Likidite tuzağı ve maliyet enflasyonu

Küresel pandeminin dünyanın önde gelen ekonomileri üzerindeki ‘baskılayıcı’ etkisi, reel sektörün ve istihdamın korunması adına, hükümetleri, ekonomi yönetimlerini yüklü ‘parasal genişleme’ tercihine yönlendirmekte. Bu yönlendirmeye cesaret edilmesinin en önemli gerekçelerinden birisini ise, yüklü parasal genişlemenin ne ABD’de, ne de Euro Bölgesi’nde ‘enflasyonist’ bir etkiye sebep olmaması oluşturmakta. Öyle ki, gerek ‘paranın dolaşım hızı’nda gözlenen çökme, gerekse de ekonomi aktörlerinin faiz hadlerine olan esnekliklerinin, tepki verme düzeylerinin adeta ‘sıfırlanmış’ olması, önde gelen ülkeleri ‘likidite tuzağı’na sürüklemiş durumda.

Gerek ABD Merkez Bankası (FED), gerekse de Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) para politikası faizini sıfıra yaklaştırmaları, gerekse de ‘pandemi destek programı’na milyarlarca dolar veya euro ek tahvil alım ve parasal genişleme kararları etkilemeleri, küresel pandeminin ülke ekonomileri üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf edecek bir sabit yatırım ve tüketim harcaması hareketlenmesine sebep olacak mı; meçhul. Çünkü, ekonomi aktörlerinin tümünde pandeminin bundan sonraki seyrine yönelik olarak, aşıyla ilgili olumlu gelişmelere rağmen, hala ciddi soru işaretleri söz konusu.

Mevcut tablo şu noktayı öne çıkarıyor; pandeminin sebep olduğu ‘güvensizlik’ hayli ağır bastığından, merkez bankalarının tüm parasal genişleme tedbirleri, öncelikle sabit sermaye yatırım harcamaları ve hane halkı tüketim harcamaları üzerinden ekonomik büyümenin desteklenmesine beklenen katkıyı sağlamıyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!