Piyasalarda gündem yoğun.
TCMB’den gelen 300 baz puanlık indirim beklentileri karşılarken piyasalara yansımaları olumlu oldu. Karar sonrası borsada “beklenti bitti” satışları gelse de çok sınırlı kaldı. Piyasalar bir süredir olası bir faiz indirimini fiyatlıyordu. BIST100 Endeksi’ni 9 binli seviyelerden 10 binin üzerine taşıyan önemli gerekçelerden biri de faiz indirim beklentisiydi. Bu açıdan faiz kararı sonrası kısa süreli satış denemelerini olağan karşılamak gerekir. Toplantı metnindeki “Yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist etkisinin arttığını göstermektedir.” vurgusu önümüzdeki dönemde de faiz indirimlerinin devamının geleceği şeklinde değerlendirildi. 2025 yılı içinde 3 toplantı daha var. Bu açıdan bakılınca faiz konusunda yeni bir gelişme en azından bir süre daha olmayacak. Ancak Perşembe günkü faiz kararı önümüzdeki döneme ilişkin bir moral kaynağı oldu. Hem faiz indirim sürecinin başlaması hem de piyasaların beklenti ihtiyacını karşılayacak “havuç” işlevi görecek bir gelişme. Yıl sonu için %35 faiz tahminleri ağırlık kazanıyor. Bu tahmine ulaşmada enflasyon belirleyici olacak. Enflasyon hızında belirgin bir yavaşlama var. Döviz kurlarının seyri yine bu aşamada belirleyici biri olacak. Faiz piyasaların ve ekonominin en önemli göstergelerinden biridir. Bu açıdan piyasaların olduğu kadar reel ekonominin de seyrini önemli ölçüde etkiler. Orta vadede yavaşlayan ekonomiye bir can suyu olmasının yanı sıra yüksek finansman giderleri sorununun hafiflemesine de neden olabilir. Faiz düşüşünün piyasalardaki ilk etkileri borsa üzerinde oldu. Borsalar bugünü olduğu kadar geleceği de fiyatlar. Faiz borsaların en ciddi rakibidir. Stopaj artışını da dikkate aldığımızda faiz gelirlerinin azalması diğer alternatiflere olumlu yansıyacaktır. Reel faiz konusuna da dikkat çekmek yararlı olacak. Faizle birlikte enflasyon da düşüyorsa reel faiz önemli ölçüde korunacak demektir. Enflasyon için yıl sonu tahminleri %24 ile %29 aralığında, TCMB faiz tahmini ise %35 gibi şekilleniyor. Stopajı hesaba katsak da enflasyona karşı az veya çok bir koruma sağlıyor. Borsa için bu bağlamda, faiz indirimi bir güç verse de çok güçlü beklentiler ve trendler “henüz” oluşmuş değil. Kabaca bir hesapla BIST100 Endeksi 14.000-14.500 seviyesine yükselir ise faiz getirisini karşılayacak. Borsa bu seviyeye ulaşır diye bir garantiden söz etmek mümkün değil. Belki bu seviyeyi geçecek, belki bu noktanın altında kalacak? Belirsizlik var. Ama diğer tarafta garantili bir getiri söz konusu. Hisse bazında çok daha yüksek getiriye sahip olanlar çıkacaktır o ayrı. Mevduattan borsaya bir kayma olabilir mi sorusuna net bir cevap vermek bu aşamada zor. Önümüzdeki dönemde, reel ekonominin hızlanmasıyla güçlü şirket bilançoları görmeye başlarsak durum daha farklı olabilir. Gelecek haftadan itibaren 06/2025 dönem bilançoları daha yoğun şekilde açıklanmaya başlayabilir. Konsolide olmayan şirketlere ilişkin 2. çeyrek finansal sonuçları KAP’a son gönderme tarihi 11 Ağustos 2025, konsolide şirketler için ise 19 Ağustos 2025 olarak belirlendi. Bu açıdan bir süre bilanço takip edeceğiz. Bilançolarla ilgili beklentiler 03/2025 veya 12/2024 dönemlerinden çok farklı değil. Enflasyon muhasebesi ve ekonomideki yavaşlama süreci geçen çeyrekte korunduğuna göre bu dönem bilançoları için de çok güçlü beklentiler yok. Bununla birlikte her dönem olduğu gibi çok iyi performans gösteren şirketler de çıkacaktır. Bir diğer nokta, son dönemde hisse bazlı hareketlenmelerde bilanço beklentilerinden çok faiz düşerse hangi sektör veya hisselere daha çok yarar gibi bir anlayış öne çıkmış durumda. Cuma akşamı Moody’s’den gelen Türkiye’nin kredi not artışının piyasalar üzerindeki etkisi olumlu ancak sınırlı kalabilir.
TCMB verilerine göre 18 Temmuz ile biten haftada; Yabancı yatırımcılar hisse senetleri ve tahvil bonoda alımlarına devam etti. Haftalık bazda hisse senetlerinde 209 milyon dolar, tahvil bonoda 36 milyon dolar olmak üzere toplamda 245 milyon dolarlık sıcak para girişi oldu. Hisse senetlerinde son dört haftadır yabancı alımları sürdü ve yaklaşık 870 milyon dolara ulaştı. Dış finans çevrelerinin bakışını göstermesi açısından önemli görülen Türkiye’nin risk primindeki (CDS) gerileme TCMB faiz kararı sonrası ivme kazandı ve 19 Mart sonrası en düşük seviye olan 277’ye çekildi. TCMB rezervlerinde toparlanma ise devam ediyor. TCMB brüt rezervleri 2.3 milyar dolar artışla 168 milyar dolar olurken swap hariç net rezervler 44 milyar dolara yükseldi. Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin yabancı para mevduatı ise 1.9 milyar dolar artışla 194 milyar dolara yükseldi. TCMB faiz indirim sürecinde çok yakından takip edilecek kalemlerden biri de döviz mevduatı olacak. Faiz düşüşü ile dövize yönelim olacak mı sorusunun cevabı önümüzdeki günlerde netleşecek. Ancak yoğun bir yönelim olması zayıf. Faizler halen yüksek ve reel faiz önemli ölçüde korunuyor. TCMB rezervlerindeki ciddi toparlanma ve elinin kuvvetlenmesi ayrıca önemli. Döviz kurlarında ise tedrici bir yükseliş gözleniyor. Agresif bir hareketlenme yok. Gündemde olağandışı bir gelişme olmadığı taktirde mevcut görünüm korunabilir. Piyasalarda iyimserlik devam ediyor.