Türkiye’nin ‘barış kuşağı’ inisiyatifi

2008 küresel finans krizi patlak verdikten sonraki bir kaç yıl, gerek ABD, gerekse de Avrupa Birliği (AB) doğal olarak kendi derdine düşmüştü. Küresel finans krizinin dünya ekonomisi ve küresel ticaret üzerinde sebep olduğu negatif etki sadece Çin’i neredeyse hiç etkilemedi; Hindistan, Brezilya, Meksika, Türkiye, Güney Afrika, önde gelen gelişmekte olan ülkeler başta zorlandılar. Bununla birlikte, 1. nesil reformlarla birlikte, güçlü bir bankacılık sistemi, sürdürülebilir bir kamu mali dengesi ve üretken bir ekonomiyi yeniden tasarlamış olan Türkiye, üç çeyrek dönemlik zorlanmadan sonra, 34 çeyrek dönem ara vermeden pozitif büyüme gerçekleştirdiği yeni bir sürece geçti.

Bu süreç, Türkiye’yi, Çin’le birlikte, 2010 ile 2020 arası dönemde, küresel ekonomi-politikte ne yaşanırsa yaşansın, dünya ölçeğinde mega projelere imza atan iki ülkeden biri konumuna getirdi. Türkiye’nin yükselişini durdurmak, Avrasya’da artan ‘bölgesel güç ekseni’ rolünü kırmak için Gezi, 17-25, Kobani, Hendek, 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimi; sayısız hainlik, sayısız tuzak, sayısız saldırı denendi. Bu tuzak ve saldırıların tümü, Türkiye’yi daha da bileylenerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vizyoner liderliğinde, milli strateji ve politika üretme kabiliyetini daha da perçinlemiş, bölgesel ve küresel inisiyatif kullanan bir ‘öncü güç’e dönüştürdü.

Türkiye, Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Orta Asya’dan Orta Doğu’ya, Afrika steplerinden Asya steplerine ‘barış kuşağı’ inisiyatifi inşa eden bir ‘oyun kurucu’ ülke artık. ‘Kazan-kazan’ ilkesine dayalı ‘barış kuşağı’ inisiyatifi, Avrasya’nın açlık duyduğu, umutla beklediği bir duruş ve liderlik.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!