Makro Görünüm – 2020 Mart / Şeker Yatırım

Ocak 2020 Enflasyonu

Ocak ayı TÜFE enflasyonu %1,06’lık medyan piyasa beklentisi ve bizim %1,05’lik beklentimizin üzerinde %1,35 seviyesinde gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayında aylık enflasyon %1,06 olduğundan, bu rakamla yıllık TÜFE enflasyonu %11,8’den %12,2’ye yükseldi. Yİ-ÜFE enflasyonu da aylık %1,84’lük gerçekleşme sonucunda yıllık bazda %7,4’ten %8,8’e yükseldi.

Ocak enflasyonunu etkileyen temel faktörler

• Gıda enflasyonu; sebze-meyve fiyatlarındaki yüksek oranlı artışlara bağlı olarak, enflasyon tahminimizde gıda kalemi kaynaklı yukarı yönlü bir risk olabileceğini belirtmiştik. Gerçekten de, bizim aylık %3,8 arttığını öngördüğümüz gıda fiyatlarındaki artış oranının %4,7 olarak açıklanması, tahminimizdeki sapmayı büyük ölçüde açıklıyor. Ancak, geçen yılın yüksek bazı (%6,4) nedeniyle, yıllık gıda enflasyonu %10,9’dan %9,0’a geriledi.

• Bunun dışında, fiyatlama davranışlarının bir yansıması olarak, aylık hizmet enflasyonu da %2,0 gerçekleşmeyle, beklentileri aşan TÜFE enflasyonunun diğer önemli belirleyicisi oldu. Aslında hizmet enflasyonu, geçen yıldan kalan yüksek baz (Ocak 2019: %2,1) nedeniyle, yıllık bazda hafif geriledi. Ancak %2,0’lik aylık artışın, tarihsel ortalamaların çok üzerinde olduğunu belirtmek gerekiyor; örneğin Ocak ayı özelinde 2014-2018 arasındaki 5 yıllık ortalama %1,2 olarak gerçekleşmişti. Bu da fiyatlama davranışlarının katılığını koruduğuna işaret ediyor olabilir ki, bu önümüzdeki dönemde dezenflasyon sürecinin önündeki en önemli engeli oluşturabilir.

• Dayanıklı mal grubunda aylık enflasyon -%0,9 seviyesinde gerçekleşerek, manşet enflasyonu aşağı çeken faktörlerden biri oldu. Bu düşüşün ana nedeni de, sene başındaki vergi indirimi (KDV’de %18’den %8’e) sonrası mobilya fiyatlarında görülen %6,3’lük düşüş oldu. Bu indirimin manşet enflasyonu yaklaşık %0,2 puan kadar aşağı çektiğini hesaplıyoruz.

• Giyim kalemi enflasyonu da sezonluk indirimler nedeniyle -%6,8 olarak gerçekleşti, ancak bu rakam geçen yılın aynı ayındaki %8,1’lik düşüşün altında kaldı.

• Çekirdek TÜFE (C grubu) enflasyonunun, yıllık bazda %9,8’den %9,9’a yükseldiği görülüyor; hizmet enflasyonu ve çekirdek mal enflasyonu hafif gerilediyse de, hizmet grubunun ağırlığının yükselmesi bu artışta etkili olmuş görünüyor.

Geçtiğimiz hafta çeyreklik enflasyon raporunu yayınlayan TCMB, dezenflasyon süreci konusunda (özellikle yılın ikinci yarısı için) kendinden emin bir görüntü çizerek, faiz indirimlerine devam etme (politika faizini 2020 yılı içinde tek haneli seviyelere indirme) eğilimini koruduğunu gösterdi. Bu açıdan, 19 Şubat’taki PPK toplantısında TCMB politika faizini 50 baz puan daha indirmeyi tercih edebilir.

Öte yandan, Corona virüsü nedeniyle küresel piyasalardaki kırılganlık TCMB’yi temkinli davranmaya da itebilir. Ek olarak, eğer TCMB’nin faiz kararlarının veri odaklı olacağı yönündeki yönlendirmesi (Murat Uysal’ın bu yöndeki açıklaması) baz alınacaksa, fiyatlama davranışlarındaki (hizmet enflasyonundaki) katılığın dikkate alınabileceğini (alınması gerektiğini) de düşünüyoruz. Özetle, Şubat ayı PPK toplantısına ilişkin karar da muhtemelen ö dönemdeki risk iştahına bağlı olarak alınacaktır.

TCMB, 2020’nin ikinci yarısında dezenflasyon sürecinin hızlanmasını ve TÜFE enflasyonunun sene sonunda %8,2’ye kadar gerilemesini bekliyor. İleriye dönük olarak, TL’nin seyri enflasyon için temel belirleyici olmaya devam edecek olsa da, gıda, enerji ve hizmet enflasyonunun da önemli olacağını söyleyebiliriz.

2020’nin ilk yarısında TÜFE enflasyonunun %11,0-12,5 arasında salınabileceğini düşünüyoruz. TL’de stabilizasyon (TL/$ kurunun yıl boyu 6,0 civarı seviyelerde kalması), gıda fiyat artışlarının makul seviyelerde olması ve küresel petrol fiyatlarında bir zıplama yaşanmaması gibi şartlara bağlı olarak, 2020 sonunda TÜFE enflasyonu, TCMB tahminine yakın %9,0 civarı seviyelere gerileyebilir. Ancak, TL’nin sene içinde dönemsel dalgalanmalara maruz kalabileceği beklentimize bağlı olarak, sene sonu TÜFE enflasyonunu, daha temkinli bir şekilde %11,5 olarak bekliyoruz.

Şubat PPK Faiz Kararı

TCMB PPK toplantısında yaptığı 50 baz puanlık indirimle, politika faizi olan haftalık repo faizini %10,75’e çekti. Böylece toplam faiz indirim tutarı geçen Temmuz ayından bu yana 1325 baz puana, sene başından bu yana ise 125 baz puana ulaştı. Faizler arasındaki 150 baz puanlık marj dikkate alındığında, gecelik borçlanma, gecelik borç verme ve GLP faizleri de sırasıyla %9,25, %12,25 ve %13,75 seviyelerinde bulunuyor.

TCMB’nin açıklama metni ilk bakışta öncekine çok benzer görünse de, aslında bazı kritik sayılabilecek değişiklikler bulunuyor:

Öncelikle, TCMB’nin “enflasyon görünümünde iyileşmenin devam ettiği ve enflasyon beklentilerinde genele yayılan bir düşüş olduğu” yönündeki cümleyi açıklama metninden çıkardığı dikkati çekiyor. Bununla beraber, TCMB enflasyondaki seyrin yılsonu tahminiyle büyük ölçüde uyumlu olduğunu düşünmeye devam ediyor.

İkinci olarak, TCMB önceki metinlerden farklı olarak, kredi büyümesi ve kompozisyonundaki gelişmelerin dış denge ve enflasyon üzerindeki etkileri açısından yakından takip edildiğini belirtiyor.

Üçüncüsü, önceki aylarda cari işlemler dengesinin ılımlı bir seyir izlemesi yönünde beklentisini açıklayan TCMB bu kez bu durumun (ılımlı cari açık trendinin) makro politika bileşimi açısından önem arz ettiğini belirtmekle yetiniyor.

Son olarak, daha önce gelişen ülke finansal varlıklarına karşı talebin ve risk iştahının güçlü seyrettiğini belirten (ve bunu da faiz indirim kararlarında destekleyici bir faktör olarak öne çıkaran) TCMB, bu kez küresel büyümeye ilişkin artan belirsizlikleri öne çıkararak, gelişen ülke finansal varlıklarına karşı talebin ve risk iştahının dalgalı seyrettiğini belirtiyor.

Özetle, TCMB faiz indirim sürecine (daha küçük bir adımla) devam etse de, açıklama metninde daha temkinli bir söylem tuttuğu görülüyor. TCMB’nin faiz indirimlerine devam etme ve 2020 içinde bir noktada faizleri tek haneye getirme eğiliminde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Öte yandan, sonraki faiz kararlarında global koşullar daha fazla etkili olabilir. Bu açıdan, TCMB’nin bir süreliğine faiz indirimlerine ara verme ihtimali artmış olabilir.