğimiz yıl sonu ile karşılaştırıldığında tarife oranlarının yükselmesi dış ticarette korumacılığın belirgin bir şekilde arttığını göstermektedir. Önceki Rapor dönemine göre belirsizliğin bir miktar azalmış olması küresel büyüme görünümünde sınırlı bir iyileşmeye neden olmuştur. Buna karşın, Türkiye’nin dış talebinin yılın ilk Enflasyon Raporu dönemine kıyasla daha zayıf olduğu görülmektedir. Zayıf küresel talep ve üretim artışları ham petrol fiyatlarını baskılamaya devam ederken enerji emtia fiyatlarında jeopolitik gelişmelere bağlı olarak dalgalanmalar olmaktadır. Tarımsal emtia fiyatları ılımlı bir seyir izlerken tarife adımları endüstriyel metal fiyatlarında artışa neden olmuştur. Birçok ülkede enflasyon hedeflere yakın ancak hedeflerin üzerindeki seyrini sürdürmektedir. Para politikası uygulamalarında ülkeler arası farklılaşma görülmekle birlikte merkez bankalarının indirim süreçleri devam etmektedir. Yüksek küresel belirsizliğe karşın, finansal piyasalardaki oynaklıklar tarihsel ortalamalarına yakın seyretmiş ve gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) hisse senedi piyasalarına girişler gözlenmiştir.
Küresel risk iştahı, önceki Rapor dönemine göre ticaret anlaşmalarına ilişkin süreçlerdeki ilerleme ve azalan jeopolitik risklerle toparlanma kaydederken TL cinsi varlıklara ilgi artmıştır. Bu görünüm altında, Türkiye CDS primi, GOÜ risk primlerindeki gerilemeye paralel bir şekilde 8 Ağustos itibarıyla önceki Rapor dönemine göre 21 baz puan azalarak 277 baz puan düzeyine inmiştir. Türk lirasının ima edilen oynaklığı, küresel ve yurt içi risk algısındaki iyileşmenin etkisiyle düşüş eğilimini sürdürmüştür. TCMB brüt uluslararası rezervleri toparlanma eğilimi sergileyerek 23,3 milyar ABD doları artışla 1 Ağustos itibarıyla 168,9 milyar ABD doları seviyesine ulaşmıştır. Tahvil getirileri de risk algısındaki iyileşmenin ve politika faiz indirim beklentilerindeki güçlenmenin etkisiyle kısa vadelerde daha belirgin olmak üzere tüm vadelerde düşüş kaydetmiştir.
Mevcut Rapor döneminde finansal koşullardaki sıkılık sürmüştür. TCMB’nin sıkı para politikası duruşunu desteklemek amacıyla, finansal piyasalarda oynaklığın gözlenmeye başladığı mart ayının ortasından itibaren attığı adımların etkisiyle, mevduat faiz oranları haziran ayı başına kadar artış göstermiştir. 24 Temmuz tarihindeki PPK toplantısında politika faizi indiriminin önceden fiyatlanması ve toplantıda politika faizinin 300 baz puan indirilmesi ile beraber mevduat ve kredi faizlerinde düşüş gözlenmiştir. Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından çıkış stratejisi kapsamında alınan kararlar ve uygulanan sıkı para politikası neticesinde KKM bakiyesi azalmaya devam etmiştir. Kredilerde bir önceki Rapor dönemine göre dengeli bir seyir izlenmektedir. Kredi kısıtları ve finansal piyasalardaki oynaklıkların neticesinde bir önceki dönem gerileyen YP kredi büyümesi mevcut Rapor döneminde yatay seyir izlemiştir. YP kredilerdeki sınırlandırmaların ikame etkisi yaratmasının da yansımasıyla bir önceki dönem artan TL ticari kredi artış hızı mevcut Rapor döneminde bir miktar gerilemiştir. Bireysel kredi büyümesindeki kredi kartı kaynaklı artışa rağmen, kur etkisinden arındırılmış 13 haftalık yıllıklandırılmış toplam kredi büyümesi önceki Rapor dönemine göre 1 puan gerileyerek 1 Ağustos haftasında yüzde 30,3 olmuştur.
2025 yılının ilk çeyreğinde yurt içi talep zayıflamış, dış denge ise iyileşmiştir. Bu dönemde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH), yıllık bazda yüzde 2,0, çeyreklik bazda ise yüzde 1,0 oranında artmış, böylece büyüme oranları hem yıllık hem çeyreklik olarak gerilemiştir. İlk çeyrekte, nihai yurt içi talep yıllık büyümenin sürükleyicisi olmaya devam etmekle birlikte bu kalemden büyümeye gelen katkı azalmıştır. Çeyreklik olarak ise net ihracat büyümeye pozitif katkı yaparken özel tüketimin katkısı negatife dönmüştür. Böylece talep kompozisyonu dengeli bir seyir izlemiştir. Üretim tarafında hizmetler sektörü yıllık büyümenin temel belirleyicisi olmayı sürdürmüş, sanayi sektörü ise 2024 yılının dördüncü çeyreğindeki pozitif katkısının ardından bu dönemde negatif katkı vererek yıllık büyümeyi sınırlamıştır.
Öncü veriler, yurt içi talebin ikinci çeyrekte yavaşladığına ve talep koşullarının dezenflasyonist etkisinin arttığına işaret etmektedir. Bu dönemde, perakende satış hacim endeksi aylık ve çeyreklik bazda artarken taleple daha yakın ilişkili olduğu değerlendirilen altın hariç perakende satış hacim endeksi aylık ve çeyreklik bazda daha ılımlı artış kaydetmiş ve eğiliminin altında seyretmiştir. Yılın ikinci çeyreğinde otomobil satışları gerilerken beyaz eşya satışları artmıştır. Bu dönemde kartla yapılan harcamalar, çeyreklik bazda artmıştır.
Temmuz ayı itibarıyla kartla yapılan harcama verileri, aylık bazda sınırlı artış ima etmektedir. Diğer yandan, kart kullanım oranında son yıllarda tüketicilerin ödeme tercihindeki dönüşüme bağlı görülen artışın etkisi dışlandığında, tüketim harcamalarının daha ılımlı gerçekleştiği değerlendirilmektedir. Nitekim, kart harcamaları üçüncü çeyrekte uzun dönem eğiliminin altında seyretmektedir. Tüketim harcamalarına ilişkin firma görüşmelerinden edinilen tespitler de iç talepteki zayıf seyri teyit etmektedir. Üretim tarafında ise sanayi üretimi nisan ve mayıs aylarında bayram kaynaklı köprü günleri ve tipik oynak sektörlerin üretimindeki dalgalanmaların da etkisiyle oynak seyretmiş, ikinci çeyrek genelinde artmıştır. Tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında ise sanayi üretimi çeyreklik bazda sınırlı olarak gerilemiştir. İYA ve PMI gibi anket bazlı göstergeler ise temmuz ayı itibarıyla yılın üçüncü çeyreğinde sanayi üretimindeki zayıf seyrin devam ettiğini ima etmektedir. Hizmet ve inşaat üretim endeksleri ilk çeyrekteki güçlü görünümün ardından mayıs ayı itibarıyla ikinci çeyrekte gerilemiştir.
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın.
Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası