Haftalık Borsa Yorumu – (29 Aralık 2025 – 2 Ocak 2026)

Yılın son haftasına giriliyor.

2025 ekonomi ve piyasalar açısından ilginç bir yıl oldu. Enflasyon (TÜFE) yılı muhtemelen %31 seviyelerinde kapatacak. Kriteri TÜİK’in açıkladığı enflasyon olarak aldığımızda Borsa İstanbul için kayıp bir yıl oldu. Yıllık getiri %15 seviyesinde. Reel olarak ise zararda. Dövizde sepet (euro+dolar) %29 olurken dış piyasalardaki güçlü euroya bağlı olarak euro/TL kuru enflasyonun üzerinde getiri elde etti. Konuta yatırım yapanlar enflasyona karşı kısmen koruma sağlamış görülüyor. Faiz ve para fonlarının ise tam koruma sağladığını söylemek mümkün. %174 getiriyle 2025 yılının kazanç şampiyonu açık ara gümüş oldu. Gümüş, “altın yılını yaşadı” desek yeridir. “Altın gibi” tabiri bir süreliğine yerini “gümüş gibi” söylemine bırakırsa şaşırmamak lazım. Gümüşü gram/TL altın takip etti. Dış piyasalarda ons fiyatındaki artışa dolar/TL kuru primi de eklenince altına yatırım yapanların yüzü güldü. 2025 gümüş, altın ve platinde rekorlar yılı olurken paladyum gibi değerli metaller de ciddi prim yaptı. ABD Başkanı Trump’ın tutarsız, istikrarsız ve günü birlik değişen söylemleri ABD doları ve tahvillerine ilgiyi azalttı. Kağıtlar yerine reel varlıklara yatırım daha gözde oldu. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirim süreci, dolardaki zayıflama, jeopolitik riskler ve merkez bankalarının alımları altını hep gündemde tuttu. Bu durum gümüş ve kıymetli metaller için referans oluşturdu. Bir de gümüşe, enerji ve elektrikli otomobil sektörüne bağlı güçlü talebe karşılık yetersiz arz algısı eklenince son 15 yılın en sert yükselişi geldi. 2011 yılından bu yana devam eden bir yatay seyir vardı. Bunun çıkışı da doğal olarak güçlü oldu.

Önümüzdeki yıla devreden bakiyeye ve olası gelişmelere bakıldığında; Borsa İstanbul 2026 yılına primsiz ve nispeten ucuz bir görünüm ile başlıyor. BIST100 fiyat kazanç oranı ise 14 seviyelerinde. Bu açıdan ucuz değil, ancak pahalı olduğunu söylemek de zor. Şirket kârlarını törpüleyen enflasyon muhasebesi kalkacak olursa daha ucuz hale gelebilir. Borsa görünüm itibariyle iyi bir potansiyel barındırıyor. Özellikle mart/2025 ayından itibaren siyasetin gölgesinde kalmıştı. Siyaset sınırlayıcı bir işlev gördü. Bir bakıma borsadaki çıkış beklentilerine siyaset izin verdiği ölçüde demek doğru olacak. Devam eden “terörsüz Türkiye” sürecinde anayasa değişikliklerinin gündeme gelmesi olası. Bu açıdan siyaset hep takipte kalacak. TCMB faiz kararları yine önemini koruyacak. Enflasyondaki düşüş ve buna bağlı olarak TCMB faiz indirimlerinin devamı bekleniyor. Borsanın en ciddi rakibinin faiz olduğu savından hareketle bu durum piyasalarda olumlu fiyatlamaya konu olacak. Faiz düştükçe tasarrufların riskli varlıklara yani borsaya daha fazla ilgi göstermesi beklenebilir. Yatırımlar akışkandır. Primliden primsize doğru zaman içinde yolculuk eder. Ayrıca altın ve gümüşteki ciddi kazançlar cebe atılmak istenir, kâr realizasyonu yaşanırsa borsaya akış daha muhtemel hale gelir. 2025 yılında yabancı yatırımcıların tavrı da yerliden farklı değildi. Türkiye’nin ülke risk puanı (CDS) 206 seviyesine geriledi. 600-700 gibi seviyelerden geliyordu. Halen yatırım yapılabilir seviyenin altında bulunan Türkiye’nin kredi notunda ciddi iyileşmeler var. Ocak ayında 2026 yılının ilk değerlendirmeleri gelecek. Olası bir not artışı yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisini artırabilir. Son haftalarda Türkiye’deki dezenflasyon ve TCMB faiz indirim süreciyle zayıf da olsa alımlar gözleniyor. 19 Aralık ile biten haftada; Yabancı yatırımcılar 354 milyon dolarlık hisse senedi, 202 milyon dolarlık tahvil bono aldılar. Toplamda 556 milyon dolarlık sıcak para girişi son üç haftanın en yüksek rakamı gerçekleşti. Yine son üç haftalık hisse senetleri alımı ise 535 milyon dolara ulaştı. Dikkat çeken diğer gelişme 192 milyar dolara ulaşan TCMB rezervlerinde görüldü. 2023 Haziran ayından itibaren uygulanan ekonomik programla yükselen faiz ve TL’deki değerlenme ile rezervlerde ciddi bir artış gerçekleşti. 2023 öncesi eksi net rezerv söz konusuydu. Enflasyon ile mücadele çerçevesinde yüksek faizle talep ve döviz kurlarının baskılanması esasına dayanan program iç ve dış finans çevrelerinde kabul gördü. Her nimetin bir külfeti hesabı, zayıf büyüme, hayat pahalılığı ve özellikle bütçede artan faiz giderleri gibi çok belirgin yansımaları ortaya çıktı. Yeni asgari ücreti de bu çerçevede düşünmek yerinde olacak. Faizler son aylarda düşüş gösterse de 2025 yılının önemli bir bölümünde yüksek kaldı ve borsayı baskıladı. 2026 yılında da mevcut program ve parasal sıkılaşma sürecek. Faizde düşüş sürecinin sektör bazında yansımaları da önemli olacak. Faize en duyarlı sektör olan bankalar lokomotif olarak önemini koruyacak. Teknoloji, perakende, hizmet sektöründe (Aselsan, BIMAS, Migros, THYAO, Pegasus) yine takipte olacak. Temmuz 2024 ayından bu yana yatay bantta hareket eden Borsa İstanbul bazı önemli çekincelerine rağmen 2026 yılına daha umutlu giriyor.

@ParaBorsaNet'i X'te Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN X'TE BİZİ TAKİP EDİN!