Çeyreklik Strateji Raporu: Piyasalar faiz indirim sürecini ne zaman fiyatlayabilir?
İç talepte yavaşlama başladıysa da henüz dezenflasyona destek verecek düzeyde değil
- İç talebin önemli bir göstergesi olan perakende hacim endeksinde son dönemde bir geri çekilme gözlense de, bu geri çekilmenin henüz dezenflasyona destek verecek düzeye erişmediğini belirtmek lazım. TCMB de PPK metinlerinde iç talebin yavaşladığı ancak halen enflasyonist düzeyde olduğu görüşünü paylaşıyor.
- Haziran ayına ilişkin birçok veriyi henüz almadıysak da, takip ettiğimiz öncü göstergeler, GSYH büyümesinin ilk çeyrekteki %5,7 seviyesinden, 2. çeyrekte %2,5-3,0 civarlarına geri çekilmiş olabileceğine işaret ediyor.
- Son dönemde finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar ve artan konkordato haberleriyle ekonomide «sert iniş» beklentilerinin daha fazla konuşulduğunu takip ediyoruz. Ancak iç talep halen güçlü seyrettiğinden ve enflasyon beklentileri kırılmadan talepte sert bir yavaşlama beklemediğimizden dolayı baz senaryomuzda bu ihtimale yer vermiyoruz. Baz senaryomuzda, GSYH büyümesinin yılın ikinci yarısında %2,0 seviyelerine geri çekilmesini ve 2024 yılı ortalamasının da %3,0 civarında gerçekleşmesini bekliyoruz.
- İkinci çeyrek ve Temmuz’da, TCMB enflasyonla mücadelesinde önemli bir parametre olarak gördüğü Türk Lirası’nda reel değerlenme ilk çeyrekteki gibi döviz rezervi kaybederek değil, aksine TCMB’nin ciddi rezerv biriktirmesiyle gerçekleşti. Şöyle ki, Mart sonundan bu yana TCMB’nin swap hariç döviz rezervlerindeki iyileşme 92 milyar $’a ulaşmış durumda. Bu iyileşmenin hem yurtdışı yerleşiklerin, hem de yurtiçi yerleşiklerin yatırım tercihlerindeki değişimlerden kaynaklandığını söylemek lazım.
- Örneğin, yurtdışı yerleşiklerin sermaye hareketlerine bakıldığında Mart sonundan itibaren DİBS piyasasına yabancı girişlerinin kabaca 11 milyar $ olduğunu görüyoruz. Bunun dışında, aynı dönemde para piyasalarına da carry-trade amaçlı olarak swap kanalından 20 milyar $’ın üzerinde giriş gerçekleştiğini tahmin ediyoruz. Yurtiçi yerleşiklerin ise Mart sonundan bu yanda döviz mevduatlarını yaklaşık 24 milyar $ azalttığını, aynı dönemde döviz bazlı kredilerin de %15’lik artışla yaklaşık 21 milyar $ artış göstererek 155 milyar $’a ulaştığını takip ediyoruz.
TCMB’nin faiz indirimlerini Kasım veya Aralık ayından itibaren gündemine alabileceğini düşünüyoruz
- $/TL kuruna ilişkin sene sonu beklentimizi 40,00 seviyesinden 38,00’e, yıllık ortalama beklentimizi de 35,00’’ten 33,50’ye revize ediyoruz. Bu Ağustos-Aralık dönemi için kabaca 35,80’lik bir seviyeye işaret ediyor.
- Sene sonunda TÜFE enflasyonunu %45 olarak tahmin ediyoruz. Bu oran TCMB’nin enflasyon tahmin aralığının üst bandı olan %42,0’nin üzerinde kalıyor. Enflasyonun sene sonunda %42 seviyesine yaklaşması için kurda daha kontrollü bir artışa (örneğin $/TL’nin sene sonunda 35-36 aralığında kalması) ihtiyaç olabileceğini değerlendiriyoruz.
- Mevcut enflasyon görünümü ve TCMB’nin ihtiyatlı duruşu bize Kasım’dan önce bir faiz indiriminin zor olduğunu düşündürüyor. 2024 sonuna ilişkin TÜFE enflasyonu tahminimizin TCMB’nin tahmin aralığının üst bandı olan %42’nin dahi üzerinde olduğunu dikkate alarak, baz senaryomuzda daha muhafazakar bir yaklaşımla faiz indirim sürecinin Aralık’tan itibaren 250 bazpuanlık adımlarla başlatılabileceğini değerlendiriyoruz. Faiz indiriminin sağlıklı bir şekilde başlatılması ve ilerlemesi için aylık enflasyon eğiliminin de TCMB’nin defalarca yönlendirmesini yaptığı üzere %1,5 civarına yakınsadığını görmek gerekiyor.
- TL’deki stabilitenin (reel değerlenmenin) korunduğu bir senaryoda, TÜFE enflasyonunun 2025 ortalarında %33-35 seviyelerine kadar gerileyebileceğini tahmin ediyoruz, ki bu noktadan sonra enflasyondaki düşüş hızı da biraz yavaşlayabilir. Buna göre, TCMB’nin 2025 yılında politika faizini anlık TÜFE enflasyonun bir miktar üzerinde (100-200 bazpuan) tutarak para politikasında ihtiyatlı duruşunu korumaya çalışacağını düşünüyoruz.
- Yılın son çeyreğinde olumlu baz etkisinin terse dönmesiyle cari açık yeniden yükselişe geçse de yılı 25 milyar $ civarında (GSYH’nin yaklaşık %1,9’u) tamamlamasını bekliyoruz.
- Önümüzdeki süreçte enflasyonun düşüş trendine ilişkin daha somut bir görünümün ortaya çıkması halinde CDS makasında 200 baz puana doğru düşüşün sürebileceğini ve bu durumda da kurumlardan 1 kademe daha kredi notu artışının gündeme gelebileceğini (muhtemelen 2025 yılı içinde) düşünüyoruz.
Yönetici Özeti – Hisse Senetleri Piyasası Görünümü
Borsa ekonomi politikalarının meyvelerini vermesini ve faiz indirimlerini bekliyor…
- Bu yıl şu ana kadar birçok yayınımızda da belirttiğimiz gibi, özellikle hükümetin ortodoks ekonomi politikalarına geçmesi ve faiz oranlarını artırmasından bu yana, hisse senetleri için temkinli bir görüşe geçmiştik. Bunun ana nedenleri: (1) Mevduat başta olmak üzere diğer para piyasalarındaki getirilerin reel olarak artış eğilimine girmesi ve borsa için bir rekabet unsuru yaratması, (2) son 2 senedir düşük baz ve enflasyon etkisiyle güçlü artan şirket karlarının doyum noktasına gelmesi ve reel düşüş eğilimine girmesi, (3) global ekonomilerin yavaşlaması ve bunun ihracat için yarattığı güçlük, ve (4) tüm bunlar bir araya geldiğinde hisse senetlerinin getiri risk oranının yeterli olmaması idi. Sonuç olarak, 2023 ve 2024’ün ilk beş ayındaki güçlü performansın ardından, son 3 ayda hisse senedi fiyatları momentumunu kaybederek ve Lira bazında yatay seyrederek, aylık %5’in üzerinde getiri sağlayan mevduat faizlerine karşı ciddi bir düşük performansa işaret ediyor. Aynı dönemde BIST gelişmekte olan piyasaların %6 altında performans sergilemiştir.
- Bu aşamada hükümetin enflasyonla mücadele konusunda azami kararlılığını sürdürmesi ile tüketici talebinde yavaşlamanın başladığını, ve daha da önemlisi yavaşlayan talebin, son 2 yıldır yüksek bazda olan şirket karlarını olumsuz etkilemeye başladığını görmekteyiz. Şöyle ki, son revizelerin akabinde 2024 yılı için net kar beklentilerimizde reel olarak %34’lük bir daralma (3 ay önceki -%24’ten yükseldi) ve FAVÖK’te %12’nin üzerinde bir reel daralma (3 ay önce -%5) bekliyoruz. Düşük marjlarla zayıf bir yıl geçiren ve bu yıl sonunda enflasyon muhasebesi raporlama standartlarına geçecek olan bankaların bu hesaplamaya dahil edilmediğini vurgulamak isteriz. Ancak, 2024 yılı bir geçiş dönemi olarak görüldüğünden, yani takip edilen ana odağın 2025 ve sonrası dönemi olmasından dolayı, 2024 yılı içinde gelecek karlar volatilite yaratmak haricinde borsada uzun soluklu satışlara sebep olmayabilir. Öte yandan, faiz indirimi beklentileri başlayana ve kar daralmalarının ne zaman sona ereceğine ilişkin öngörülebilirlik oluşana kadar borsadan mevduat faizlerinin üzerinde bir getiri sağlamasını beklememeye devam ediyoruz. İçinde bulunduğumuz ortamda, şu aşamada karların 2025’in ilk çeyreğin sonunda artış trendine girmesini, faiz indirimi beklentilerinin ise 2024’ün dördüncü çeyreğinde başlamasını bekleriz.
- Beklentilerimize, ülkeler arası karşılaştırmalara ve çarpanlara baktığımızda ise net kar ve FAVÖK büyümesi açısından Türkiye’nin benzer ülkelere nazaran daha yavaş bir yıl geçirme ihtimalinin olduğunu ve makul çarpanlarda işlem gördüğünü söyleyebiliriz. Öte yandan, 2025 tahminlerimiz gerçekleştiği takdirde, Borsa GOÜ çarpanlarına %60 civarı iskontoda gözükmekte.
BIST-100 Endeks hedefimiz %32’lik yükselme potansiyeliyle 13,086 seviyesine yükseltiyoruz.
- Bu bağlamda, bankacılık sektöründeki yükselme beklentimiz bankalarda %37.1, sanayii sektörlerinde %30.3 ve holdingler %30.8 şeklindedir. Hisse tavsiye ve hedef değer değişikliklerimiz 26 ve 29. sayfalarda mevcuttur.
Sektörel beklentiler:
- Analizlerimiz, 2024 yılının geri kalanında yüksek seyretmesini beklediğimiz faizler ve azalan tüketim harcamalarından dolayı yıl genelinde reel olarak % 12 üzeri FAVÖK ve %34 üzeri net kar daralması beklentimizi içermektedir. Kar büyümesi anlamında ise demir ve çelik, gıda perakende, içecek, madencilik, ve telekom sektörleri öne çıkmaktadır.
Varlık Dağılımı Önerileri
Ekonomik görünüm ve hisse senedi piyasasına ilişkin bu görüşlerimiz doğrultusunda varlık dağılımına ilişkin önerilerimizi şöyle özetleyebiliriz:
- TCMB’den bazı piyasa oyuncuları gibi Eylül/Ekim döneminde olabilecek bir faiz indirimi beklemediğimizden dolayı kısa vadeli faizlerin halen cazip olduğunu düşünüyoruz. Piyasadaki TL likidite fazlası gecelik faizleri ve mevduat faizlerini dönem dönem aşağı baskılasa da TCMB’nin aktif sterilizasyon politikası ile bu düşüşlerin kalıcı olmasına izin vermeyeceğini düşünüyoruz. Bu açıdan, portföylerde bu dönemde en fazla mevduat ya da para piyasası fonlarına ver verilmesi yönündeki görüşümüzü koruyoruz.
- Büyümede yavaşlama, şirket karlarının doyum noktasına ulaşması, alternatif getirilerin (faiz) yüksek olması ve de küresel risk iştahındaki kırılganlık nedeniyle Borsa İstanbul’da kısa vadede getiri potansiyelini sınırlı görüyoruz. Son çeyrekte ise 2025 yılındaki faiz indirim döngüsünün fiyatlanmaya başlamasıyla getiri potansiyelinin ciddi anlamda iyileşebileceğini düşünüyoruz.
- Küresel ekonomiye ilişkin artan risklere karşın, Türkiye ekonomisine yönelik olumlu yatırımcı algısının korunmasını, buna bağlı olarak da Türk Lirası’ndaki reel değerlenme sürecinin devam etmesini bekliyoruz. Bu nedenle, portföylerde döviz cinsi varlıklara düşük ağırlık vermeye devam ediyoruz. Döviz varlık olarak, küresel taraftaki makro riskler ve jeopolitik riskler nedeniyle gram altına yer verilebilir. Bunun dışında güçlü bilanço yapısına sahip bazı şirketlerin Eurobondlarının da özellikle uzun vadeli yatırımcılara cazip getiri fırsatları sunduğunu düşünüyoruz.
- DİBS faizlerinde kalıcı düşüşlerin, enflasyonda kalıcı düşüşe ve TCMB’nin faiz indirimine ilişkin daha somut emarelerin ortaya çıkmasıyla (örneğin son çeyrekte) hız kazanabileceğini düşünmekle beraber, uzun vadeli DİBS’lerde pozisyon biriktirmeye başlanabileceğini düşünüyoruz.
Model Portföy ve Hisse Önerileri: Model portföyden İş Bankası’nı çıkartıyoruz.
- İş Bankası’nı iştiraklerindeki kısmi bölünmede olan belirsizlik, ve ana iş kolundaki düşük seyreden marjlardan dolayı portföyümüzden çıkartıyoruz. Şu aşamada portföyümüzde getiri risk oranlarının yeterli olmadığını düşündüğümüzden banka taşımadığımızı vurgulamak isteriz.
- Model portföyümüzde seçici olmaya çalışıyoruz. Seçtiğimiz isimlerin (1) öngörülebilir büyüme görünümüne, (2) hisselerinin borsanın gerisinde kalmış olmasına ve/veya düşük çarpanlarda işlem görmesine, ve (3) önümüzdeki dönemde olumlu güncellemeye maruz kalma ihtimalini göz önünde bulundurmaya çalışıyoruz.
Rapor için tıklayın.
Kaynak: Gedik Yatırım Aylık Strateji Raporu