GSYH 2002 yılının sonunda 238 milyar dolardı, 2024 sonunda 1.358 milyar dolara ulaştı. Aynı şekilde 2002 sonunda 3.616 dolar olan kişi başına gelir 2024 sonunda 15.325 dolara yükseldi. Demek ki 2002 yılına göre dolar cinsinden GSYH 5,7 kat, kişi başına gelir de 4,2 kat artmış.
Verilere ilk bakışta son 22 yılda önemli bir ekonomik başarı yakalanmış gibi görünüyor. İktisatçı olmayanlar ya da “bu nasıl oldu” sorusunu merak etmeyenler için bu başarıya bakıp geçmek, hatta mutlu olmak mümkündür. İktisatçılar ve bunun nasıl olduğunu merak edenler bu görünümün ardında neler olduğuna bakarlar ve bu başarının ne pahasına gerçekleştiğini araştırmaya başlarlar. Bu tür bir araştırmada yapılacak ilk şey “büyümeyi destekleyecek güçlerde bu dönemde eskisine göre bir değişiklik var mı yok mu” sorusuna yanıt aramaktır. Bu güçler neler olabilir? Bu sorunun yanıtı ülkelerin durumuna göre değişir. Türkiye özelinde borçlanma, özelleştirme ve kur düzeyi en önemli güçler olarak öne çıkıyor. O halde onlara bir göz atalım.
Türkiye’nin dış borç stoku 2002 yılsonunda 132 milyar dolardı. Bu stok 2024 yılsonunda 518 milyar dolara yükseldi. Demek ki bu 22 yıllık dönemde dış borç stokumuz 3,9 kat artmış. Merkezi yönetimin iç borç stoku 2002 yılında 75 milyar dolar iken 2024 yılında 141 milyar dolara yükselmiş. Buna göre iç borçlanmada 1,9 kat artış gerçeklemiş. Bu borç artışlarına ek olarak 2002 yılına kadar özelleştirmelerden toplam 9 milyar dolarlık gelir sağlanmışken 2002 – 2024 arasındaki 22 yılda 68 milyar dolarlık özelleştirme geliri elde edilmiş. Bir başka ifadeyle özelleştirme gelirleri önceki döneme göre 7,6 kat artmış.
Bu görünürdeki başarı “ne pahasına elde edildi” sorusunun yanıtı borçlanma artışı ve özelleştirme gelirlerinin katkılarını vurgulamakla bitmiyor. GSYH’nin hesaplanma şekline de bakmak gerekiyor. Önce dolar kuru için bir tespit yapalım: Türkiye, iki yolla dolar kurunu baskılıyor: (1) Merkez Bankası piyasaya dolar satıyor ve dolar bollaştığı için kur düşüyor. (2) Türk Lirası faizinin yüksekliği ve kurun enflasyondan daha az artması sonucu olarak insanlar dolarlarını bozdurup Türk Lirasına geçiyor ve bunun sonucu olarak dolar bollaşınca kur yükselmiyor. Böylece karşımıza yüksek enflasyonlu düşük kurlu bir yapı çıkıyor.
GSYH, Türk Lirasıyla ve cari fiyatlarla hesaplanıyor. Dolayısıyla içinde o yılın enflasyonunu da barındırıyor. Bu şekilde bulunan GSYH o yılın ortalama dolar kuruna bölünüyor ve dolar cinsinden GSYH hesaplanıyor. Enflasyon ne kadar yüksekse cari fiyatlarla Türk Lirası cinsinden GSYH, USD/TL kuru ne kadar düşükse dolar cinsinden GSYH o kadar yüksek çıkıyor.
GSYH’nin varlık satışı ve borçlanmayla desteklenmesi ve dolar kurunun baskılanması bir süre sonra ciddi sorunlar yaratabilir. (1) Özelleştirme yoluyla (varlık satışlarıyla) elde edilen gelirlerle büyümek bir anlamda eski refahını kaybeden bir ailenin geçmişte edinilmiş gümüş şamdanlarını, gümüş tabaklarını satıp onların parasını harcayarak zenginmiş gibi görünmeye devam etmesi gibidir. Bu durumda gelir, servet azalmasıyla sağlanmış olur. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Satılacak gümüş kalmayınca eski sıkıntılar geri gelir. (2) Borçlanarak yaşamayı sürdürmek, gelir de arttığı sürece sorunsuz görünür ama gün gelip de gelir artmamaya başlarsa sıkıntılar daha büyümüş olarak karşımıza çıkar. Gerek özelleştirme gerekse borçlanma yoluyla elde edilen kaynaklar eğer daha fazla gelir getirecek yatırımlarda kullanılmışsa o zaman sorun olmaz. Geriye dönüp baktığımızda buralardan elde edilen kaynakların, savunma sanayi yatırımları dışında, daha fazla gelir getirecek yatırımlarda kullanıldığını söylememiz mümkün görünmüyor. (3) Dolar kurunu, enflasyonun altında artacak şekilde baskılayarak GSYH’yi olması gerekenden yüksek göstermek de sürdürülebilir bir yöntem değildir. Bir süre sonra ihracat sıkışmaya, ithalat artmaya ve cari açık da büyümeye başlar. O zaman kur hızla yükselir ve GSYH de hızla düşer. İllüzyon, ardındaki gerçek ortaya çıkana kadar hoş vakit geçirmeyi sağlar ama ardındaki gerçek anlaşıldığında tadı kaçar.
Özetle söylemek gerekirse, ilk bakışta başarılı görünen son 22 yılın GSYH ve kişi başına gelir artışının gerçekte varlık satışlarından ve borçlanma artışından sağlanan kaynaklarla ve dolar kurunun enflasyon kadar yükselmemesini sağlayacak şekilde baskılanması sonucu gelirlerin gerçeğe göre yüksek gösterilmesiyle elde edilmiş bir başarı olduğu ortaya çıkıyor.
Gerçek ötesi bir düzen içindeyseniz ekonominiz de gerçek ötesi olur.