Yüzde 1’in sorumluluğu ne olacak?

Görünen o ki, Atlantik İttifakı’nın önde gelen ülkeleri, pek çok gerekçeye bağlı olarak, ‘Kovid-19’a karşı aşılama sürecini yeterince hızlandırarak, salgının etkisini hızla azaltmayı başardıkları noktada, ‘iklim değişikliği’ ve ‘yeşil gelecek’ başlıklarını hızla ivmelendirecekler. Bu konunun hiç şüphesiz gelecek nesiller içini ‘daha iyi bir dünya bırakma’ gayesi olduğu kadar, aynı zamanda Çin ve Rusya gibi ülkeleri karbon salınımı ve benzeri iklim konularından köşeye sıkıştırma; bilhassa gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinde artan ağırlığını yavaşlatmaya dönük yönü de var. Bu noktada, ABD’nin ve İngiltere’nin bu konuda işbirliğini arttıracakları anlaşılıyor.

Konunun giderek karmaşıklaşacak boyutları da söz konusu. Örneğin, gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki 10 ile 25 yıl arasında artmayı sürdürecek olan kişi başına yaşam standartları, doğal olarak et ve süt ürünlerine yönelik talebi de arttıracak. Bu noktada, küresel ölçekte et ve süt ürünlerine yönelik artacak talep, doğal olarak küçük ve özellikle büyük baş hayvan popülasyonunun da olağanüstü artmasına sebep olacak. Bu durumda, küresel ölçekte hayvan popülasyonunun bu şekilde artmasının da, karbon salınımı ve iklim değişikliği boyutunda olumsuz etkilerini gözlemleyeceğiz. İşte tam da bu nedenle, başta son dönemin tartışmalı ismi olarak Bill Gates, kimi uluslararası yüzlerin ve kuruluşların ‘yapay et’ konusunu bu noktaya bağlamaları unutulmamalı.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!