Resesyon, deflasyon ve mali kriz arasında fark var

Bugün resmi veri açıklandı. Türkiye’de sabıka sicili olmayan, sermaye piyasası kurumlarında uzun süre üst düzey görevlerde çalışmış ve üst lisans ekonomi diploması sahibi olduğu için kanunen mesleği icra etme yetkisi olan Türk vatandaşları arasında bir üniversitede ders vermeyen tek bireyim. Gurur duyuyorum, Odin beni aç bırakmadıkça da bir üniversite veya eğitim kurumunda çalışmayı düşünmüyorum. Neden diye sorarsanız, size ünlü atasözünü hatırlatırım: Bir nehirde iki defa yıkanılmaz. Aslında, Ganj Nehri bunun istisnasıdır, çünkü Hindu hacılar orda her sene yıkanarak akıl almaz bir su kirliliğine yol çalar. Ama istisnalar kaideyi bozmaz.

Ben ABD 6 yıl çok önemli yerlerde ders verdim. Dikkat edin, “üniversite” demiyorum, çünkü ders verdiğim yerler arasında orta güvenlikli bir hapishane ve Russell Sage Kız Koleji’nin yetişkin eğitim programı da vardı. Hapishanede dersi almadan önce bana bir sözleşme imzalattılar. Eğer ben ders verirken, isyan çıkarsa, kamu görevlilerinin yanlışlıkla beni vurması halinde tazminat davası açamazdım. Madde II: Gardiyanın isteği üzerine giriş ve çıkışta makattan arama yapılabilirdi. Ulan, yıl 1988, 2 aylık ders için trak para 2 bin Amerikan doları ödüyorlar, “ruhunu Şeytan’a satar mısın?” deseler, “EVVVET, nereye imza atıyorum?” diyeceğim.

6 yıl kokain kaçakçılarına, mühendislik okuyup da ekonomiyi zorunlu ders olarak aldıkları için hiç iplemeyen yuppiler ve Santa Barbara’da sınıfa bikini ve sörf bordla gelen sarışın bombalara ders verdim. ABD’den kaçar gibi geri dönmemin bir nedeni de akademik araştırma yapacak kadar beynim olmadığı için kalsaydım ebediyen ders vermeye mahkum olacağımı çakmamdı.

O altı sene bana bir şey daha öğretti. Ekonomiyi ders gibi anlatırsan, kimse dinlemez. Bu yüzden de iyice yıvıştırarak anlatırım. Bugün de size bir ders vereceğim. Seviye Econ 606, yani doktora dersi, anlatım Econ 001, yani sokaktan geçen ilk okul terk genç delikanlı da anlayacak.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!