Quo Vadis lan, Dünya Ekonomisi?

Ben dev Afrika Savanaları’nda avlanan bir aslan, Himalayalar’a tırmanan bir şerpa, Kolomp öncesi Amerika’nın geniş çayırlarında elimde mızrakla bufalo avlayan bir Komançi, tek tabanca, tuvaleti olmayan uzay gemimde Neptün’e uçan bir kozmonotum kardeşim. “Big Data” makaleleri yazmaktan hoşlanıyorum, dövmeli, adaleli ve kıllı kollarımla evreni kucaklayıp içime almak istiyorum. Yani kötü bir amaçla değil, sevgiyle, okşayarak. Bıktım artık Türkiye denilen bu Robinson Kruzo adasının ıncık-mıncık keçi boku kadar problemleri ile uğraşmaktan. Bugün dünya ekonomisinin geleceğini gözler önüne sereceğim.

Daha 2020 öngörü çalışmalarıma başlamadım. Bulgar armatör arkadaşım Dimitrov’un “kömür taşıyan şilebi” gecikti, whisky ve haplarım bitti. İlham perilerimi bekliyoruım. Ama PİMCO, Morgan Stanley, Goldman Sachs, UBS’i okudum. Daha doğrusu okumaya başladım. Hepsi “Ticaret Savaşları bitecek” diye senaryo kurgulamaya başlamış, hemen bıraktım. Çünkü ortada öyle bir görüntü yok. Trump bir gün sıcak, bir soğuk üflüyor. Varsayalım antlaşma imzalandı, bir gün sonra bir şeye kızıp, “koydum ulan yine tarife” derse Beijing ne yapacak? Xi Jinping ve şürekası bunun farkında. Antlaşma akabinde derhal gümrük vergilerinin indirilmesini isterken, Çin’in taahhütlerini de vadeye bağlayarak Trump’ın kancıklığına karşı sigorta alma niyetinde.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!