‘Küresel Üretim’de köklü dönüşüm

Önce ‘Kovid-19’ küresel virüs salgının dünya ekonomisi, küresel ticaret ve uluslararası finans piyasaları üzerindeki olumsuz etkilerinin, sonrasında ise bu olumsuz etkilerin nasıl bertaraf edileceğinin ağırlıklı olarak konuşulduğu bir gündemde, ‘geleceğin dünyası’na yeterince odaklanamıyor olabiliriz. Bununla birlikte, küresel iklim değişikliği ve sıcaklık artışı, çevre kirliliği, ‘sürdürülemez’ durumdaki yer altı ve yer üstü kaynakları kullanımı mevcut haliyle devam eder ise, çok değil, 10 yıl sonra, 2030’da bizi çok ağır yaşam koşullarının beklediğini bilmemiz gerekiyor.

Bu nedenle, tarımda, imalat sanayinde, inşaat sektöründe, enerji sektöründe ve hizmetler sektörü alanında ‘sıfır atık’, ‘temiz ve yeşil üretim’, ‘sürdürülebilir ve yeşil büyüme’ kavramlarına tam anlamıyla odaklanmış, ilk aşaması önümüzdeki 10 yılı; daha kapsamlı aşaması ise önümüzdeki 25 yılı kapsayacak bir dönem bizi bekliyor. Bu süreçte, ülkeler ve şirketler için ‘yeşil teknoloji’yi, ‘akıllı üretim’ ve ‘akıllı yaşam’ teknolojilerini kendine saklamak, bundan ‘bencilce’ menfaat elde etmek giderek zorlaşacak. Çünkü, hızla ‘zehirlenen’ dünyanın sebep olduğu tehditler o kadar hızlı bir küresel etkiye sebep olacak ki, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki teknoloji düzeyi ‘adaletsizliği’, ‘ekolojik dengesizlik’ gelip gelişmiş ülkeleri de vuracak.

Bu nedenle, ‘Kovid-19’un sebep olduğu küresel çaptaki uyarı sonrasında, uluslararası iş dünyasını toplum ve ekonomi yararına ‘köklü’ bir dönüşüm süreci bekliyor. ‘Tam Şeffaflık’a, ‘Daha Yüksek Standart’lara, ‘Daha İlerici, İnovatif Teknoloji Geliştirme’ye ve ‘Bilgiyi ve Veriyi Daha Paylaşımcı’ bir uluslararası iş dünyası inşa etmek üzere yoğun bir işbirliği süreci, hali hazırda pek çok uluslararası kurum ve şirketin çoktan birinci öncelikli gündemi olmuş durumda. Günümüzde yekpare (monolithic) bir üretim anlayışını dünyaya empoze etmenin mümkün olmadığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!