ASELS Analizi: Altın rekor kırıyor

Altın piyasası 2025 yılında yatırımcıların en çok konuştuğu varlık sınıfı haline geldi. Yıl başından bu yana yüzde 29’luk artış kaydeden değerli metal, hisse senetleri, tahviller, G10 para birimleri ve hatta Bitcoin’in performansını geride bıraktı. Mart ayında 3.000 dolar seviyesini, nisan sonunda ise 3.500 doları aşan ons altın, küresel belirsizlikler, Trump yönetiminin ticaret politikaları ve Fed’in bağımsızlığına yönelik tartışmalarla güvenli liman kimliğini yeniden ön plana çıkardı. UBS, altının yıl sonuna kadar 3.500 dolar seviyesinde dengelenmesini, 2026 ortasında ise 4.000 dolar eşiğini zorlamasını bekliyor.

Fiyatlardaki bu güçlü yükselişte sadece jeopolitik riskler değil, aynı zamanda ABD dolarındaki gerileme de etkili oldu. Dolar endeksinin (DXY) yıl içinde yüzde 10’a yakın değer kaybetmesi, altını diğer para birimleri üzerinden yatırım yapanlar için cazip hale getirdi. Buna ek olarak, merkez bankalarının rezerv artırma eğilimi, altın fiyatlarında uzun vadeli bir destek oluşturuyor. Dünya Altın Konseyi’nin araştırmasına göre, merkez bankalarının yüzde 43’ü rezervlerini artırmayı planlıyor ve yüzde 95’i küresel altın rezervlerinin önümüzdeki yıl da büyümeye devam edeceğini öngörüyor.

Analistler, Fed’in 2025 sonbaharından itibaren faiz indirimlerine gitmesinin altın fiyatlarını destekleyecek bir başka faktör olduğuna dikkat çekiyor. Faizlerin düşmesiyle birlikte reel getiri arayışı zayıflarken, gelir getirmeyen ancak güvenli liman özelliği taşıyan altın cazibesini artırıyor. Bank of America, JPMorgan gibi büyük yatırım bankaları, altının 2026’ya kadar 4.000 dolar seviyesini aşabileceğini öngörüyor. Özellikle ETF talebindeki yükseliş ve merkez bankalarının süregelen altın alımları, fiyatların yukarı yönlü trendini besliyor. Fed sürekli para basıyor. Kim altın doları geçmeyecek diyebilir ki!

Bitcoin (BTCUSD) 113,877.75 seviyesine çıkarak günlük bazda %3.74 oranında prim yaptı. Gram altın (XAUTRYG) 4,436.63 TL’den işlem görerek %1.18 artış kaydetti. Ons altın (XAUUSD) 3,374.435 dolar seviyesinde %1.07’lik yükseliş yaşadı. Euro/Dolar paritesi (EURUSD) 1.17417 seviyesine çıkarken %0.97 değer kazandı. Dow Jones endeksi (DJI) 45,705.22 puana ulaşarak %2.05 yükseldi. Son olarak Dolar/TL kuru (USDTRY) 40.86831 ile %0.09 oranında sınırlı bir artış gösterdi.

Grafik TradingView’den

ASELS (ASELSAN) için teknik göstergeler genel olarak olumlu görünüyor. 1 günlük teknik puanı “Al”, hareketli ortalamalar ise “Güçlü Al” sinyali veriyor. RSI 60 seviyesinde, aşırı alım bölgesine girmeden yukarı yönlü potansiyel gösteriyor.

Momentum ve AO pozitif, Stokastik %K 65, %D 51 civarında, kısa vadede alıcıların güçlü olduğunu işaret ediyor. Williams %R ise -33 seviyesinde, nötrden yukarıya hareket potansiyeli var.

Performans tarafında son 1 haftada %6,5, 1 ayda %1,8, 3 ayda %33,3, 6 ayda %115 ve 1 yılda %219 yükseliş mevcut.

Finansallar tarafında hisse başı kazanç (EPS) 3,82 TL, F/K oranı 47,5. Yıllık net kâr %110 artışla 15,3 milyar TL’ye ulaşmış. Çeyreklik net kâr artışı %75,5, EBITDA büyümesi %69. Bu güçlü kârlılık artışı şirketin finansal sağlığını destekliyor. Önce vatan elbette. Herşey para değil, bu hisse ile dış mihraklara karşı bir duruş da sergiliyoruz.

Fibonacci pivot seviyesi 173,4 TL’de. Kısa vadede destek seviyeleri 175,6 TL ve 173,4 TL; direnç seviyeleri 181,5 TL ve 190 TL civarında görülebilir. Teknik ve temel göstergeler birlikte değerlendirildiğinde, ASELS orta-uzun vadede güçlü bir büyüme trendi içinde yer alıyor. Süpertrend al ve 3 ayda yüzde 33. Birçok fon bunu başaramıyor. Uzmanlar “ASELSAN portföylerde olmazsa olmaz olarak öne çıkıyor” diyor. Bitcoinin başaramadığını başardı.

Sonuç itibariyle, piyasalarda giderek güçlenen görüş, altının sadece kısa vadeli bir spekülatif enstrüman değil, aynı zamanda yapısal bir yükseliş döngüsünde olduğudur. Doların zayıflaması, ABD’nin yüksek bütçe açıkları, ticaret savaşları ve küresel belirsizlikler, yatırımcıların güvenli liman arayışını artırıyor. Bu çerçevede, altının önümüzdeki dönemde 3.700 – 4.000 dolar bandına oturması, hem merkez bankalarının rezerv stratejileri hem de küresel fonların riskten korunma ihtiyacıyla daha olası görülüyor. Analistlere göre, altının yükselişi sadece bir “trend” değil, 2020’lerin ikinci yarısına damga vuracak yapısal bir yatırım teması haline geliyor.

Okan Özdemir