BİST100 endeksinde yatay başlangıç gerçekleşmesini bekliyoruz.
BİST100 endeksi haftanın son işlem gününü siyasi haber akışlarının etkisi ile baskılı geçirse de haftayı bankacılık sektörü liderliğinde 357 puan artışla tamamladı. Hafta sonu medyada yer alan siyasi haber akışları risk iştahını düşürüp volatiliteyi yükseltebilecek olsa da Fed’den faiz indirim beklentilerinin anketlerde %70’lere kadar yükselmesi ve ABD piyasalarındaki pozitif hava, BİST100’e kısa vadeli katalist etki yaratabilir.
Japonya’da 40 yıllık tahvil faizleri 2007 yılının en yüksek seviyesine kadar yükseldi. Japonya’da 40 yıllık devlet tahvili getirilerinin yükselmesi, özellikle uzun vadeli ekonomik beklentilerde önemli değişiklikler olduğuna işaret ediyor ve faiz artırım beklentilerini artırıyor. Japonya’da hükümet, 135 milyar dolarlık yeni teşvik paketini onayladı. Bu rakam, GSYH’nin %2’sinden daha büyük olduğunu gösteriyor. Japonya’da yeni Başbakan Rakaichi’nin politikaları kamu borcunu artırıcı, bütçe açığını genişletici, faizleri artırıcı ve ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonu körülemesi gibi risklerin gündeme gelmesini sağlıyor. Ayrıca bu durum Yatırımcı güveni zayıfladığı için, Japon tahvillerine olan talebi azaltırken, tahvil faizlerini) daha da yukarı itiyor. Bu durumun; Tahvil faizlerindeki yükseliş, Japon yatırımcıların sermayelerini yurt dışından geri çekmelerine neden olabileceğini, küresel finansal likiditenin daralmasına ve borsalarda dalgalanmalara yol açabileceğini ve zayıf yen ve cari açık artışı ise ABD ile ticaret gerilimlerini yeniden gündeme getirebileceğini değerlendiriyoruz. Japonya’da 40 yıllık tahvil faizlerinin yükselmesi, gelecek enflasyon beklentisinin arttığı, gevşek para politikasının sonuna yaklaşıldığı, yatırımcıların uzun vadeli risk algısının yükseldiği ve kamu finansmanına dair endişelerin arttığı anlamını taşıyor. Özetle, Japonya’da uzun vadeli faizlerin rekor seviyelere yükselmesi, küresel piyasalarda riskten kaçış eğilimini tetikleyebilir. Ayrıca Japon yatırımcıların yurt dışındaki tahvillerini azaltması ABD faizleri üzerinde yukarı yönlü baskı yapabilir; bu da küresel faizlerde genel bir yükseliş /durağanlık eğilimi başlatabilir.
IMF, Türkiye ekonomisinin kısa vadede büyümesinin sağlam kalmasının ve enflasyonun kademeli olarak düşmeye devam etmesinin beklendiğini bildirdi. Türkiye’nin para politikası çerçevesinin önemli başarılar sağladığı, bununla birlikte içinde bulunulan ortamın zorlu olduğu ve birden fazla aracın kullanılmasının TCMB’nin iletişimini ve enflasyon beklentilerinin oluşumunu karmaşık hale getirdiği ifade edildi.
Kaynak: İnfo Yatırım Hisse & VİOP Günlük Bülten