Birleşik Krallık Ekonomisi Ne Durumda?

Birleşik Krallık, on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın büyük bölümünde dünya ekonomisinin öncü ülkelerinden biriydi. Sanayi Devrimi’nin merkezi olan ülkede teknoloji, bilim ve icatlar alanındaki yenilikler ülkenin küresel güç konumunu pekiştirmişti. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren Birleşik Krallık’ın göreli ekonomik gücü azalmaya başladı. ABD’nin ardından ikinci büyük ekonomi olma özelliğini önce Almanya’ya, daha sonra Japonya’ya bıraktı; yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde Çin ve Hindistan’ın da gerisinde kaldı. Geleceğe ilişkin tahminler, Güney Kore ve Brezilya gibi ülkelerin de önümüzdeki çeyrekte Birleşik Krallık’ı geçebileceğini gösteriyor.

Birleşik Krallık’ın 1973 yılında katıldığı Avrupa Birliği’nden 2020 yılında ayrılması (Brexit), ülke ekonomisi üzerinde kalıcı etkiler yaratmış görünüyor. Brexit sonrasında AB ile ticaret, önceki döneme kıyasla çok daha karmaşık ve maliyetli hâle geldi, birçok sektörde tedarik zinciri bozuldu ve üretim gecikmeleri ortaya çıktı.

Ülkenin uzun süredir devam eden verimlilik sorunu Brexit sonrasında daha görünür hale geldi. Üretim maliyetlerinin artması ve AB pazarına erişimin zorlaşması, özellikle imalat sektöründe rekabet gücünün zayıflamasına yol açtı. Ayrıca Brexit, Birleşik Krallık’ın dış yatırımlar, nitelikli işgücü hareketliliği ve finansal hizmetlerin Avrupa pazarına entegrasyonu açısından da olumsuz etkiler yarattı. Ortalama yaşın 40,8’e yükselmiş olması işgücü piyasasına ilişkin baskıları artırıyor. Yaşlanan nüfus, işgücü arzının azalmasının yanı sıra sosyal güvenlik sistemine ek yükler oluşturuyor.

Birleşik Krallık’ın karşı karşıya olduğu temel ekonomik sorunlardan biri işgücü maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Avrupa ülkelerinde genel olarak görüldüğü gibi, ülke Uzak Doğu’nun düşük ücretli ve uzun çalışma saatlerine dayalı rekabetine karşı koymakta zorlanmaktadır. Bu durum, özellikle imalat sanayinde üretim yapmayı zorlaştırmakta ve şirketleri dış kaynak kullanımına veya üretimi başka ülkelere kaydırmaya yöneltmektedir.

Enerji fiyatlarındaki artış, sanayi üretim maliyetlerini doğrudan etkileyen unsurlardan birisini oluşturuyor. Kuzey Denizi’nden petrol çıkarımının devam ediyor olması Birleşik Krallık’a az da olsa hala belirli bir stratejik avantaj sağlıyor.

Birleşik Krallık’ın ekonomik performansının, Avrupa’nın diğer büyük ekonomileri ile karşılaştırıldığı göstergeler aşağıdaki tabloda yer alıyor (kaynak: IMF, World Economic Outlook, October 2025):

Bu veriler, Birleşik Krallık’ın büyüme oranı ve kişi başı gelirde Fransa ve Almanya’nın önünde olduğunu; ancak cari denge, kamu borcu ve bütçe açığı gibi göstergelerde daha zayıf bir performans sergilediğini gösteriyor.

Birleşik Krallık ekonomisi büyük ölçüde hizmet sektörüne dayanıyor. Hizmetlerin toplam ekonomik faaliyet içindeki payı yaklaşık yüzde 80’dir. Buna karşılık imalat sanayinin payı %10 seviyesindedir. Finans sektörü, özellikle Londra merkezli finansal mühendislik ve türev ürün piyasaları açısından güçlü bir konumda olduğu için bu durum, yüksek nitelikli işgücünü hizmet sektörüne yönlendirmekte, sanayi ve teknoloji gibi alanların daha az tercih edilmesine yol açmaktadır. Bu eğilim, ülkenin uzun vadeli üretkenlik artışı için gerekli olan yapısal dönüşümü geciktirmektedir.

Birleşik Krallık, yirmi birinci yüzyılda küresel ekonomideki göreli konumunu kaybetmeye devam ediyor. Brexit sonrası ticaret yapısındaki değişiklikler, verimlilik sorunları, yaşlanan nüfus, yüksek enerji maliyetleri ve imalat sektörünün zayıflığı, bu gerileme sürecinin başlıca nedenleri arasında bulunuyor. Birleşik Krallık’ın ekonomik performansı hâlen güçlü yönler barındırsa da (yüksek kişi başı gelir, rekabetçi finans sektörü), mevcut yapısal sorunlar çözülmediği sürece gerileme eğiliminin sürmesi kaçınılmaz görünüyor.

Mahfi Eğilmez'in tüm yazıları için: www.mahfiegilmez.com
@ParaBorsaNet'i X'te Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN X'TE BİZİ TAKİP EDİN!