Amerikan yönetiminin son dönemde uygulamaya koyduğu gümrük politikalarında, dünya genelinde yüzde 15 ile yüzde 50 arasında seyreden vergi artışları dikkat çekiyor. Bu kapsamlı tarife revizyonunda Türkiye’nin göreli olarak avantajlı konumda yer alması, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin olumlu seyrini yansıtıyor. Bakanlık kaynaklarından edinilen bilgilere göre, ülkemiz ABD pazarında rekabet edilebilirlik açısından stratejik bir pozisyon elde etmeyi başardı. Bu gelişme, Türk ihracatçılarının uluslararası piyasalarda güçlü durumlarını koruyabileceklerini işaret ediyor.
Asya ve Latin Amerika Ülkelerine Kıyasla Üstünlük
Yeni gümrük düzenlemesinin küresel etkilerine bakıldığında, Türkiye’nin özellikle Asya ve Latin Amerika ekonomilerine göre belirgin bir avantaj yakaladığı gözlemleniyor. Washington’un ticaret anlaşması bulunmayan ülkelere yönelik uyguladığı yüksek tarifeler karşısında, Türkiye’nin nispeten düşük vergi oranlarıyla karşılaşması, diplomatik ilişkilerin ve müzakere kabiliyetinin somut bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Bu durum, ülkemizin ABD nezdinde dengeli bir ticaret ortağı olarak algılandığının ve karşılıklı ekonomik ilişkilerde güven unsurunun korunduğunun göstergesi sayılıyor.
Sektörel Bazda Farklılaşan Tarife Uygulamaları
Metalurji sektöründe yaşanan gelişmeler incelendiğinde, bakır, çelik ve alüminyum ürünlerinde yüzde 50’ye varan vergi artışlarının sınırlı kapsamda uygulandığı görülüyor. Amerikan makamlarının bu artışı bakır boru ve kablo gibi işlenmiş ürünlerle sınırlandırması, rafine bakır ve konsantre gibi ham maddeleri kapsam dışında bırakması dikkat çekici. Bu seçici yaklaşım, ABD’deki bakır piyasalarında fiyat dalgalanmalarına ve arz-talep dengesizliklerine yol açarken, Türk ihracatçıları için farklı fırsatlar veriyor.
Borsa endeksi son işlem hacmi ve piyasa değerini göstermeksizin 10.746,98 seviyesinde kapandı (+3,78, +0,04%), Amerikan dolar endeksi ise 98.684 seviyesinde işlem yapıldı (-1.366, -1,37%). Finans sektörü, günü %2,92’lik yükselişle kapatırken; Dayanıklı Tüketim Malları sektörü ise %1,85 oranında değer kazandı.
Grafik TradingView’den
KOZAL (KOZA ALTIN) hisse senedi 23,14 TRY seviyesinde işlem görüyor ve günlük olarak %1,22 artmış durumda. Teknik göstergeler “Güçlü Satış” sinyali verirken, hareketli ortalamalar da “Satış” yönünde. Evet, kötü haber!
RSI (14) 43,5 ile nötr bölgede, ancak momentum (-1,36) ve Awesome Oscillator (-0,93) olumsuz eğilimi destekliyor. 1 aylık performansı %5,2 kayıpla, 1 yıllık ise %0,9 artışla sınırlı. 5 yıllık getiri %448 gibi yüksek olsa da son dönemdeki zayıflık dikkat çekiyor.
Osilatörler genel olarak bearish (düşüş) sinyali veriyor: Stokastik %K 16,8 ile aşırı satım bölgesinde, CCI -103,2 ile negatif seyrediyor. Williams %R -75,2 ile düşüş baskısı olduğunu gösteriyor.
Finansal verilerde ise net kâr büyümesi yıllık %48,7 ile iyi olsa da, son çeyrekte %480,6 gibi aşırı sıçrama dikkat çekici. Buna rağmen 28 TL’den aşağı dönüyor. Süpertrend 2 kez sat sinyali verdi.
Destek seviyeleri olarak 22,80 TRY (psikolojik destek) ve 22,50 TRY (günlük hareket aralığının altı) öne çıkıyor. Direnç noktaları ise Fibonacci pivot noktası 23,58 TRY ile İchimoku baz çizgisi 23,94 TRY seviyelerinde belirlenebilir.
Sonuç olarak teknik göstergeler kısa vadeli baskı işaret ederken, finansal büyüme değişik ve acayip bir hisse. Net kârdaki ani sıçrama sürdürülebilir değil gibi görünüyor. En büyük eleştiri altın 4 kat yükselirken altın çıkaran bir maden şirketi nasıl yerinde sayıyor! Bir Vişne madencilik olamadı. Yatırımcılar 23,58 ve 23,94 TRY dirençlerini aşamaması durumunda 22,80 ve 22,50 TRY destek seviyelerini takip etmeli. 28.40 TL ise tıkandığı üst fiyat denebilir.
Sonuç itibariyle, otomotiv, çelik ve bakır gibi kritik sektörlerde bölge barışına katkıda bulunan Ankara ile bölgede insanlık dramı oluşturan Washington arasında sürdürülen müzakere süreçleri, ileriye dönük ticaret ilişkilerinin şekillenmesinde belirleyici rol oynuyor. Diplomatik ve teknik düzeylerde yürütülen bu görüşmelerin yapıcı karakterde devam etmesi, özellikle tekstil ve konfeksiyon sektörü için de pozitif gelişmelerin yaşanabileceğine işaret ediyor. Türkiye’nin öncelikli hedefi, ABD ile gerçekleştirilen dış ticaretin öngörülebilir ve sürdürülebilir bir yapıda gelişmesini sağlamak olarak öne çıkıyor.
Okan Özdemir
