100 Milyon Eşiğiyle Gelen Büyük Fırsat

Geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız ama çok önemli bir düzenleme yapıldı. KOBİ tanımı güncellendi. Artık “küçük işletme” ciro eşiği 100 milyon TL, “orta ölçek” için ise üst sınır 1 milyar TL oldu. Yapılan bu yeni düzenleme ile daha fazla işletme KOSGEB gibi destek mekanizmalarına daha kolay erişim sağlayacak. Bence bu, doğru kurgulandığında ekonomide verimlilik ve büyüme dinamiklerini güçlendirecek stratejik bir adım. Dolayısıyla KOBİ tanımındaki güncelleme reel sektör ve ihracat için yeni bir fırsat penceresi açtı…

Destek Alanı Genişledi, Yatırım İştahı Artabilir

Bu değişiklikle, eskiden “büyük” sayıldığı için desteklerden yararlanamayan birçok üretici, ihracatçı ve teknoloji firması artık KOBİ statüsünde. Bu durum, özellikle yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve kapasite artışı yatırımlarının hızlanmasını da sağlayabilir. İşin bir diğer olumlu tarafı da üretim tarafında verimliliği artıracak her adımın, sadece büyümeye değil, dezenflasyona da katkı sağlaması…

Finansal Altyapı: KKM’den Çıkış ve Kredi Kanalları

Kur Korumalı Mevduat’ın toplam mevduattaki payı Temmuz sonu itibarıyla yaklaşık %2,1–%2,4 bandına kadar geriledi. Bu, bankacılık sistemi için TL ağırlıklı ve daha öngörülebilir bir fonlama yapısı anlamına geliyor. Böyle bir zeminde, kredi kanallarının açılması ve maliyetlerin dengelenmesi çok daha kolay. Ama önemli olan bu kredilerin öncelikle üretim yapan, ihracata yönelen ve katma değer yaratan KOBİ’lere gitmesidir. Bu noktada, kredi, hibe ve teşviklerin yalnızca doğru alanlarda kullanılması ve kullanım alanlarının etkin biçimde denetlenmesi kritik önemdedir. Çünkü bu kaynaklar, üretim kapasitesini ve verimliliği artırmaya yönelmediği sürece, sağlanan finansmanın ekonomiye net katkısı sınırlı kalır; ancak hedefe uygun ve ölçülebilir sonuçlar doğurduğunda, bu düzenlemenin etkisi katlanarak artar.

Makro Zemin: Faiz ve Enflasyon Desteği

Temmuz’da yıllık enflasyon %33,52, aylık artış %2,06 oldu. Genel beklentilerin altında gelen bu veri, faiz indirimleri için de alan açıyor. Ancak sanayi PMI verisinin 45,9 ile daralma bölgesinde olması, yatırım iştahını canlı tutacak ek adımların şart olduğunu da gösteriyor. İşte bu noktada, KOBİ tanımıyla genişleyen destek alanı, ekonominin üretim gücünü korumada kilit rol oynayabilir diye düşünüyorum.

Bütün bu gelişmelerle birlikteTemmuz ayında 25 milyar dolarlık ihracatla tarihimizin en yüksek aylık performansını gördük. Şimdi ise, gözlerimiz bu başarının sürdürülebilirliğinde olacak. Yeni tanımla birlikte, daha fazla KOBİ’nin ihracat finansmanı ve Eximbank kredilerine erişebileceğini öngörüyorum. Bu da hem pazar çeşitliliğini artırır hem de ihracatçı tabanını genişleteceği için sürdürülebilirliği sağlayacaktır. Böylece rekorlar birkaç sektöre değil, tüm ülke geneline yayılabilir.

Dış Rüzgarlar: Fırsatlar ve Riskler

ABD istihdam verilerinde yavaşlama ve enerji fiyatlarındaki düşüş, fiyat istikrarı açısından olumlu olsa da küresel talebin hala kırılgan olduğu aşikar. Bu yüzden içerde KOBİ’lerin üretim kapasitesini ve rekabet gücünü artıracak adımlar, dış şoklara karşı en güçlü sigortamız olacaktır.

Benim Politika Önerilerim

  1. Selektif kredi hatları: Yüksek katma değerli sektörlerde uzun vadeli, düşük maliyetli TL yeni kredi kanalları açılmalı.- ki Sanayi Bakanlığı’nın bu yönde açıkladığı teşvik, hibe ve kredi politikaları motivasyon artırıcı. –
  2. KOSGEB ve Eximbank destekleri: Dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve teknoloji yatırımlarına özel oluşturulan programlardan daha fazla kurumun yararlanması için koşulların daha net ve daha sık duyurulması.
  3. İletişimde öngörülebilirlik: Kur ve faiz politikalarında net, güven verici bir patikanın iletişiminin doğru kurgulanması.
  4. Eğitim ve mentorluk: Yeni KOBİ statüsüne giren firmalar için kurumsallaşma, dijital dönüşüm ve ihracat pazarlaması alanlarında eğitim destekleri sağlanmalı.

Sonuç olarak KOBİ tanımındaki bu güncelleme, tek başına bir istatistik değişikliğinden ibaret değil. Bu, ekonominin üretim kapasitesini genişletecek, verimliliği artıracak ve büyümeyi nitelikli hale getirecek bir fırsat penceresi kanımca. Enflasyonun düştüğü, KKM’nin eridiği, faizlerin gevşeme potansiyelinin olduğu bir dönemdeyiz. Bu fırsatı doğru değerlendirenler, sadece bugünü değil, geleceğin güçlü ekonomisini de inşa edenler olacaktır.