Makro Görünüm – 2018 Ekim / Şeker Yatırım

Yeni Ekonomik Program

Uzun zamandır merakla beklenen 2019-2021 dönemine ilişkin “Orta Vadeli Plan (OVP)”, yeni adıyla “Yeni Ekonomi Programı (YEP)” 20 Eylül’de açıklandı. Öncelikle, yeni programın eski programların “ne pahasına olursa olsun büyüme” anlayışından uzaklaştığını ve ortaya daha gerçekçi hedefler koyduğunu belirtmek gerek. “Ekonomik dengelenme”, mali disiplin” ve “imalat sanayiinde dönüşüm” programın üç temel prensibi olarak öne çıkarılıyor

Türkiye ekonomisinin 2013 yılından bu yana beklenmedik şoklara maruz kaldığı belirtilirken, son kur gelişmelerinin (dışsal faktörlere bağlanmakla beraber), banka ve şirket bilançolarını olumsuz etkilediği, finansman koşullarının zorlaştığı ve büyümede bir yavaşlamanın başladığı kabul ediliyor.

Bu açıdan, yeni programda 2018’in geri kalanı ve 2020’ye kadar olan dönem ekonomide büyümenin yavaşladığı, bunun da enflasyon ve cari açıktaki düşüşe yardımcı olduğu “yeniden dengelenme dönemi” olarak görülüyor. GSYH büyümesinin 2018’de %3,8’e, 2019’da %2,3’e geriledikten sonra, 2019’da %3,5 ve güçlü büyüme döneminin yeniden başlamasının beklendiği 2020 yılında da %5,0’e yükselmesi bekleniyor. TÜFE enflasyonunun ise bu sene sonunda %20,8’e yükseldikten sonra, 2019 sonunda %15,9’a ve tek haneye de (%9,8) ancak 2020 yılında gerilemesi hedefleniyor. Ekonomide yavaşlamaya bağlı olarak, cari açık/GSYH’nin 2018 sonunda %4,7’ye (36 milyar $), 2019’da da %3,3’e gerilemesi beklenirken, açığın 20120 ve 2021 yılında da %2,7 ve %2,6 seviyelerinde düşük kalmaya devam edeceği düşünülüyor.

Ekonomide yeniden dengelenmeye mali disiplinin eşlik edeceği belirtilirken, bütçe açığı/GSYH’nin tahmin dönemi boyunca %2,0’nin altında kalması ve 2019’dan itibaren GSYH’nin yaklaşık %1’i kadar faiz dışı fazla verilmesi hedefleniyor. Bu hedeflere ulaşmak için, 2019’da 76 milyar TL tutarında tasarruf (harcama kısıntısı, gelir arttırıcı tedbir) taahhüt ediliyor. Bunun 31 milyar TL’si yatırımlardan, 10 milyar TL’si teşviklerden, 2,7 milyar TL’si mal-hizmet alımlarından, 2,5 milyar TL’si de sosyal güvenlik açığında kesintilerden oluşurken, 16 milyar TL’nin de gelir arttırıcı tedbirler yoluyla elde edilmesi planlanıyor.

Ekonomi yavaşlarken, bu miktarda bir tasarrufu çok iddialı buluyoruz. Ancak, bu hedefin tutturtulmasının hükümete ciddi kredibilite kazandıracağını ve “mali disiplin” çıpasının güçleneceğini de belirtmek gerek.

Ekonomide “dönüşüm” hedefinin parçası olarak, cari açığın azaltılması amacıyla imalat sanayiinde yerli malı kullanımının arttırılması ve ihracatın daha katma-değerli ürünlere kaydırılmasını sağlamak üzere bazı sektörlere öncelik verileceği belirtiliyor. Bu sektörler de ilaç, kimya, petrokimya, enerji, makine-teçhizat ve yazılım olarak öne çıkıyor.

Son olarak, piyasanın programda görmek istediği şirket ve bankacılık sektörü bilançolarına yönelik adımlara ilişkin olarak, problemin varlığı kabul edilmekle beraber, bankaların güncel ve mali yapılarının değerlendirme çalışmalarının tamamlanmasının ardından gerekli adımların (gerektiği taktirde) atılacağı belirtiliyor.