TL’deki değer kaybı Ağustos’ta hızlandı
TL’de Nisan ayından bu yana süregelen değer kaybı sürecinin Ağustos ayında iyice hızlandığına şahit olduk. Bunu tetikleyen de Rahip Brunson krizinin çözümü için 8-9 Ağustos tarihlerinde ABD’de bulunan Türk heyetinin temaslarından olumlu bir sonucun çıkmaması oldu. ABD’nin Türkiye’den ithal edilen çelik ve aluminyum ithalatına uygulanan gümrük vergilerini iki katına yükseltmesi durumu daha da kötüleştirdi.
$/TL kurunun 9 Ağustos itibariyle ulaştığı 5,40 seviyesi sene başına göre zaten yaklaşık %40’lık artışa işaret ediyordu. $/TL bu noktadan sonra sadece birkaç gün içinde %30’un üzerinde bir yükseliş daha kaydederek 7,0 seviyesinin üzerini test etti. Bu dalgalı kur rejimine geçildiği 2001 yılından bu yana görülen en yüksek oranlı günlük artışa işaret ediyor. Bu süreçte, ima edilen kur oynaklığı da %60-70 gibi rekor seviyelere ulaşırken, CDS oranları da 500 baz puanın üzeri seviyelerde zirve yaptı. Bunun üzerine TCMB ve BDDK kur üzerindeki kısa vadeli baskıları hafifletmek adına bazı yasal düzenlemelere gitti.
Bu adımlar sonrası $/TL kuru Bayram tatili öncesinde 6,00 seviyesinin az altına kadar gerilediyse de, Bayram sonrası yeniden 6,50-6,60 seviyelerine doğru hareketlendi. Bu da, $/TL kurunun Temmuz sonundaki 4,80-4,90 seviyelerinin %35, sene başındaki 3,80 seviyelerinin de yaklaşık %75 üzerine çıktığı anlamına geliyor.
Bu kararlar arasında TL üzerinde en olumlu etkiyi, BDDK’nın bankaların, TL satıp karşılığında döviz aldığı swap işlemlerinde limiti yasal öz sermayelerinin %25’i ile sınırlandıran kararı yaptı. Ancak bu adım, swap faizlerinin %30’un üzerine, uzun vadeli bono faizlerinin de %25-26’lara yükselmesi gibi istenmeyen bir yan etki de yarattı. Bu süreçte ticari kredi faizleri de %30’a doğru yükseldi. Mevcut enflasyon görünümü, faizlerdeki yükselişin yakın vadede artmaya devam edebileceğine işaret ediyor ki, bu da büyüme görünümü açısından çok olumsuz bir durum oluşturuyor
Dünkü Ağustos enflasyon verisinde kur geçişkenliğinin güçlü bir şekilde fiyatları etkilediğini gördük. Bunun da aslında Ağustos ayı öncesinde yaşanan değer kayıplarının bir yansıması olduğunu, kurda Ağustos’ta yaşanan %35’e yaklaşan yükselişin fiyatlara henüz çok sınırlı bir oranda yansıdığını (ya da hiç yansımadığını) belirtmek gerek. TL’de kısa vadede bir değer kazancı görmezsek (örneğin $/TL 5,50 veya altına doğru gerilemezse), TÜFE enflasyonunun Eylül (ya da en geç Ekim) ayından itibaren %20’yi aşması ve sonrasında da yükselişine devam etmesi çok da sürpriz olmayacaktır.
Bu açıdan, ABD ile ilişkiler ve Suriye (İdlib)’deki gelişmeler ile birlikte kurun yönünü etkileyecek en önemli etkenlerden biri, 13 Eylül’deki PPK toplantısı olabilir. TCMB’nin Ağustos enflasyonu sonrasında yayınladığı basın açıklamasıyla, yüksek oranlı bir politika faiz artışı sinyali vermesi, kur üzerindeki baskıları bir süreliğine hafifletebilir.