Genç Elçiler, Stratejik Kazanç: Uluslararası Öğrencilere Doğru Bakış

Geçtiğimiz cuma günü Uluslararası Öğrenci Dernekleri yöneticileriyle bir araya geldiğimiz toplantı, aslında Türkiye’nin geleceği açısından ne kadar önemli bir görevi yerine getirdiklerini bana bir kez daha gösterdi. Toplantıda, bu derneklerin yalnızca idari bir kurum olmadığını; aynı zamanda ülkemizde eğitim gören gençlerin yanında duran, onlara mentörlük yapan, gerektiğinde abi/abla gibi destek veren birer gönüllü elçi ağı olduğunu görmek benim için etkileyiciydi. Özellikle Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu, Bâb-ı Âlem Uluslararası Öğrenci Derneği, Mihrimah UOD ve Sefire Alem UOD gibi kuruluşların, Cumhurbaşkanımızın 2030 vizyonu doğrultusunda Türkiye’deki uluslararası öğrenci sayısının hem nicelik hem de nitelik bakımından artması için gösterdikleri çaba takdire şayan.

Biraz araştırma yaptığımda gördüm ki, evet; Türkiye, uluslararası öğrencilere yalnızca eğitim değil, bir aidiyet alanı da sunuyor. Bu öğrencilerin büyük bölümü eğitim harçlarını, barınma giderlerini ve yaşam masraflarını kendileri karşılıyor. Fakat onların buradaki yolculuğunu değerli kılan şey, sadece ekonomik katkıları değil; kültürel bir bağ kurma, Türk misafirperverliğini yaşama ve yaşatma fırsatı da bulmaları. İşte bu noktada, bu ve bunun gibi uluslararası öğrencilere kucak açan, onların uyum sürecine katkı sunan dernekleri daha yakından dinlememiz gerekiyor. Çünkü bu dernekler yalnızca gönüllü çalışmalar yürütmüyor; aynı zamanda Türkiye’nin kültürel yumuşak gücünü, insani diplomasisini ve evrensel değerlerini güçlendiriyorlar.

Ve aslında tüm bu tablo, bizi şu soruya götürüyor: Uluslararası öğrenciler, bir ülkenin sadece eğitim sistemine mi katkı sağlar, yoksa gelecekteki uluslararası itibarı için de bir köprü mü kurar?

Ekonomik Etki: Döviz Girişi ve Yerel Katkı

Resmi açıklamalara göre Türkiye’de yaklaşık 340 bin uluslararası öğrenci eğitim görüyor. Bu öğrencilerin %95’i kendi imkanlarıyla okuyor ve yıllık yaklaşık 3 milyar dolar ekonomik katkı sağlıyor. Bu veri, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın son açıklamalarında da yer aldı. Yani bu gençler, devlet bütçesine yük değil; tam tersine, doğrudan ve dolaylı gelir kaynağı.

Birleşik Krallık örneğine de bakalım: 2021/22 döneminde yapılan HEPI araştırmasına göre, her 11 non-EU öğrenci İngiltere ekonomisine yaklaşık 1 milyon sterlin net katkı sağlamış. Bu da öğrenci başına ortalama 96 bin sterlin anlamına geliyor. Türkiye için ölçek farklı olsa da, eğitime yatırımın ekonomik canlılık yarattığı bir gerçek. Bu etki; barınma, ulaşım, tüketim, kültür ve istihdam zinciri boyunca kendini hissettiriyor.

Kültürel Diplomasi ve Ahlaki Değerler

Diğer taraftan eğitim, yalnızca bilgi aktarmak değil, toplumlar arasında kalıcı köprüler de kurmaktır. Türkiye’de eğitim gören uluslararası öğrenciler, ülkelerine döndüklerinde Türk kültürünü, dilini ve değerlerini taşıyan genç elçiler haline geliyor. Bu durum, Türkiye’nin yumuşak gücünü artırırken, küresel ölçekte de ülkemize itibar kazandıracaktır.

Bu noktada yalnızca kurumlara değil, bizlere/bireylere de görev düşüyor. Yurt dışından gelen öğrencilere evlerimizi açabilir, onları aile sofralarımıza davet edebilir, Türk kültürünü en samimi biçimde deneyimlemelerini sağlayabiliriz. Böylece misafirperverliğimiz sadece bir gelenek olmaktan çıkar, evrensel bir ahlaki değere dönüşür. Bu değerleri paylaşmak, gelen bu “eğitim elçileri” aracılığıyla sınırların ötesine taşar. Türkiye’nin sıcak aile yapısı, bu öğrenciler sayesinde dünyanın dört bir yanında tanınır; biz de bu yolla aile olmanın ve insani bağ kurmanın gücünü tüm dünyaya gösterebiliriz.

“Mülteci” Değil, Stratejik Değer

Bu gençleri mülteci ya da geçici misafir olarak görmek, büyük bir stratejik hata olur kanımca. Çünkü onlar sadece öğrenci değil, Türkiye’nin gelecekteki kültürel, ekonomik ve diplomatik sermayesidir. Avrupa Birliği, ABD veya İngiltere gibi ülkelerin üniversiteleri nasıl uluslararası öğrenci çekmek için özel stratejiler geliştiriyorsa, Türkiye de bu alanda doğru adımlar atarak 2030’a kadar 1 milyon öğrenci hedefine ulaşabilir.

Sonuç olarak; Uluslararası öğrenciler, Türkiye için bir yük değil, geleceğin stratejik yatırım alanıdır. Ekonomiye döviz kazandırır, kültürel çeşitlilik yaratır, bilgi üretimine katkı sağlar. Doğru politikalarla desteklendiğinde Türkiye yalnızca öğrenci sayısını değil, bu vesileyle uluslararası etkisini de artırabilir.

Uluslararası öğrenciler; ülkemizin kültürel elçileri, ekonomik ortakları ve ahlaki köprüleridir. Onlara bu gözle bakmak, hem ülkemizin imajını güçlendirecek hem de küresel eğitim rekabetinde Türkiye’yi bir adım öne çıkaracaktır.

@ParaBorsaNet'i X'te Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN X'TE BİZİ TAKİP EDİN!