Borsa İstanbul’da son üç haftadır hisse senetlerinde yabancı alımları görülüyor.
TCMB verilerine göre; Üç haftalık hisse alımları 535 milyon doları buldu. 19 Mart ile başlayan süreçte üç hafta öncesine kadar yaklaşık 1.8 milyar dolarlık bir satış yapmışlardı. Yabancılar 2 Mayıs ile biten haftada ise; 173 milyon dolarlık hisse alımı yaparken 1.161 milyon dolarlık tahvil bono sattılar. Haftalık bazda yabancı pozisyonu nette 988 milyon dolar ekside. Ama tahvil bono satıp hisse alıyor demek için henüz erken. Kesintisiz üç haftalık alım bir istikrar izlenimi verse de miktarın düşük kalması biraz daha izlemede kalmak gerektiğini gösteriyor. Özellikle Cuma günü bankalara gelen satışlar dikkat çekti. Buna karşılık son birkaç gündür sanayi hisselerindeki primler “hisse değişimi” izlenimi veriyor. Borsa İstanbul’da Perşembe günü hacim artışıyla birlikte görülen tepki yükselişini dış borsalardaki çıkışa uyum sağlama çabası ve BIST100 Endeksi’nin önemli destek seviyelerine çekilmesiyle ucuzluk algısının öne çıkmasına bağlamak mümkün. Tepki çıkışının sürmesi ve güç kazanması için yerli ve yabancı ilgisinin devam etmesi, olumlu fiyatlamaya konu olacak beklenti ihtiyacının karşılanması, iyimserliğin sürdüğü dış piyasa koşullarının süreklilik arz etmesi gerekecek. BIST100 Endeksi’nin Temmuz/2024 tarihinden bu yana baskı altında kalması hisselere primsiz ve ucuz izlenimi veriyor. Ancak bu durum şimdiye kadar alımların kuvvetlenmesi için yeterli görülmedi. Borsalarda kabul gören “hisse fiyatı yükselecek diye alınır” sözüne bu noktada atıfta bulunmak yerinde olacak. Beklenti bu noktada önemli. Özellikle aralarında lokomotif hisselerin bulunduğu 03/2025 bilançolarının zayıf görüntüsü hisse bazlı hareketliliği kısıtlarken borsanın genelini de etkisi altına aldı. 2025 yılı ilk çeyrek bilançolarının yayınlanması yarın akşam tamamlanıyor. İyi bilanço bulmak hayli zor. Kârlar bankalarda yoğunluk kazanırken sanayi hisselerinin bir çoğunda düşük kârlar veya zararlar var. Ekonominin genel seyri kadar enflasyon muhasebesinin de bariz etkisi söz konusu. Bu aşamada orta ve uzun vadeli yatırımcılar için hisse biriktirme bakımından müsait şartların oluştuğunun da altını çizmekte yarar var. Yabancı yatırımcı açısından döviz dengesinden enflasyon ve siyasete kadar birçok konu başlığı değerlendirme çerçevesinde. Yüksek faize rağmen tahvil bonodaki yabancı satışları bu açıdan kayda değer bir durum. Faizlerin yüksek seyrini koruması yerli yatırımcı ve reel ekonomi için de oldukça önemli. BIST100 Endeksi’nin nefes alıp ralli yaptığı dönemler genelde faizlerin düşmeye başladığı veya düşük seyrettiği süreçlerdi. Diğer yandan 2 Mayıs haftasında TCMB rezervlerindeki erimenin devam ettiği görüldü. TCMB brüt rezervleri 2.5 milyar dolar düşüşle 138 milyar dolara çekilirken swap hariç net rezervler 13.8 milyar dolara geriledi. Net rezerv bir hafta önce 16.4 milyar dolardı. Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı ise 1.3 milyar dolar düşüşle 193 milyar dolar oldu. Son haftalardaki döviz mevduatına ilginin durması önemli ve olumlu. Dolarizasyon hız kesmiş görülüyor. TCMB’nin faiz artırımının bu açıdan yerinde bir hamle olduğu görüldü. Dövize yönelim devam ederse faiz düşüşü bir yana yeni faiz artırımları gündeme gelebilir. TCMB’nin rezerv satarak kurlar ile mücadele etme niyeti pek görülmüyor. Son haftalarda rezervlerdeki erime zaten buna imkan da vermiyor. Döviz kurlarındaki yükseliş başta enflasyon olmak üzere birçok veriyi olumsuz etkiler. Şirketlerin finansman giderlerindeki artış, borçların TL karşılıklarının artması gibi mikro bazlı etkileri de var.
Dış piyasalar İsviçre’deki ABD ile Çin arasındaki müzakerelere odaklandı. Trump Cumartesi yapılan ilk görüşmelerin iyi geçtiğini açıkladı. Trump daha önce Avrupa Birliği ülkeleri ve Japonya başta olmak üzere diğer ülkelerle gümrük tarifelerini normal seviyelerine çekmişti. Görüşmelerde gümrük oranlarının %60’a kadar çekileceğine dair tahminler yapılırken Trump Çin’e %80 gümrük vergisi doğru görünüyor dedi. Bu durum tüccar zihniyetiyle pazarlık için tarifeyi yüksek tutup sonra aşağıya çekmek niyetiyle tam da uyuşuyor. Çin ile anlaşma sağlanırsa piyasalara olumlu etkileri olacaktır. Piyasalarda diğer gündem konularına ise duyarsızlık var. Fed geçen haftaki toplantısında beklendiği üzere faizi sabit bıraktı. Bu açıdan piyasalar üzerindeki etkileri zayıf kaldı. Fed Başkanı Powell toplantı sonrası yaptığı açıklamalarda, tarifelere bağlı olarak işsizlik ve enflasyon konusunda belirsizliğin arttığını söylerken faiz indirimi için “bekle gör” tavrını sürdürdü. Toplantı sonrası faiz indirim olasılıkları biraz daha zayıfladı ve temmuz sonrasına ötelendi. Bu durum dolara biraz değer kazandırdı. İngiltere Merkez Bankası ise beklentilere paralel 25 baz puanlık indirimine giderken Çin Merkez Bankası da geçen hafta faiz ve zorunlu karşılıkları aşağıya çekti. Avrupa’da faizler uzun bir zamandır zaten düşüş sürecinde.
Borsa İstanbul’da temkinli görünüm yerini daha olumlu seyre bırakmaya başladı.