Öncelik kapsayıcı ‘Milli Ekonomi’

Küresel virüs salgını, ‘mücadele’ yönüyle, toplumsal ve ekonomik hayat üzerindeki etkileriyle ve salgının kontrol altına alınmasından sonraki kısa, orta ve uzun vadede sebep olacağı ‘yıkıcı dönüşüm’e yönelik tartışma ve öngörülürle küresel gündemin ilk sırasında yer almayı sürdürüyor. Ekonomi alanında, bu dönemin en çarpıcı iddia veya öngörülerinden birisi, dünyanın bir çok ülkesinde ‘özelleştirme’lerin sonlanması; tersine ‘kapsayıcı Milli Ekonomi’ kavramının önceliklendirilmesi noktasında, gerekirse ‘kamulaştırma’nın hız kazanacağı bir döneme girileceği.

Bu konuda iddia veya öngörülerin hareketlenmesinin temel gerekçesini, küresel virüs salgınından ülkelerin borç stoku, bütçe açığı ve merkez bankaları nezdindeki uluslararası rezervler (altın ve döviz) boyutunda, daha ağır veya daha hafif bir tabloyla çıkacakları gerçeği oluşturmakta. Küresel virüs salgınının devletlerin suratına bir ‘şamar’ gibi inen ‘şok edici’ sonuçları, geçmişte finansal ve ticari zorluklara giren şirketlerin ‘uluslararası sermaye’ tarafından kolayca satın alabilmelerine pek de ses çıkarmayan ülkeleri, hükümetleri bu defa aynı konuya ‘soğuk bakma’ya itecek.

Çünkü, sadece savunma değil, artık ülkelerin sağlık, siber altyapı ve bilişim sistemi, enerji alt yapısı ve dağıtım sistemi, finans sistemi, her türlü mal ve hizmetin tedarik sistemi gibi alanlarının da ‘hayati öneme sahip’ oldukları net olarak görüldü. Eğer, Çin ‘göreceli olarak’ bu küresel virüs salgınını ekonomik olarak en çabuk atlatan ekonomi olacak ise, Avrupa ve ABD’nin koronavirüs salgınının yeni küresel merkezi olmaları nedeniyle yaşacakları tahribat, Atlantik’in iki yakasındaki pek çok şirketi, kritik sektörlerdeki kuruluşları finansal açıdan tahrip edecek ve satın alınması noktasında ‘kelepir’ hale getirecek.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!