Yeşil Kalkınma Devrimi ve 2053

1453’de İstanbul’un fethi, yeni bir çağın başlamasına sebep olmasının ötesinde, jeopolitik, jeoekonomik ve jeostratejik yönleriyle, kıtalar ve okyanuslar arası bir ‘ağırlık merkezi’ mücadelesinin de miladını oluşturmakta. Atlantik ile Asya-Pasifik arasında, bir sarkacın salınımına benzer bir şekilde, 1820’den itibaren Atlantik’e doğru kaymış olan ‘ağırlık merkezi’nin, 2000’li yıllarla birlikte yeniden Asya-Pasifik’e doğru hareket ettiğini gözlemlemekteyiz. Türkiye ise, bu kritik coğrafya arasındaki ‘eksen’ konumunun yanı sıra; kıtalar arası insan, ürün ve bilgi ulaşım ve lojistik koridorlarının tam merkezinde yer alması nedeniyle, dünya ekonomisini ve siyasetini etkileyen her kritik başlıkta vazgeçilmez rolünü asırlardır korumayı ve geliştirmeyi sürdürüyor.

Bu tartışılmaz konum ve kendi coğrafyasındaki oyun kurucu role bağlı olarak, ‘hipersonik dijitalleşme’, ‘mobilite’ ve ‘sürdürülebilirlik’ olarak tanımlayabileceğimiz ‘megatrend’lerin tümüne yönelik olarak iddialı projeler yürütmekte olan Türkiye, aynı zamanda, ‘küresel iklim değişikliği’, ‘küresel virüs salgını’, ‘küresel siber tehditler’ ve ‘küresel ve bölgesel istikrara yönelik tehditler’ gibi küresel sistemin en öncelikli risk ve tehdit başlıklarına yönelik olarak da, sahada ve masada güçlü diplomasi becerisi ile, ‘kapsayıcı’ ve ‘insani’ çözümleri hem bölgesel, hem de küresel ölçekte dünya gündemine taşımayı sürdürüyor. Türkiye, önemli bir bölgesel ve küresel aktör olarak, şimdi, ‘küresel iklim’ başlığında da önemli inisiyatiflere imza atıyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!