Ortadoğu’da Barut Kokusu: ABD, İran’a Saldırdı… Şimdi Ne Olacak?

Hakkındaki yolsuzluk suçlamaları ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararına rağmen İsrail’de Netanyahu hükümeti, kontrolsüz siyasi hırsıyla bu defa da rotasını İran’a çevirmişti. Ve sonunda olan oldu. Dün gece ABD, İran’ın üç nükleer tesisini — Fordow, Natanz ve İsfahan — savaş uçakları ve Tomahawk füzeleriyle vurdu. Bu, artık Ortadoğu’daki savaşta ABD’nin yalnızca dolaylı bir aktör değil; doğrudan bir taraf haline geldiğini gösteriyor.

Trump, “Fordow artık yok” diyerek bu saldırıyı tarihi bir dönüm noktası gibi sundu. Ama bu dönüm noktasının kime ne fayda sağlayacağı, işte orası meçhul.

Ben artık bu gelişmeleri kaygıyla değil, doğrudan bir tehlike algısıyla izliyorum. Çünkü mesele artık sadece İsrail-İran gerilimi değil; bu bir bölgesel değil, küresel çatışma riskine dönüşüyor.

The Washington Post, Trump’ın birkaç gün önce “Tahran’ı boşaltın” çağrısıyla dünya kamuoyunu alarma geçirdiğini yazmıştı. Ve nitekim, beklenen saldırı geldi. Ancak saldırının ardından yaptığı “iki haftalık değerlendirme süreci” açıklaması, aslında içeride kendi partisi içinde bile nasıl büyük bir fikir ayrılığı olduğunu gösteriyor. MAGA taraftarları hâlâ İran’la masaya oturulması gerektiğini savunurken, Cumhuriyetçi Parti’nin savaş yanlısı kanadı çoktan düğmeye basmış durumda.

Bu tablo bana, siyasi pragmatizmin artık yerini açık çatışmacı bir dile bıraktığını düşündürüyor. Beyaz Saray Sözcüsü Leavitt’in geçtiğimiz hafta yaptığı “karar iki hafta içinde verilecek” açıklaması, şimdi yerini tam teşekküllü bir askeri müdahaleye bırakmış durumda. Ve bu müdahalenin ardından İsrail’in çok övündüğü hava savunma sistemi ne kadar dayanıklı olur, ekonomisi bu süreci kaldırabilir mi, büyük bir soru işareti olarak duruyor. Belki de Trump, Netanyahu’dan kurtulmanın yolunu tam da bu “sürükleyici kriz”de görüyor.

İran ise boş durmayacaktır. Zaten saldırının hemen ardından Devrim Muhafızları “yanıt gelecektir” açıklamasını yaptı. Birçok analizde vurgulandığı gibi, İran’ın bu saldırıya karşılık olarak Hürmüz Boğazı’nda enerji akışını kısıtlaması ya da ABD üslerine yönelik asimetrik saldırılar gerçekleştirmesi artık beklenen senaryolar arasında.

İşte tam da bu noktada, geçtiğimiz hafta İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Erakçi’nin Cenevre’de Avrupa’nın üst düzey yetkilileriyle yaptığı görüşme yeniden anlam kazanıyor. O görüşme, aslında bir uyarıydı: “Dünya ikinci bir Ortadoğu cephesine hazır değil.” Ama Batı, bu uyarıyı dikkate almadı. İsrail’e verilen örtülü destek devam ettikçe, diplomasinin başarı şansı da doğal olarak düşüyor.

Amerikan medyasına konuşan İranlı yetkililerin “ABD ile diplomatik çözüm ihtimali artık çok daha zor” yönündeki açıklamaları, bu çöküşün fotoğrafını çekiyor. Peki şimdi ne olacak? Farklı senaryolar var ancak ülkemizin tutumu bakımından son derece hassas ve önemli bir husus da vardır ki…

 Yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğiz!

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda söylediği şu cümleler kritik öneme sahiptir

“İsrail’in kanlı elleriyle bölgemizde düzen kuracağını iddia etmesi, bu ülkeyi yönetenlerin nasıl bir körlük ve karanlık içinde olduklarını ortaya koyuyor. Türkiye olarak, bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğimizi burada önemle vurguluyorum”

Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle yukarıdaki söylem Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin emperyalizme karşı kazanılan şanlı bir zaferle inşa edildiğini ve geçmişte olduğu gibi 1916’da emperyal güçlerin Arap Yarımadısı dışında kalan ve bugün Ortadoğu dediğimiz, öncesinde ise Osmanlı egemenliğinde olan toprakları aralarında bölüştürme hayalini bugün de karakol devleti İsrail ile sürdürmelerine rağmen, büyük yanılgı ve histeri içinde olduklarının ıspatıdır.

Reçete tam kardeşlik birliği

 “Çok kutuplu dünyada 2 milyarlık İslam aleminin tek başına bir kutup haline gelmesi şarttır. İslam dünyasının çok daha büyük rol oynayacağı ancak aynı zamanda daha fazla sorumluluk üstleneceği bir dönemin arifesindeyiz.”

Bu cümle bugün artık yalnızca bir temenni değil; bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor. Çünkü Ortadoğu artık sadece İsrail’in, İran’ın ya da ABD’nin sahası değil; dünyanın ekonomik ve stratejik kalbinin attığı bir bölge.

Hatırlarsanız, Trump ilk başkanlık ziyaretini Kanada’ya değil Körfez ülkelerine yapmıştı. Dönerken de ülkesine 3,2 trilyon dolarlık anlaşmalarla dönmüştü. Ne var ki Gazze konusunda ağzını dahi açmamıştı. Yıllardır Amerikan siyasetinde Yahudi lobisinin etkisinden söz ederiz. Ama bugün Körfez sermayesinin de İsrail fonlarında büyük bir yer kapladığını göz ardı edemeyiz.

Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın çağrısı yalnızca siyasi değil, ekonomik olarak da bir yeniden hizalanma gerekliliğini işaret ediyor. Ve eğer İslam dünyası bu hizalanmayı gerçekleştiremezse, Ortadoğu’nun kaderi hep başkalarının elinde yazılacak.

Bugün bu savaşın piyasaya etkileri, en çok petrol ve doğalgaz fiyatları üzerinden kendini gösteriyor. Geçtiğimiz hafta petrol fiyatları yüzde 11, doğalgaz ise yüzde 15 seviyesinde artmıştı. ABD’nin saldırısıyla birlikte bu oranların yeniden tırmanması kaçınılmaz. Hürmüz Boğazı’nın kapatılması ihtimali, petrolü üç haneli fiyatlara taşıyabilir. Sadece enerji değil; gübre hammaddesinden nakliye maliyetlerine, gıda tedarikinden üretim zincirlerine kadar küresel ekonomiyi felce uğratabilecek bir krizin eşiğindeyiz.

Şimdi asıl soru şu: Bu yangını kim söndürecek?

Eğer ABD bu askeri müdahaleyi, diplomatik bir çözüm süreci için koz olarak kullanmayı başarabilirse — ki bu ihtimal gün geçtikçe zayıflıyor — en azından geçici bir ateşkes sağlanabilir. Aksi halde Ortadoğu, yeni bir vekalet savaşı sarmalının içine düşecek.

Bugün susanlar, yarın konuşacak bir zemin bulamayabilir.

Barış, sadece savaşın yokluğuyla değil; adaletin varlığıyla mümkündür. Ve eğer bu coğrafyada gerçekten bir barış isteniyorsa, artık sözün değil, vicdanın ağırlığının konuşma zamanı gelmiştir.

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!